Esas No: 2021/25632
Karar No: 2022/19783
Karar Tarihi: 29.11.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/25632 Esas 2022/19783 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararda, sanığa bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından ceza verildiği belirtilmektedir. Ancak, dolandırıcılık suçu için doğrudan zarar görmeyen şikayetçinin kamu davasına katılma ve hükmü temyiz etme hakkının bulunmadığı vurgulanmaktadır. Resmi belgede sahtecilik suçu için ise olağanüstü dava zaman aşımı nedeniyle hüküm bozulmuş ve sanık hakkındaki kamu davası düşmüştür. Dolandırıcılık suçunda ise eksik araştırma ve inceleme yapıldığı, suça konu senetlerin verilme sebebinin ve hukuki durumunun tam olarak tayin edilemediği belirtilmiştir. Kanun maddeleri olarak da 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 317, 321 ve 322. maddeleri kararda yer almaktadır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
...
...
A) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik şikayetçi ... vekilinin temyizinin incelenmesinde;
Sanığa isnat edilen bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan doğrudan zarar görmeyen şikayetçinin kamu davasına katılma ve hükmü temyiz etme hakkının bulunmadığı; usulsüz olarak verilen katılma kararının hükmü temyiz etme yetkisi vermeyeceği anlaşıldığından, şikayetçi adına vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
B) Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyizlerin incelenmesinde;
Suç tarihinin en aleyhe kabulle suça konu senetlerin en son vade tarihi olan 25.09.2010 tarihi olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Sanığa yüklenen resmi belgede sahtecilik suçunun Kanundaki cezasının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK’nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının, suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği ve bu itibarla katılanlar vekilleri ile sanık müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, diğer yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanun’un 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen olağanüstü dava zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE,
C) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik katılan ... vekili ile sanık müdafiinin temyizlerinin incelenmesinde;
1) Sanığın, suça konu 01.05.2010 tanzim tarihli ve sırasıyla, 03.07.2010 vade tarihli 4.000 TL bedelli, 31.07.2010 vade tarihli 4.000 TL bedelli, 07.08.2010 vade tarihli 3.500 TL bedelli, 13.08.2010 vade tarihli 4.000 TL bedelli, 28.08.2010 vade tarihli 3.500 TL bedelli, 18.09.2010 vade tarihli 4.000 TL bedelli ve 25.09.2010 vade tarihli 3.500 TL bedelli olmak üzere toplam yedi adet sahte bonoyu yaptığı alışveriş karşılığında ... Endüstriyel Mutfak Ekipmanları San. ve Tic. Ltd. Şti. yetkilisi olan katılan ...'e verdiği, senetlerin adı geçen katılan tarafından icra kanalıyla tahsil edilmek istendiğinde sahte olduklarının ortaya çıktığı, bu şekilde sanığın tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği, yapılan yargılama sonunda eylemin bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğunun kabul olunduğu kamu davasında; katılanın şüpheli sıfatıyla kollukta alınan 05.01.2012 tarihli ifadesinde, ... Kuruyemiş İth. İhr. Paz. Ltd. Şti. ile olan ticari ilişkileri nedeniyle ellerinde bulunan tamamı 30.000 TL tutarındaki senetlere kefil istedikleri için sanığın daha sağlam olduğunu belirterek suça konu senetleri verdiğini ifade ettiği, buna karşın kovuşturma aşamasında alınan beyanında, sanığın satın aldığı mallara karşılık olarak suça konu senetleri hazır yazılmış halde müşteri senedi olarak getirip borcuna karşılık bizzat teslim ettiğini ifade etmiş olup suça konu senetlerin verilme sebebine ilişkin olarak söz konusu beyanlar arasındaki çelişki giderilmeden sonuca gidildiği gibi, sanığın katılana evvelce senet verip vermediğinin ve şayet vermişse suça konu senetlerin daha önce verilen senetler yerine borç yenileme mahiyetinde mi yoksa önceden doğan borç karşılığında mı verilip verilmediğinin dosya kapsamından anlaşılamaması karşısında, maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya konulması bakımından, öncelikle daha evvel verilen senetler yerine suça konu senetlerin borcun yenilenmesi amacıyla verilmesinde önceden doğan borçtan söz edilemeyeceği gözetilerek, katılanın ve sanığın yeniden ayrıntılı beyanları alınarak suça konu senetlerin daha önce verilen senetler yerine borç yenileme mahiyetinde verilip verilmediğinin kesin olarak açıklığa kavuşturulması, yine katılanın beyanları arasındaki çelişkinin giderilmesi ve bundan sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması,
2) Sanığa isnat edilen eylemin sübutu halinde ise, eylemin TCK'nin 158/1-h maddesinde düzenlenen tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında dolandırıcılık suçunu oluşturacağının gözetilmemesi,
3) Kabule göre de; Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 11.05.2013 tarih, 2013/713 nolu iddianamesi ve sanık müdafiinin hazır bulunduğu oturumda açıklanan esas hakkındaki mütalaada, sanığın TCK'nin 158/1-h maddesi gereğince cezalandırılması talep edilmesine rağmen, CMK'nin 226. maddesi gereğince usulüne uygun ek savunma verilmeden TCK'nin 158/1-f-son maddesi uygulanmak suretiyle hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 29.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.