4. Hukuk Dairesi Esas No: 2011/339 Karar No: 2011/2940 Karar Tarihi: 21.03.2011
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2011/339 Esas 2011/2940 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2011/339 E. , 2011/2940 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... vd aleyhine 25/09/1998 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24/06/2010 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılardan ... vasisi ... ve ... ile ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalılardan ... ile ...’ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Davalılardan ... ile ...’ın diğer temyiz itirazına gelince; dava, rücu yolu ile tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem kabul edilmiş; karar, davalılardan ... vasisi, ... ve davada taraf sıfatı bulunmayan ... tarafından temyiz olunmuştur. Borçlar Yasası"nın 50 ve 51. maddelerinde düzenlenmiş bulunan dayanışma (teselsül) kuralları birden çok kişinin birlikte zarara neden olmaları ve aynı zarardan dolayı dayanışmalı (müteselsil) sorumlu olmaları durumuna ilişkin olup zarara neden olanlarla zarar gören arasındaki ilişkiyi düzenlemektedir. Eldeki davada zarar görene ödenen tazminat rücu yolu ile istenildiğine göre davalılar arasında dayanışmadan söz edilemez. Zarar verenler, zarar nedeniyle, zarar görene karşı dayanışmalı olarak sorumlu iseler de, rücu davasında kendi kusurları oranında sorumludurlar. Hukuk Genel Kurulu’nun 03.12.2008 gün ve 2008/4-710, 2008/721 sayılı bozma kararında da "... rücu davalarında teselsülün söz konusu olmamasına göre her bir davalının bu olaydaki kusur durumunun alınacak bilirkişi raporu ile belirlenmesi..." gerektiği vurgulanmıştır. Yerel mahkemece açıklanan yönler ve Hukuk Genel Kurulu"nun bozma kararı gözetilerek, davalıların belirlenecek kusurları oranında sorumlu tutulmaları gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. 3-...’nun temyiz itirazına gelince; davalılardan ...’nun vasisi olup davada taraf sıfatı bulunmayan ..."nun karar başlığında davalı olarak gösterilmiş olması doğru olmadığından karar bu nedenle de bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalılardan ... ile ... yararına; (3) sayılı bentte gösterilen nedenle ... yararına BOZULMASINA; davalılardan ... ile ...’ın öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/03/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.