Abaküs Yazılım
15. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/13656
Karar No: 2017/8246
Karar Tarihi: 27.03.2017

Dolandırıcılık - sahtecilik - hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma - birden fazla kişiyle birlikte tehdit - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/13656 Esas 2017/8246 Karar Sayılı İlamı

15. Ceza Dairesi         2017/13656 E.  ,  2017/8246 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Dolandırıcılık, sahtecilik, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, birden fazla kişiyle birlikte tehdit
    HÜKÜM : Beraat

    Nitelikli dolandırıcılık, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, özel belgede sahtecilik ve birden fazla kişiyle birlikte tehdit suçlarından sanıkların beraatlarına ilişkin hükümler, katılan tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü;
    Sanıklardan ...’ın, .... şirketinin yönetim kurulu başkanı; diğer sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ...’nın bu şirketin çalışanları ve üst düzey yöneticileri; diğer sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..."ın da ortak girişim grubundan iş alan taşeronlar (alt yükleniciler) oldukları; şikayetçi ..."nın ise, merkezi ...."da bulunan, şikayetçi .... şirketinin sahibi ve sorumlusu olduğu; bu kapsamda ...."te bulunan ve..."ye ait olan ..... Üs Komutanlığı bünyesinde yapılacak olan 100 adet dubleks konutun (.... evleri projesi) yapım işinin,.... ve .... kuruluşu olan...tarafından ihaleye çıkarıldığı, sanık ... ve katılanın, bu işin yapımını birlikte üstlenmek amacıyla anlaştıkları ve ....-.... iş ortaklığı adı altında organize olarak girdikleri ihaleyi kazandıkları, 28.02.2006 tarihinde başlayıp, bir süre düzgün giden işlerin daha sonra yavaşlayarak durduğu, bunun üzerine...tarafından ihalenin feshedildiği ve işin bir başka şirkete verilerek tamamlatıldığı, kötü yönetimden kaynaklı olarak katılanın zarara uğratıldığı; bu kapsamda ..."ın bilgisi ve yönlendirmesiyle ..."ın şirket muhasebesini, katılanın incelemesine kapatarak hesapları görmesini engellediği, .... şirketi yöneticileri olan ... ve ..."ın hissedarları oldukları .... şirketi hesabına fazladan 400.832,00 TL haksız ödeme yapılarak ortaklık şirketinin zarara uğratıldığı ve haksız yere .... şirketine gönderilen 528.000,00 TL"nin de iade edilmediği; ..., ..., ... ve ... arasında katılanın bilgisi ve rızası dışında 6.900.000 USD bedelli bir taşeronluk sözleşmesi imzalanarak ortak girişimin mali yük altına sokulduğu, bu sözleşme fotokopisinin, ortaklık sona erdikten sonra asliye ticaret mahkemesinde açılan davaya ibraz edildiği, fakat bu belgeye ve imzaya katılan tarafından itiraz edildiği, ancak belirtilen belge aslının mahkemeye sunulmadığı, yine sanık ...’in, taşeronlar ..., ..., ... ve ..., ..., ...’la yüksek bedellerle taşeronluk sözleşmesi yaparak ve bu sözleşmeleri ortak girişim grubunun ortağı olan katılandan gizleyerek ortaklığı mali külfet altına soktuğu, bu sözleşmelere dayanarak sanıklar ... ve arkadaşlarının alacaklı olduklarını ileri sürerek şikayetçiyi tehdit ettikleri, bu şekilde sanıkların hep birlikte nitelikli dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve tehdit suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda;
    1-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarında Adana Cumhuriyet Savcılığı’nın 21.12.2010 tarih ve 2010/28956 sayılı dosyası ile dolandırıcılık, sahtecilik, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve birden fazla kişiyle birlikte tehdit suçlarından açılan kamu davaları nedeniyle verilen beraat hükümlerine yönelik katılan tarafından yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    5271 sayılı CMK’nın 243. maddesindeki, “Katılan, vazgeçerse veya ölürse katılma hükümsüz kalır” biçimindeki düzenleme ile istikrarlı olarak sürdürülen ... Ceza Genel Kurulu ve ceza daireleri uygulamalarına göre; soruşturma aşamasındaki şikâyetten vazgeçme sonradan kovuşturma aşamasında kamu davasına katılmaya engel değil ise de, kovuşturma aşamasında şikâyetten vazgeçilmesi halinde davaya katılma olanağı kalmayacağından hareketle, somut olayda; şikâyetçinin 20.06.2011 tarihli oturumda, ... dışındaki sanıklardan şikâyetçi olmadığını belirtmesi nedeniyle vaki temyiz talebinin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi gereğince REDDİNE,
    2-Sanık ... hakkında Adana Cumhuriyet Savcılığı’nın 21.12.2010 tarih ve 2010/28956 sayılı; sanık ... hakkında ise, Adana Cumhuriyet Savcılığı’nın 29.06.2012 tarih ve 2012/21946 sayılı iddianameleriyle dolandırıcılık, sahtecilik, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve birden fazla kişiyle birlikte tehdit suçlarından açılan kamu davaları nedeniyle verilen beraat hükümlerine yönelik katılan tarafından yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Sanık ...’ın aşamalardaki ifadelerinde, ihalenin alınmasından sonra idarenin yüksek maliyetli işleri talep etmesi ve şikayetçi tarafın da kabul etmesi nedeniyle işi süresinde tamamlayamadıklarını, bütün işlemleri çift imza ile gerçekleştirdiklerini, taşeron sözleşmesini de bu şekilde imzaladıklarını, projenin çizilmesi ve diğer teknik detayların yapılması amacıyla ... ve ..."