4. Ceza Dairesi 2013/20918 E. , 2014/12350 K.
"İçtihat Metni"Şantaj, tehdit ve cinsel taciz suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair, ... Asliye Ceza Mahkemesince verilen 12.10.2006 tarih, 2005/344 esas, 2006/208 karar sayılı hükmün, üst Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafii tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 11.04.2013 gün ve 2010/21959 esas, 2013/11201 sayılı kararıyla;
"Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-Sanığa yükletilen şantaj, tehdit, cinsel taciz eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,
Cezaların kanuni bağlamda uygulandığı,
2-Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan verilen beraat kararının da usul ve kanuna uygun bulunduğu,
Anlaşıldığından sanık ... müdafii ve Üst Cumhuriyet Savcısının ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye kısmen uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA, " karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11/06/2013 gün ve 2007/23394 sayılı yazısı ile;
"Yerel mahkemenin hüküm tarihi olan 12/10/2006 tarihinden sonra 08/02/2008 tarihinde yürürlüğe giren 23/01/2008 gün ve 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile 5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklik ile hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezaları için uygulanabilir hale getirilmiş bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılâp Kanunlarında yer alan suçlar ayrık olmak üzere, tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş bulunduğundan, bu yasal değişikliğin sanığın hukuki durumunu etkileyip, etkilemeyeceği hususu itirazımızın özünü oluşturmaktadır.
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Müessesenin yargılama yasasında düzenlenmiş bulunması da onun bu niteliğini değiştirmeyecektir.
Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarına ilişkin) objektif koşulların varlığı halinde, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen mahkemece değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanacak ve bu karar itiraza tabi olacaktır.
İnceleme konusu somut olayda, sanığa isnat edilen eylemler şantaj, tehdit ve cinsel taciz suçlarını oluşturmakta olup, atılı suçlar gerek hükmolunan ceza miktarı gerekse suç niteliği yönünden 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamında yer almaktadır. Kasıtlı bir suç işlemediği saptanan sanık hakkında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin diğer koşullar cümlesinden olan zararın ödenmesi, suç işleme hususundaki eğilimi Özel Dairece değerlendirilerek, sanığın hukuki durumunun belirlenmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu itibarla, hükmün CMK"nun 231. maddesinin değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Sonuç ve istem : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1- İtirazımızın kabulü ile,
2- Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 11/04/2013 gün ve 2010/21959 Esas, 2013/11201 Karar sayılı şantaj, tehdit ve cinsel taciz suçlarından sanık hakkındaki "Onama" kararının kaldırılması,
3- ... Asliye Ceza Mahkemesinin 12/10/2006 gün ve 2005/344 Esas, 2006/208 Karar sayılı hükmünün şantaj, tehdit ve cinsel taciz suçları yönünden "Hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı yasanın 562. maddesinin 1. fıkrası ile CMK.nın 231/5. maddesinde öngörülen, hükmolunan cezanın geri bırakılması sınırının iki yıla çıkarılması ve anılan yasanın 2. fıkrası ile de 231/14. maddesindeki soruşturması ve kovuşturması şikayete bağlı suç olması koşulunun kaldırılması karşısında,mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının değerlendirilmesinde de zorunluluk bulunması nedeniyle hükmün CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA," karar verilmesi,
4- İtirazımızın Yüksek Dairece yerinde görülmemesi halinde dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi,
İtirazen arz ve talep olunur." isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
II- İTİRAZIN KAPSAMI
İtiraz, şantaj, tehdit ve cinsel taciz suçlarından sanık ... hakkında verilen mahkumiyet hükmünün onanmasına dair, Dairemizin 11.04.2013 tarihli kararına ilişkin olup, karar bu suçlar yönünden yeniden değerlendirilmiş, itiraza konu edilmeyen genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu inceleme dışı bırakılmıştır.
II- KARAR
İnceleme konusu somut olayda; sanığın adli emanete alınan ve soruşturma ve kovuşturma safhasında incelenerek tutanağa geçirilen 110 sayfa mektubu, mağdureye ve komşularına değişik tarihlerde göndererek, ayrıca mağdurenin evinin kapısına yazılar yazmak suretiyle, mağdure ile cinsel ilişkiye girmek istediğini, kabul etmemesi durumunda elinde bulundurduğu görüntüleri dağıtacağını belirtip, ölümle tehdit etmesi şeklinde kabul edilen eylemleri nedeniyle, mahkemece cinsel taciz suçundan 2 ay 15 gün hapis, tehdit ve şantaj suçlarından ise adli para cezası verilmiştir.
Cinsel taciz suçundan verilen hapis cezası ile ilgili olarak, geçmişteki hali, suç işlemeye meyilli yapısı ve bir daha suç işlemeyeceğine dair kanaatin oluşmaması değerlendirilerek TCK’nın 51. maddesi uygulanmamıştır. Tehdit ve şantaj suçlarından ise adli para cezası verilmesi nedeniyle yasal engel bulunduğundan erteleme tartışılmamıştır. Cezanın bireyselleştirilmesine dair mahkemece ortaya konulan bu olumsuz gerekçelerin, CMK’nın 231. maddesindeki subjektif koşulu da kapsadığı, ayrıca yüz yüzelik ilkesi çerçevesinde yargılama yaparak sanığın bir daha suç işlemeyeceğine kanaat edinen mahkemenin, ertelemenin tartışılmadığı diğer suçlar yönünden bu hususu olumlu değerlendirmesinin de çelişki oluşturup hukuka uygun olmayacağı anlaşıldığından, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07/05/2013 tarih, 2012/3-1367 esas, 2013/ 239 karar sayılı ilamının da bu doğrultuda olduğu belirlenerek,
Dairemizin 11.04.2013 gün ve 2010/21959 esas, 2013/11201 sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE, 6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanunun 308. maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 17.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.