Taraflar arasında görülen davada; Davacı vekili, müvekkili kuruluşun özelleştirme kapsamına alındığını ve maliki olduğu 34 ada 10 parsel sayılı taşınmazın Özelleştirme İdaresi Başkanlığı yerine kaim T.C. Başbakanlık Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığından alınan yetki ve izin çerçevesinde ihale sonucu davalılardan G.i T.’e satıldığını, bu davalının da taşınmazın 1/2 payını diğer davalıya devrettiğini, ancak anılan taşınmazın 1. derecede doğal sit alanı ve 2863 sayıl yasanın 13. maddesi gereğince izne tabi olup davalılara yapılan satışta böyle bir iznin alınmadığından ihale sonucu yapılan satışın hukuken geçersiz olduğunu ileri sürerek, iptal ve tescil isteminde bulunmuştur. Davalılar, davanın zamanaşımına uğradığını, iyi niyetli olduklarını ve tapu kaydında herhangi bir şerhin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunup, tapu iptal ve tescil davasının kabulü halinde iyi niyetli 3. kişi durumunda bulunduklarından uğranılan zararın telafisi için 16.000,00 YTL ile davalı H.G..tarafından yapılan imar ve ihya çalışmaları nedeniyle 8000,00 YTL’nin tahsili istemiyle karşı dava açmışlardır. Mahkemece, davalıların iyi niyetli oldukları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü
. -KARAR- Dava, tapu iptal ve tescil, karşı dava tazminat isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 34 ada 10 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu kayden sabittir. Dosya kapsamı ve yapılan araştırmaya göre 2863 sayılı yasanın 13.maddesine göre Hazineye ve yasada öngörülen diğer kamu kuruluşlarına ait olan her çeşit korunması gerekli taşınmaz Kültür ve Tabiat varlığı ile bunlara ait korunma sınırı (alanı)dahilindeki taşınmazların gerçek ve tüzel kişilere satış veya hibesi usulüne göre tescil ve ilan edilmiş olması koşuluyla Kültür ve Turizm Bakanlığının iznine tabi tutulmuştur.Oysa nizalı taşınmazla ilgili usulüne uygun tescil ve ilan bulunmadığı gibi 2863 sayılı yasadan kaynaklanan şerhin sicil kaydına tescilinin yapılmadığı sabittir.Davalılardan G.. T..’in ihale ile satın aldığı diğer davalı H..’ın ise G..’den pay temellük ettiği ve sicil kaydının Türk Medeni Kanununun 1020.maddesi gereğince aleniyeti ve buna bağlı güven ilkesine dayalı olarak edindiği gözetildiğinde Türk Medeni Kanununun 1023.maddesinin koruyuculuğundan istifade ettiği, esasen taşınmazla ilgili alınan koruma kurul kararının ihale şartnamesine yansıtılmamış olması karşısında davalıların iktisabına engel teşkil etmeyeceği gözetilmek suretiyle mahkemece davanın reddine karar verilmiş olması doğrudur.Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine, Ancak, taşınmazın dava tarihi itabarıyla değerinin belirlenmesi mahkemenin resen göz önünde bulundurması gereken bir husus olup bu nedenle konunun uzmanı 3.kişiden oluşacak bilirkişi heyeti marifetiyle denetime elverişli rapor alınması gerekirken bilirkişilerin soyut beyanına göre değer belirlenip Avukatlık parasına hükmedilmesi isabetsizdir. Davacı, karşı davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlere hasren HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 2.6.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.