Esas No: 2020/6855
Karar No: 2022/4075
Karar Tarihi: 26.05.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6855 Esas 2022/4075 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/6855 E. , 2022/4075 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 06.03.2020 tarih ve 2017/154 E. - 2020/176 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 17.05.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. ...dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... arafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili banka tarafından dava dışı ...'e kullandırılacak kredi teminatı olarak gösterilen iki adet taşınmazın ekspertizinin davalı tarafından yapıldığını, değerlerinin 150.000,00 TL ve 20.000,00 TL olduğuna dair rapor düzenlendiğini, kredinin ödenmemesi nedeniyle şahıs hakkında icra takibi yapıldığını, yapılan kıymet takdiri sonucu düzenlenen raporda ise taşınmazların değerlerinin 29.750,00 TL ve 8.000,00 TL olarak belirlendiğini, itiraz sonucu İcra Hukuk Mahkemesi’nce yaptırılan tespit sonucunda 31.137,50 TL ve 9.100,00 TL değer belirlendiğini, alıcı çıkmadığından satışın düştüğünü, lisanslı başka bir şirkete ekspertizin yaptırıldığını ve bu kere 30.000,00 TL ve 10.000,00 TL değer tespiti yapıldığını, İcra Hukuk Mahkemesi’nce raporlar arasındaki çelişkilere istinaden itirazlarının kesin olarak karara bağlanıp kıymet taktir raporu ile neticeye varıldığını, hatalı ekspertiz nedeniyle fazla kullandırılan kredinin değerinin 103.083,71 TL olduğunu, davalı şirkete ihtarname çekildiğini iddia ederek davanın kabulü ile fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 103.083,71 TL tazminatın işleyecek avans faizi davalıdan ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yetkili mahkemenin Ankara Mahkemeleri olduğunu, müvekkili şirket tarafından hazırlanan raporların hatalı olduğu yönündeki iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirket tarafından hazırlanan değerin Tarsus İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2012/357 esas sayılı dosyası ile belirlenen değer ya da taşınmazın ihale tarihindeki değeri ile karşılaştırılabilmesinin mümkün olmadığını, esas alınması gereken tarihin rapor tarihi olan 27.07.2011 tarihi olduğunu, BDDK mevzuatına göre değerleme hizmetinin bankaların kredileri ve diğer alacaklara ilişkin olarak aldıkları teminatların belli bir tarihteki kesin değerinin değil, belli bir tarihteki muhtemel değerinin belirlenmesine yaradığının belirtildiğini, davacının uğradığını iddia ettiği zararı müvekkilinden tazmin edilebilmesi için tüm hukuki yolları denemesine rağmen kredi alacağına kavuşamamış olması gerektiğini, oysa davacı tarafından icra takipleri sonucunda alınmış bir aciz belgesinin bulunmadığını, davacının öncelikle borçlu ... ve varsa kefillere karşı takip yürütmesi gerektiğini ve takip sonucunda aciz belgesi alması gerektiğini, bütün bunlar sonucunda hala tahsil edilememiş bir kredi alacağı varsa bu takdirde müvekkiline başvurabileceğini, müvekkili tarafından hazırlanan değerleme raporları ile davacı tarafından uğranıldığı iddia edilen zarar arasında illiyet bağı bulunmadığını, davacı tarafın kendi kusuru ile zararın oluşmasına sebebiyet verdiğini, sadece teminat olarak gösterilen taşınmazlara istinaden kredi verilmesinin mümkün olmadığını, zira davacı tarafından borçlu ... aleyhine başlatılan icra takibinde asıl alacağın 125.000,00 TL olarak belirtildiğini, borçlunun kredi taksitlerinin hiçbirisini baştan itibaren ödemediğini, borçlunun ödeme gücünü sonradan yitirmesinin söz konusu olmadığını, davacı tarafından uğranıldığı iddia edilen zararın hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için bahsi geçen taşınmaza müvekkili tarafından yanlış kıymet takdir edildiği varsayımında dahi yanlış değer biçme sebebiyle uğranıldığı iddia edilen zararın hesabında fazla tahsis edilen limitin belirlenmesi ve ilgili taşınmazların değerinin düşülmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın, ipotekli taşınmazların