Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/2068
Karar No: 2011/3032
Karar Tarihi: 23.03.2011

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2011/2068 Esas 2011/3032 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2011/2068 E.  ,  2011/3032 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
    Davacı ... vekili Avukat ... Güzeltepe tarafından, davalı Ototoç Oto. San. A.Ş Genel Müdürlüğü ve diğeri aleyhine 01/11/2007 gününde verilen dilekçe ile ayıplı mal nedeniyle değiştirme ya da bedel iadesi istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04/11/2010 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine ve peşin alınan harcın bundan mahsubuna 23/03/2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
    KARŞI OY YAZISI
    Dava, gizli ayıp iddiası ile 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca tüketici mahkemesinde satıcı ve üretici firma aleyhine açılan bir davadır.
    Uyuşmazlık, satın alınan malın gizli ayıplı olduğu iddiası ile açılan davalarda zaman aşımı süresinin ne olacağı noktasından kaynaklanmaktadır.
    Dairemizin ve Hukuk Genel Kurulu’nun sayın çoğunluk görüşüne göre, satılan malda gizli ayıp varsa satıcı ve üretici firma zaman aşımı süresinden yararlanamaz.
    Ben, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4/4 maddesi düzenlemesi karşısında çoğunluk görüşünün doğru olmadığı, kanunun lafzına ve ruhuna aykırılık teşkil ettiği düşüncesindeyim.
    Zira, 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4/4.maddesindeki düzenlemede aynen, “Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişler ise, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zaman aşımına tabidir. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak 10 yıl sonra ortadan kalkar.
    Ancak satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmiş ise zamanaşımı süresinden yararlanamaz.” denilmiştir.
    Yasal düzenlemenin lafzından da açıkça anlaşılacağı üzere Yasa koyucu açık ve gizli ayıp ayırımı yapmaksızın hangi mal ve eşyalarda hangi hallerde ne şekilde zaman aşımının uygulanacağını, üretici ve satıcının zaman aşımından ne şekilde yararlanacağını, bu konuda kanunda boşluk bırakmaksızın net bir şekilde düzenlenmiştir.
    Her aşamada Yargının görevi yasaları uygulamak olduğuna göre kanunda boşluk olmayan hallerde yorum ile düzenlemeye aykırı karar vermek ve uygulama yapmak kanuna aykırılık teşkil eder.
    Yasa koyucu yapmış olduğu düzenlemede “ayıba karşı daha uzun bir süre sorumluluk üstlenmemişlerse” demek suretiyle garanti süresinin daha uzun olduğu hallerde yasadaki sürenin uygulanamayacağı, “ ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile” demek suretiyle “gizli ayıp” halinide düzenlemedeki sürelere katmıştır. Zira gizli olmayan ayıplara yasa koyucu 15-30 günlük ihbar yükümlülüklerini de düzenlemiştir. “Ancak satılan malın ayıbı tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmiş ise” demek suretiyle, satıcının malı satarken malın bildiği bir ayıbını ağır kusur veya hile ile tüketiciden gizlediğinin anlaşılması (sabit olması) halini, bunun içinde satıcının mal satarken malın ayıplı olduğunu bildiğinin, bilmesine rağmen bu ayıbı ağır kusur veya hile ile tüketiciden gizlediğini iddia eden davacı tüketici tarafından kanıtlanması halinde zaman aşımından yararlanamayacağını düzenlemiştir. Sanırım gerek dairemizin ve gerekse Hukuk Genel Kurulumuzun çoğunluğunun bana göre yanlış karar ve uygulaması 4077 Sayılı Yasa’nın 4/4. maddesinin son cümlesindeki “ayıp, ağır kusur veya hile ile gizlenmişse” cümlesindeki gizlenmişse kelimesine yanlış anlam verilmesinden kaynaklanmaktadır. Zira sayın çoğunluk “gizlemeyi” gizli ayıp olarak algılayıp tüm gizli ayıp hallerinde üretici ve satıcının zaman aşımından yararlanamayacağı sonucuna varmakta ve dolayısıyla iki üç ve beş yıllık zaman aşımı itirazlarını kabule şayan görmemektedir.
    Ancak, yukarıda da açıkladığım gibi, yasa koyucu sayın çoğunluk tarafından yanlış değerlendirilen son cümlede ne lafzen ve ne de ruhen gizli ayıbı kast etmemiş açıkça ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halini düzenlemiştir. Ve bu halde de zaman aşımından yararlanmamayı satıcının ağır kusur veya hile ile gizleme yaptığının sabit olması halini şart (koşul) olarak öngörmüştür.
    Yine yasa koyucu ilgili maddenin sondan bir önceki cümlesinde ise, ayıplı mallarla ilgili taleplerde, zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak 10 yıl sonra ortadan kalkacağını söylemekle genel ve nihai bir zaman aşımını kabul etmiştir.
    Sonuç olarak, satılan bir malın ayıbı, satıcı tarafından ağır kusur veya hile ile gizlendiği iddia ve ispat edilmediği takdirde, üretici ve satıcı 4077 sayılı Yasa’nın 4/4. maddesinde gösterilen zamanaşımı sürelerinden faydalanır. Süresi içinde ileri sürülen zamanaşımı def’ilerinin mahkemece değerlendirilmesi gerekir.
    Malin teslim tarihi ile dava tarihi gözönüne alındığında dava süresi içinde açılmadığından ve ayıbın gizlendiği anlaşılmadığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşlerine katılmıyorum. 23/03/2011





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi