Taraflar arasında görülen davada; Davacı ve müdahil davacılar, paydaşı oldukları 196 ada 10 parsel sayılı taşınmazda paydaşlar arasında yapılan ve noterde onaylatılan protokole aykırı olarak davalı paydaşın ortak kullanıma bırakılan bölümü sahiplenerek dükkan haline getirdiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuşlardır. Davalı, protokolün uygulamaya geçirilmediğini 20 yıla yakın süredir taşınmazın mevcut haliyle kullanıldığını bildirip, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacı ve müdahil davacıların paylarına karşılık kullanabilecekleri yerler bulunduğu, protokolün hayata geçirilmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar ve müdahiller vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedildi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dava, paydaşlar arası elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Niza konusu 10 parsel sayılı taşınmazın tüm paydaşların katılımı ile Elmalı Noterliğinde düzenlenen 2.8.1969 gün 1769 nolu sözleşme ile fiili taksim ve kullanım durumunun oluşturuludğu anlaşılmaktadır. Anılan bu sözleşmenin tüm paydaşları ve onların haleflerini bağlayacağı kuşkusuzdur. Ne varki, davalı sözleşmeye göre tüm paydaşların yol olarak kullanımına bırakılan yere elatarak bir kısmını dükkan haline getirdiği ve kullandığı sabittir. Diğer yandan, davalının bu kullanımının tüm paydaşların katılımı ile düzenlenen fiili taksim sözleşmesini ortadan kaldırdığını söyleyebilme imkanıda bulunmamaktadır. O halde, yol olarak tahsis edilen yerin ecrimisile mütehammil olmayacağı gözetilmek suretiyle ecrimisil isteğinin reddine karar verilmiş olması doğrudur. Bu yöne ilişkin temyiz itirazı yerinde değildir, reddine. Hal böyle olunca, fiili taksim sözleşmesi esas alınarak davanın çözüme kavuşturulması ve bu protokol ile yol olarak bırakılan bölüme amacı dışında kullanılma tarzı bakımından elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 5.6.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.