Esas No: 2021/2125
Karar No: 2022/4110
Karar Tarihi: 26.05.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2125 Esas 2022/4110 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalı bankanın kendisi hakkında başlattığı icra takibinin genel kredi kefaletnamesinde imzası olmayan sözleşme nedeniyle geçersiz olduğunu ve kendisinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile kötü niyet tazminatına karar verilmesi talebiyle dava açmıştır. İlk derece mahkemesi davayı kabul ederek davalıya %20 kötü niyet tazminatı ödemeyi hükmetmiştir. Davalı vekili istinaf etmiş ancak Bölge Adliye Mahkemesi kararın bozulmasına karar vermiştir. Temyiz edilen kararın uygulanarak davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesi kararlaştırılmıştır.
Kanun Maddeleri:
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/3. maddesi: Bozma kararının uygulanması
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370/1. maddesi: Temyiz yolu
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 372. maddesi: İşlem yapılacak yer ve şekil
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce bozmaya uyularak davanın reddine dair verilen 15.12.2020 tarih ve 2020/1952 E. - 2020/1636 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı banka tarafından davacı hakkında başlatılan icra takibine dayanak genel kredi kefaletnamesinin yetkili temsilcilerince imzalanmadığından geçersiz olduğunu, basiretli bir tacir olan davalı bankanın sözleşmenin imza aşamasında imza sirkülerini veya yetki belgesini incelemesi gerektiğini, yetkili genel sekreter imzasını içermeyen sözleşme nedeniyle davacının sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davalı bankanın basiretli bir tacir olduğu düşünüldüğünde kötü niyetli olduğunu ileri sürerek davaya konu takip nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile %20'den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, Genel Müdürlük ilgili birimleri ile yapılan değerlendirmede davacının haklılığının anlaşıldığından davayı kabul ettiklerini belirterek davanın kabulü ile davalı aleyhine yargılama gideri ile vekalet ücretine hükmedilmemesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının menfi tespit ve kötü niyet tazminatı talebi bulunduğu, davalının cevap dilekçesi ile davayı kayıtsız şartsız kabul ettiği gerekçesiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile %20 kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyularak davalı vekilinin istinaf istemlerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, Bölge Adliye Mahkemesince HMK'nın 373/3. maddesi uyarınca uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21.246,06 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 26/05/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.