Esas No: 2019/3667
Karar No: 2022/4105
Karar Tarihi: 26.05.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/3667 Esas 2022/4105 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı taşıyıcının, Türkiye-Moskova arasında gerçekleşen bir taşıma sırasında meydana gelen hasarda sorumluluğunun bulunmadığı iddiasıyla açılan dava reddedilmiştir. Davacı, sigorta şirketi olarak yapılan ödemenin rücuen tahsil edilmesi için davalıya icra takibi başlatmış, ancak davalı itiraz etmiştir. İlk derece mahkemesinde, nakliyat abonman sigorta poliçesinde yer alan bir şart uyarınca davacının aktif husumetinin bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir. İstinaf başvurusu sonucunda, karayolu taşıması için geçerli olan bu şartın davacının rücu hakkından vazgeçtiği anlamına geldiği ve davanın bu nedenle reddedilmesinin doğru olduğu kararlaştırılmıştır. Bölge adliye mahkemesi de bu kararı onamıştır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 33, 355, 369/1, 371, 370/1 ve 372. maddeleri bu kararda kullanılmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nce bozmaya uyularak davanın husumet yönünden reddine dair verilen 12.06.2019 tarih ve 2019/928 E. - 2019/819 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketi tarafından nakliyat abonman sigorta sözleşmesi ile sigortalanan Arasta Gıda ve Tekstil Ltd. Şti’ne ait akrilik boyalı iplik emtiasının Türkiye’den Moskova/RUSYA'ya taşınması işini davalının ana taşıyıcı olarak üstlendiğini, emtiaların taşınması sırasında Romanya DN2E85 karayolu üzerinde kamyona bağlı römorkun tekerleklerinin alev alması sonucunda römork ve içindeki emtianın yandığını, hasarın oluş şekli ve niteliği ile miktarı konusunun tespiti için eksper raporu düzenlendiğini, fatura ve yapılan tespitlere göre 42.321,41USD (95.405,17 TL) sigortalı zararının sigortalısına ödendiğini, poliçe hükümleri ve alınan ibraname gereğince müvekkilinin sigortalısının halefi olarak ödediği bedelin rücuen tahsili için davalı aleyhine icra takibine giriştiğini, takibin davalının itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, nakliyat abonman sigorta poliçesinde davacının taşıyıcıya rücu etmemesinin taahhüt edildiğini, bu sebeple davacının aktif husumetinin bulunmadığını, davanın zamanaşımı süresinde açılmadığını, önlenmesine olanak bulunmayan durumlarda taşıyıcının sorumluluğunun bulunmadığını, meydana gelen zararın müvekkkili taşıyıcı tarafından önlenmesinin mümkün olmadığını, talep edilen zararın fahiş olduğunu, CMR konvansiyonu hükümleri gereğince sınırlı sorumluluk hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davacının yasal faiz talebinin uygun olmadığını, konvansiyonun 27. maddesi gereğince yabancı para cinsinden yapılan takiplerde %5 gecikme faizi istenebileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından sunulan nakliyat abonman sigorta poliçesinin 1. sayfası sonundan başlayıp 2. sayfasında devam eden “Karayolu Tüzel Kişilik Şartı” başlığı altında yeralan düzenlemede “bu poliçe kapsamında yapılacak Karayolu taşımalarında nakliyeci firmanın tüzel kişilik olması şartı aranmayacak olup, gerçekleşecek hasarlarda sigortacı taşıyana karşı rücu hakkını kullanmayacaktır. Ancak Denizyolu Havayolu, demiryolu taşımalarında sigortacının rücu hakkı saklıdır.” şeklindeki düzenlemede davacı ... şirketinin karayolu taşımaları ile sınırlı olarak rücu hakkından vazgeçtiği, buna ilişkin prim tahakkuk ettirildiği, bu sebeple davacının aktif husumetinin olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, sigortalı Arasta Gıda ve Tekstil Ltd. Şti.’ye ait emtia davalı taşıyıcı tarafından Türkiye’den Moskova/RUSYA'ya karayolu ile taşınması sırasında hasara uğradığı, davacı ... şirketinin sigortalısına yaptığı ödeme poliçe kapsamında olup, ödeme ve alınan ibraname ile sigortalısının haklarına halef olduğu, ne var ki, Nakliyat Abonman Sigorta Poliçesinin 1. sayfası sonunda başlayıp 2. sayfasında devam eden “KARAYOLU TÜZEL KİŞİLİK ŞARTI” başlığı altında yeralan düzenlemede “Bu poliçe kapsamında yapılacak karayolu taşımalarında nakliyeci firmanın tüzel kişilik olması şartı aranmayacak olup, gerçekleşecek hasarlarda sigortacı taşıyana karşı rücu hakkını kullanmayacaktır. Ancak Denizyolu Havayolu, demiryolu taşımalarında sigortacının rücu hakkı saklıdır.” şeklindeki düzenleme karşısında davacı ... karayolu taşımaları ile sınırlı olarak rücu hakkından vazgeçtiği ve bunun karşılığında sigortalı şirketten ek prim aldığı, ayrıca davacı takip alacaklısı takip talebine konu alacağın dayanağı olarak "...Talebimiz 3430/72127059 nolu poliçe ile ilgili olarak sigortalımızdan alınan ibraname mutabakat name ve tazminat makbuzu uyarınca zararın rücusudur." açıklamasında bulunduğu, davacının sunmuş olduğu bu ibranamenin ise sigorta hukuku kapsamında düzenlenmiş bir ibraname olup Borçlar Kanununda tanımlanan anlamıyla alacağın temliki iradesini içermediği, gerçek bir temlik iradesinin bulunmadığı, halefiyet ilkesine dayalı olarak talepte bulunulduğu, dava konusu taşımanın karayolu taşıması olması nedeniyle poliçe özel şartı gereğince davacı şirketin rücu hakkının bulunmadığı, davanın, davacının aktif dava ehliyetinin (davacı sıfatının) bulunmaması nedeniyle reddi kararı sonucu itibariyle isabetli olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine; ancak, uyulan Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda İlk Derece Mahkemesi Kararının HMK'nın 33 ve 355. maddeleri uyarınca resen düzeltilmesi gerektiğinden, Ilk Derece Mahkemesi Kararının kaldırılmasına, davacının aktif husumet ehliyeti (davacı sıfatı) bulunmadığından, davanın husumet yönünden reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 36,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 26/05/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.