Esas No: 2022/2862
Karar No: 2022/4009
Karar Tarihi: 25.05.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/2862 Esas 2022/4009 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2022/2862 E. , 2022/4009 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17.11.2017 tarih ve 2015/1195 E. - 2017/624 K. sayılı kararın asıl ve birleşen davada davacı vekili ile davalı Türkland Bank A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin reddine-kabulüne dair Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 06.03.2020 tarih ve 2018/1697 E. - 2020/306 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline geri çevrilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra iade edildiği anlaşılmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, müvekkili şirketin sipariş usulü ile davalı şirketten krema (ham yağ) satın aldığını, bu kapsamda T.C. Ziraat Bankası A.Ş.'ye ait ... seri numaralı-07/10/2015 keşide tarihli- 150.000,00 TL meblağlı ve TEB A.Ş.'ye ait ... seri numaralı- 07/10/2015 keşide tarihli-150.000,00 TL meblağlı çeklerin davalıya verildiğini, müvekkilinin sipariş maksatlı olarak önceden vermiş olduğu çeklere karşılık kremaların müvekkiline teslim edilmediğini, davalının ticari sıkıntıları nedeniyle de teslim edilemeyeceğini anladıklarını ileri sürerek müvekkilinin söz konusu çekler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı Akbel Süt ve Süt Ürünleri A.Ş. davaya cevap vermemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkili şirketin satın alınan krema için davalı şirkete vermiş olduğu iki adet çekin çeşitli bankalara verildiğini, çeklerin davalı bankalara teminat olarak rehin cirosuyla devredildiğini, davalı bankaların çeklerin yasal hamili olmadıklarını ileri sürerek müvekkilinin çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı ...Ş. vekili, dava konusu çekin Akbel Süt ve Süt Ürünleri A.Ş. tarafından kredi borçlarından mahsup edilmek üzere temlik cirosuyla müvekkili bankaya devredildiğini, davacının çek lehdarına karşı ileri sürebileceği def'ileri müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini, bankanın söz konusu çekin iyiniyetli yetkili hamili olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalılar .... ve Türkiye Finans Katılım A.Ş. davaya cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacı vekilinin TEB A.Ş. ye ait 07/10/2015 keşide tarihli-150.000,00 TL meblağlı çekin haricen müvekkili şirkete iade edilmiş olduğunu bildirmesi nedeniyle bu çek yönünden davanın konusuz kaldığı, Ziraat Bankası A.Ş.'ye ait 07/10/2015 keşide tarihli-150.000,00 TL bedelli çek yönünden ise davalının davacı ile aralarındaki anlaşmaya aykırı davrandığı ve bu çek karşılığından herhangi bir mal vermediği gerekçesiyle asıl davada TEB A.Ş ye ait 7128900 seri numaralı-07/10/2015 keşide tarihli-150.000,00 TL bedelli çek yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, Ziraat Bankası A.Ş.'ye ait 0012038 seri numaralı-07/10/2015 keşide tarihli 150.000,00 TL bedelli çek yönünden davanın kabulüne, davacının davalı Akbel Süt ve Süt Ürünleri San. ve Tic. A.Ş.'ye borcu olmadığının tespitine, birleşen davada 7128900 seri numaralı-TEB A.Ş.'ye ait 07/10/2015 keşide tarihli 150.000,00 TL bedelli çek yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, Ziraat Bankası A.Ş. ye ait 07/10/2015 keşide tarihli 150.000,00 TL bedelli çek nedeniyle davanın Akbel Süt ve Süt Ürünleri San. ve Tic. A.Ş. yönünden kabulüne ve bu davalıya davacının borçlu olmadığının tespitine, Türkland Bank A.Ş yönünden ise davanın reddine, davalı ...Ş. vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı asıl-birleşen davada davacı vekili ve davalı Türkland Bank A.Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi'nce; dava konusu çek üzerinde çekin bankaya teminat amaçlı veya rehin cirosu ile devredildiğine ilişkin herhangi bir açıklama bulunmadığı, çek üzerindeki cironun şekil itibariyle temlik cirosu niteliğinde olduğu, davalı bankanın savunmasında çekin kullanılan kredinin teminatı olarak alındığına ilişkin herhangi bir kabul ve ikrarının bulunmadığı, çekin görünüşte temlik cirosu ile devredilmesine rağmen taraflar arasındaki özel anlaşmalara göre teminat veya rehin amacıyla devredildiğine ilişkin iddianın yazılı veya diğer kesin deliller ile ispatlanamadığı, dolayısıyla çeki temlik cirosu ile alan bankanın meşru hamil olduğu, TTK'nın 818. maddesinin atfıyla TTK'nın 687. maddesi hükmü gereğince, temlik cirosunda keşideci, lehtar veya cirantalar arasındaki kişisel defilerin çekin yasal ve haklı hamiline karşı ileri sürülemeyeceği gözetilerek davanın reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, ancak davalılar lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden kararın hatalı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin davalı ...Ş. yönünden davanın reddi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin ve davalı ...Ş. vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf başvurularının kabulüne, vekalet ücreti yönünden hüküm kurulması gerektiğinden yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
Kararı, birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Birleşen dava, davacı tarafından keşide edilen dava konusu çekin lehtar tarafından davalı ...’a teminat olarak rehin cirosuyla devredildiği iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalı Akbel...A.Ş. yönünden davanın kabulüne, diğer davalı ...Ş. yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
Poliçeye ait olup çek hakkında da uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nın 818. maddesinde rehin cirosu ile ilgili aynı Kanun'un 689. maddesine yapılmış bir atıf bulunmadığından çekte rehin cirosu caiz olmayıp, rehin veya bunun sonucunu elde etmeye yönelik olarak teminat amacıyla çekin ciro ile elde edilmesi halinde çeki devir alan kişi çeke dayalı hakları kullanamaz.
Dairemizin yerleşik uygulamalarına (11.04.2018 T. ve 2016/15070 E. – 2018/2588; 26.09.2017 T. ve 2016/7396 E. – 2017/4744 K. vb.) göre de çekte rehin cirosu mümkün değildir.
Ancak, çek metninde açıkça rehin cirosu yazılmasa da birtakım belge ya da evraklardan çekin teminat amacıyla verildiği anlaşılıyorsa çekte gizli veya açık rehin cirosu olamayacağından son hamilin meşru hamil olarak kabulü mümkün değildir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; lehtar Akbel Süt ve Süt ürünleri A.Ş. tarafından dava konusu 07.10.2015 keşide tarihli 12038 çek nolu ve 150.000,00 TL bedelli çekin T-Bank Konya Şubesine 24.04.2015 tarihli tevdi bordrosu ile verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, öncelikle, davalı ...’ın ticari defter ve kayıtları ile çek tevdi bordrosu incelenerek tevdi bordrosu tarihi tibariyle davalı Akbel Süt ve Süt Ürünleri A.Ş.’nin T-Bank’a muaccel hale gelmiş bir borcunun olup olmadığının ve çekin davadışı şirketin kredi borcuna teminat olarak verilip verilmediğinin değerlendirilmesi, çekin teminat amacıyla alındığının tespiti halinde ise çekte rehin cirosu geçerli olmadığından sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, birleşen davada davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden birleşen davada davacıya iadesine, 25/05/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Uyuşmazlık, davalı Akbel Süt Ürünleri…Ltd, Şti’ne avans mahiyetinde verilen çekler karşılığında herhangi bir mal teslim edilmemesine rağmen diğer davalı bankaya ciro edilmesinden dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
İlk derece ve Bölge Adliye Mahkemeleri, lehtar yönünden kabul kararı verirken hamil banka yönünden ret hükmü kurmuşlardır.
Somut vakıada bedelsizlik def’ini kabul eden lehtar yönünden herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Sayın çoğunluk ile aramızdaki ihtilaf, çekte hamil sıfatını taşıyan davalı banka yönünden, zımni rehin cirosu bulunup bulunmadığı tartışmasından kaynaklanmaktadır.
KAMBİYO SENETLERİNDE CİRO
Kambiyo senetlerine özgü temel kaideler Poliçe başlığı altında düzenlenmiştir. Sıra Bono ve Çeke geldiğinde ise daha çok Poliçe ile ilgili hükümlere atıfla yetinilmiştir.
Bu meyanda bonoda rehinle ilgili Poliçe hükümlerine açık atıf bulunulurken, Çeke dair herhangi gönderme bulunmamaktadır.
Çekin bir ödeme vasıtası olup, belirli bir vadeyi içermemesi; görüldüğünde ödenmesi ve rehin cirosuyla devredilebilirliğine dair açık bir düzenleme bulunmaması nedeniyle gerek uygulamada gerekse öğretide rehin maksadıyla devredilemeyeceğine dair genel bir kabul oluşmuştur.