ın hissedarı oldukları ..... şirketine idare tarafından ihalenin verildiğini belirterek suçlamaları kabul etmediği, sanık ...’un da, aynı şekilde şikayetçinin sözleşmeyi imzalayarak İstanbul’a gittiğini, orada da .... şirketine imzalattığını, sonrasında sözleşmenin fotokopisini kendisine verdiğini, sözleşmenin imzalanması sırasında tanık ...’in de olduğunu, sanık ...’ı tanımadığını, işe başladıktan sonra ... ve ...’le tanıştığını, taşeronluk sözleşmesi gereğince edimlerini ifa etmelerine rağmen ....-.... şirketi tarafından kendilerine ödeme yapılmadığını belirttiği, aynı şekilde şikayetçinin işyerinde çalışıp da daha sonra ayrılan tanık ......’nun da beyanlarında, ... firmasıyla yapılan taşeronluk sözleşmesinin kendi ofisinde ... tarafından imzalanarak şikayetçiye bizzat verildiğini, onun da sözleşmeyi alıp içeri gittiğini, bu belgeyi imzalayacağını, ortaklarına da imzalatacağını söylediğini, İstanbul’a gidip geldikten sonra da ...’a işe başlayacağını, “hayırlı olsun” dediğini, söz konusu ortaklığın hesabından yapılacak harcamaların .... firmasının yetkilisi ile katılan tarafından birlikte yapıldığını, her iki tarafın onayı olmadan ödeme yapılmadığını, havalelerin çift imza ile gerçekleştirildiğini ifade ettiği, onun bu beyanlarına karşılık katılan vekilinin de, ... ile imzalanan taşeronluk sözleşmesinin onay için .... şirketinin merkezi olan İstanbul’a gönderildiğini, bu sözleşmenin .... tarafından imzalandığının doğru olduğunu, inşaata başlandığını, müvekkiliyle aralarında sorun çıktığı için müvekkili tarafından imzalanmadığını belirterek tanığı kısmen doğruladığı, öte yandan iş ortaklığı sözleşmesine göre, gerek USD, gerekse de TL hesabından yapılacak ödemelerin çift imzalı çek ile yapılabileceği, yine bir hesaptan diğerine yapılacak transferin de çift imzalı çek veya talimatla yapılmasının mümkün olduğu, aynı şekilde küçük çaptaki taşeron sözleşmelerini proje müdürünün imzalayabileceği, bu müdürün de .... şirketinin önerisi .... şirketinin onayı ile atanabileceği, büyük çaptaki taşeron sözleşmelerinin ise, birlikte alınan kararla yapılacağı, ortaklık muhasebesinin şantiyede tutulduğu da dikkate alındığında, 10.000.000 USD Doları yatırım yaptığını iddia ettiği bir iş ile ilgili olarak katılanın ya da herhangi bir tacirin taşeron sözleşmelerinden bilgisinin olmamasının şantiyede çalışanların niteliğini bilmemesinin, ticari hayatın gerçekleriyle bağdaşmadığı, öte yandan sahte olduğu iddia edilen taşeronluk sözleşmesi aslının ele geçirilememesi nedeniyle bilirkişi incelemesi yapılamayacağı gibi sahte oluşturulduğu tespit edilse bile iğfal kabiliyeti yönünden değerlendirmeye tabi olamayacağı, öte yandan tanık ...’in beyanlarına göre, sözleşmenin bizzat kendi odasında katılanın huzurunda yapılmış olması nedeniyle sahte özel belge bulunduğuna dair katılanın soyut iddiaları dışında bir delil de bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, alacak verecek ve zarar meselesinin taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan hukuki ihtilaf niteliğinde olması nedeniyle nitelikli dolandırıcılık ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçlarının yasal unsurlarının oluşmadığı; ayrıca özel belgede sahtecilik suçunun işlendiğine dair delil bulunmadığı; yine katılanın beyanlarında kendisine ait büroda herhangi bir tehdit eylemine maruz kalmadığını belirtmesi karşısında, tehdit suçunu işlediklerine dair cezalandırılmalarına yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil de elde edilemediği anlaşılmakla, sanıklar haklarında atılı suçlardan mahkemece verilen beraat hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiş olup; bu gerekçelerle sahtecilik, güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçları yönünden eksik inceleme yapıldığından bahisle bozma talep eden tebliğnamedeki düşüncelere de iştirak edilmemiştir.
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanın eksik incelemeyle karar verildiğine ve atılı suçların sübut bulduğuna ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
    3-Sanıklar ..., ... ve ... haklarında Adana Cumhuriyet Savcılığı’nın 29.06.2012 tarih ve 2012/21946 sayılı dosyası ile dolandırıcılık, sahtecilik, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve birden fazla kişiyle birlikte tehdit suçlarından açılan kamu davaları nedeniyle verilen beraat hükümlerine yönelik katılan tarafından yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Sanıklar ..., ... ve ... haklarında aynı fiiller nedeniyle Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 21.12.2010 tarih ve 2010/28956 sayılı iddianamesiyle dolandırıcılık, sahtecilik, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve tehdit suçlarından dava açıldığı ve bu sanıklar hakkında anılan suçlardan beraat kararları verildiği anlaşıldığından, 5271 sayılı CMK’nın 223/7. maddesinde yer alan “Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa, davanın reddine karar verilir” hükmü gereğince ikinci defa mükerrer açılan davaların reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Kanuna aykırı olup, katılanın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesine gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 27.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi