Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, kök miras bırakanları İ.F.dan intikal eden iskele mevkiindeki tapulu taşınmazlarını yetkisiz olarak dava dışı paydaş İ.E.’in 5 yıllığına davalıların murisi İ.E.e kiraladığını, kira akdinin diğer paydaşları bağlamayacağını, davalıların geçersiz kira akdine dayanarak çekişmeli taşınmazı kullandıklarını ileri sürerek elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuşlardır.
Davalılar, çekişmeli taşınmaz üzerindeki yeni yapıyı miras bırakanları İ.E.in yaptığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, kayden davacıların paydaş olduğu taşınmaza davalılar N.ve H.’in haklı ve geçerli bir neden olmaksızın el attıkları gerekçesiyle aleyhlerindeki davanın kabulüne, diğer davalılar aleyhindeki davanın ise reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili ile davalılar N.t ve H. tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, tapulu taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden davacıların davada dayandıkları 04.12.1995 tarih 1 sıra numarasında kayıtlı tapuda davacılar ve dava dışı kişilerin miras bırakanları İ. F."ın 2/6 oranında paydaş olduğu, davalıların taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı, davacıların miras bırakanı İ."in 1985 yılında vefat ettiği, terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu, mirasçılardan İ.ile davalıların miras bırakanı İbrahim arasında 01.09.1988 tarihli kira sözleşmesi düzenlendiği, mirasçılardan F.D."ın taşınmazı, 13.03.1995 tarihli harici senetle davalıların murisine sattığı, yine murisin oğlu M.in, 20.08.1994 günlü senet ile taşınmazdaki miras payını yine davalıların murisine haricen sattığı, halen taşınmazın davalılardan N. ve H.tarafından kullanıldığı, her ne kadar tapu uygulaması yeterli değilse de tapu kaydının çekişmeli taşınmaza ait olmadığı yolunda davalıların bir itirazı olmadığı gibi aksine tapunun bu yere aidiyetini kabul ederek kiralanma ve harici satınalma savunması getirdikleri anlaşılmaktadır.
Bilindiği ve Türk Medeni Kanununun 691. maddesi hükmüyle 27.11.1946 tarih 28/15 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, paylı mülkiyete tabi taşınmaz malın tamamının ya da bir bölümünün kiraya verilmesi ve kira sözleşmesinin geçerliliği pay ve paydaş çoğunluğunun varlığına bağlıdır. Öte yandan Türk Medeni Kanununun 701 ve devamı maddeleri hükmü gereği elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlar da ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı gibi, eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye edilinceye kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde mülkiyet payları ayrılmadığından mirasçılar paydaş değil ortaktır (iştirakcidir) ve iştirakcilerin payları yönünden yaptıkları tasarruflara da değer verilemez. Ancak, Türk Medeni Kanununun 693 ve 702 maddelerinin, paydaşlara mülkiyet üzere olan taşınmazda korumaya yönelik tedbirleri alma yetkisi verdiği de kuşkusuzdur.Somut olaya yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda bakıldığında, hem paylı mülkiyet hem elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazda İsmail mirasçılarından bir kısmı tarafından yapılan kira sözleşmesi ve harici satışların geçerli olduğu kabul edilemez. Bu bakımdan davanın kabul edilmesi kural olarak doğrudur.
Ancak, kayda üstünlük tanımak suretiyle davanın mutlak olarak kabulüne karar verilmesi gerekirken 21.06.1944 tarih 13/24 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gözardı edilerek davacıların payı oranında kabul kararı verilmesi doğru olmadığı gibi 2/6 pay maliki İs."in, mirasçısı olmayan davacı S."nin dava açma sıfatının bulunmadığı gözetilerek S."nin açtığı davanın reddine karar verilmiş olması da isabetsizdir.
Tüm bu açıklamalar ışığında davalılar ile davacı S."nin tüm davacıların öteki temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine, davacıların sair temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.05.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.