Zaten sayın çoğunluk ile aramızda bu yönde görüş aykırılığı bulunmamaktadır.
Tartışma daha ziyade Çek arka yüzündeki ciroda “rehin” veya “teminat” ibaresinin yazılmamasına rağmen (beyaz ciroyla devralan banka yönünden) yorum yoluyla rehin cirosu olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği hususunda toplanmaktadır.
Şöyle ki, bankalar çoğu kez kredi verdikleri borçlulardan müşteri çeki almakta ve borçlunun temerrüde düşmesi üzerine de bakiye borç tutarı kadar kambiyo senetlerine mahsus takip yöntemiyle çek keşidecisine müracaat etmektedirler.
Banka ile arasında temel ilişki bulunmayan keşideciler ise senet tevdi bordrosundaki “teminat” ibaresinden veyahut “kredi borç bakiyesi” kadar takibe uğramaktan dolayı bu çeklerin teminat maksadıyla verildiğini iddia ederek bankanın meşru hamil olmadığı savunmasında bulunmaktadırlar.
Sıkı şekil şartlarına tabi olan kambiyo senetleriyle ilgili TTK’da açık düzenlemeler mevcuttur. Ciro ve türlerine ilişkin hükümlerde rehin cirosunun ne şekilde oluşacağı açıkça tarif edilmiştir (TTK. 689).Buna göre ya “bedeli teminattır” veyahut “bedeli rehindir” ibarelerinden birini içermesi gerekmektedir. Bundan başka “tahsil” maksadıyla da temlik edildiğine dair bir kayıt düşülmediyse asıl olan “temlik” cirosudur.
Zira, bir başka kambiyo senedi olan Bono özelinde gündeme gelen ciro ile ilgili 05.11.1969 gün ve 1969/6, 1969/7 Tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu kararında:
“İster kapalı ve ister açık olsun, temlik cirosu ile iktisap olunan senet ( teminat ) olmayıp bankanın mamelekine geçmiş bir haktır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu`nun ticari senetlere ait hükümleri 1930 ve 1931 senetlerinde Cenevre`de tekrar ele alınıp mükemmelleştirilen 1910 ve 1912 Lahey projelerine dayanmaktadır. Bu beynelmilel projelerin derpiş ettiği gaye, uluslararası geniş bir tedavül sahasını haiz olan ticari senetler için beynelmilel bir hukuk statüsü temin etmektir. Kanun yapıcının tedavül sahası milli sınırları aşan ve bu itibarla uluslararası önem arzeden ticari senetler için, beynelmilel anlaşmaları ve projeleri gözönünde bulundurarak tedvin ettiği Ticaret Kanunu hükümlerini, gayelerine ve dayanakları olan uluslararası projelere uygun şekilde tatbik etmek zarureti vardır. Binaenaleyh; Ticaret Kanunu`nun terhine müteallik açık hükümlerine rağmen temlik cirosu ile ciro edilmiş, ihtiva ettiği haklar kayıtsız şartsız hamilin mamelekine geçmiş bir bono veya poliçeyi ( rehin ) telakki etmeye imkan yoktur.
Burada özetle; temlik cirosu ile devredilmiş senedin rehin olarak kabulünün mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
KAMBİYO SENETLERİNDE BORÇLUNUN (KEŞİDECİNİN) DAYANABİLECEĞİ DEFİLER.
Burada uzun uzadıya senet borçlusunun dayanabileceği mutlak ve nispi defilerden söz edilmeyecektir.
Konumuzu ilgilendiren rehin cirosu, senet metninde açıkça görülebilen ve senet hamilinin senedi temlik alırken çıplak gözle görebileceği mutlak defi kapsamında kalıp, keşideci tarafından herkese karşı ileri sürülebilecektir.
Bir senedin hangi hallerde rehin cirosuyla temlik edildiğinin teşhisi için başvuracağımız kanuni dayanak TTK 689. Maddesidir. Buna göre senette ya “bedeli teminattır” veyahut “bedeli rehindir” ibarelerinin yazılması gerekmektedir.
Aksi halin sair delillerle ispatına cevaz verilmesi “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin de senetle ispatı gerektiği hususundaki HMK 201 maddesine de aykırı düşecektir.
Eğer bankaya yapılan ciroda bu ibareler varsa bu senet metninden kaynaklanan bir mutlak defi olup herkese ve dolayısıyla som hamil olan bankaya karşı da ileri sürülebilir.
Ama bunun dışında keşideci, tarafı olmadığı lehtar olan şirketle banka arasındaki senet tevdi bordrosuna veyahut kredi sözleşmesine dayanarak örtülü rehin cirosu iddiasında bulunamaz.
Hakeza bu durum, TTK 687 maddesinde yer alan “poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğer ki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun” şeklindeki hükme de aykırılık oluşturacaktır.
ÇEKDE REHİN CİROSUNUN MÜMKÜN OLMADIĞI TEZİNİ TARTIŞMALI HALE GETİREN GELİŞMELER
Yukarıda değinildiği üzere çekte rehin cirosunu yasaklayan herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak rehinle ilgili Poliçe hükümlerine atıfta bulunulmaması, bir ödeme vasıtası olup görüldüğünde ödenmesi nedeniyle rehne konu yapılamayacağı hususunda bir görüş birliği oluşmuştur.
Ne var ki, 5941 sayılı Çek Kanununun Geçici Madde 3/5 maddesi “31/12/2023 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.” denilmekle uygulamada çekin de tıpkı bono gibi bir kredi aracı haline getirildiği gözlemlenmektedir.
Bu madde 2008 yılında oluşan küresel ekonomik kriziyle gündeme gelmiş, geçici madde başlığı altında düzenlenmesine rağmen, her seferinde uzatılmak suretiyle ( En son 2023 aralık sonu) bir nevi “kalıcı” hale getirilmiştir.
Dolayısıyla çekte rehin cirosunun yapılamamasının temel dayanaklarından biri olan “görüldüğünde ödenir” gerekçesi fiilen bertaraf edilmiştir.
EKONOMİK GEREKÇELER
Bankalar kullandırdıkları kredileri geri dönüşünü garanti altına almak için ayni veyahut şahsi teminat alırlar. Ayni teminat kapsamında kalan ipotek verilmesi belirli aşamalarla gerçekleşir. Gayrımenkul değerleme raporları gibi bir hayli emek ve mesai gerektiren çabalar açılacak krediye önemli bir maliyet kalemi olarak yansır. Rehne konu gayrımenkulun aile konutu çıkma ihtimalinden kaynaklanan sorunlar ile kefalet sözleşmelerindeki eş rızasının bulunup bulunmaması gibi ilerde doğacak uyuşmazlıkların caydırıcılığı da cabası.
Bunun yerine ciro yoluyla bankaya devredilecek bir müşteri çeki kredi maliyetini azaltmanın yanı sıra amaca hızlı erişim açısından da her iki taraf açısından tam da bir kazan-kazan durumu oluşturmaktadır.
Ticari ilişkide taraflar tacirdir. Her biri sözleşmenin müzakere sürecinde kendi çıkarlarını maksimize etmeye çalışır en nihayetinde ortak bir ortak noktada buluşurlar. Bu uzlaşı, taraflar arasındaki menfaat dengesini açıkça ihlal etmiyorsa müdahaleden sarfınazar edilmelidir..
Çekte örtülü rehin cirosu gibi varsayıma dayalı bir kabulün yol açacağı bir başka sorun ise halen bankaların teminat maksadıyla elinde tuttukları çeklerin bir anda hurdaya çıkmasıdır. Bundan hareketle mevcut krediler için ek teminat istenmesi, karşılanmaması halinde hesap kat işlemlerine muhatap kalmak gibi; ekonomik kriz nedeniyle zaten zar zor ayakta duran birçok işletmeye ilave zarar kalemi olarak yansıması kuvvetle muhtemeldir.
Bu bakımdan yargı mercileri karar sürecinde takdir yetkisini kullanırken, potansiyel yansımalarını ve doğuracağı ekonomik ve sosyal sonuçları da hesaba katmak zorundadırlar.
Diğer yandan yıllardır bu tür uyuşmazlıklara bakıp istikrarlı bir şekilde temyize konu karar doğrultusunda ilke belirleyen Yargıtay ( Kapatılan) 19 hukuk Dairesinin müktesebatının yok sayılması Yargıtay’ı bir bütün olarak algılayan piyasa paydaşları nezdinde hukuk güvenliği ilkesini da sorgulatacaktır.
Açıklanan gerekçelerle yerinde görülen Bölge Adliye Mahkemesi karanın onanması gerektiği kanaatiyle aksi yönde tezahür eden sayın çoğunluk görüşüne iştirak etmiyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.