belirlenen değerden daha düşük fiyata satılması nedeniyle doğan davacı zararının, taşınmazların kıymetini takdir eden davalıdan tazmini istemine ilişkin olduğu, taraflar arasında akdedilen 07.12.2009 tarihli sözleşmenin 11.8. maddesinde; "Değerleme kuruluşu ve eksper, banka için yaptığı iş nedeniyle 3. şahıslara verdiği zarardan sorumludur. Eksperin yaptığı her türlü hata ve ihmalden ve bu hata ve ihmal nedeniyle bankanın uğrayacağı hukuken tespit ve tescil edilmiş zarardan ise değerleme kuruluşu sorumlu olacaktır. Değerleme kuruluşu bankaya bu konuda hiçbir sorumluluk yüklenemeyeceğini peşinen kabul eder. Değerleme kuruluşu, bu zarar ve ziyanın kendisine hiçbir ihtar ve ihbara gerek olmaksızın teminatından kesilmesini, banka nezdindeki her türlü hak ve alacaklarıyla takas ve mahsup edilmesini de kabul ve taahhüt eder," hükmünün düzenlendiği, davacı bankanın Erdemli Şubesi’nce dava dışı ...'e kullandırılacak kredinin teminatı için 2176, 411 parsel no'lu iki adet tarlanın ekspertizini davalı şirketten talep ettiği, davalı tarafından düzenlenen 27.07.2011 tarihli ekspertiz raporunda, 411 parsel sayılı taşınmaza 20.000,00 TL, 2176 parsel sayılı taşınmaza ise 150.000,00 TL değer takdir edildiği, akabinde davacı bankanın ... Şubesi ile dava dışı ... arasında 29.07.2011 tarihli, 127.500,00 TL bedelli genel tarım kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı tarafından toplam 170.000,00 TL değer biçilen iki adet tarla üzerine 600.000,00 TL'lik ipotek tesis edildiği, davacı bankanın söz konusu sözleşme ve teminatlara karşılık dava dışı ...'e 05.08.2011 tarihinde 24 ay vadeli 49.500,00 TL'lik küçükbaş hayvan besiciliği kredisi ve yine 05.08.2011 tarihinde 24 ay vadeli, 75.500,00 TL bedelli bitkisel üretim kredisi olmak üzere toplam 125.000,00 TL'lik kredi kullandırdığı, kullandırılan kredilerin zamanında ödenmemesi üzerine kredi borçlusu hakkında Erdemli 1. İcra Müdürlüğü'nün 2012/2366 esas sayılı dosyası ile toplam 130.460,00 TL'nin tahsili için 29.06.2012 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yasal takibe başlandığı, Tarsus 2. İcra Müdürlüğü'nün 2012/692 talimat dosyası üzerinden yapılan 09.08.2012 tarihli kıymet takdirinde, 2176 sayılı parsel için 29.750,00 TL, 411 sayılı parsel için 8.000,00 TL değer biçildiği, kıymet takdirine yapılan itirazlar üzerine, Tarsus İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2012/357 esas ve 2013/102 karar sayılı kararı ile 08.05.2013 tarihli kıymet takdiri raporuna dayanılarak 2176 parsele 31.237,50 TL, 411 parsele 9.100,00 TL değer tespitine kesin olarak karar verildiği, talimat mahkemesi aracılığıyla alınan 24.08.2017 havale tarihli gayrimenkul değerleme uzmanına ait rapor ile 2176 parsel sayılı taşınmazın 27.07.2011 tarihi itibariyle değerinin 28.560,00 TL, 411 parsel sayılı taşınmazın değerinin ise 8.920,00 TL olduğunun tespit edildiği, bu suretle gayrimenkullerin değerinin hatalı biçimde yüksek tespit edilmesi nedeniyle fazla kullandırılan kredi tutarının ve davacı zararının, davacı talebi ile bağlı kalınarak 87.520.00 TL ana para, 14.822,58 TL faiz, 741,13 TL BSMV olmak üzere 103.083,71 TL olduğunun belirlendiği, her ne kadar 19.09.2019 tarihli bilirkişi raporu ile tarafların doğan zarardan %50'şer müterafik kusurlu oldukları belirtilerek davacı bankanın zararın %50'sini talep edebileceği sonucuna varılmış ise de, taraflar arasında akdedilen 07.12.2009 tarihli sözleşmenin 11.8. maddesinde; "Değerleme kuruluşu ve eksper, banka için yaptığı iş nedeniyle 3. şahıslara verdiği zarardan sorumludur. Eksperin yaptığı her türlü hata ve ihmalden ve bu hata ve ihmal nedeniyle bankanın uğrayacağı hukuken tespit ve tescil edilmiş zarardan ise değerleme kuruluşu sorumlu olacaktır. Değerleme kuruluşu bankaya bu konuda hiçbir sorumluluk yüklenemeyeceğini peşinen kabul eder," hükmünün düzenlendiği, işbu sözleşme hükmünün tarafları bağladığı, zararın tamamından davalı tarafın sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 103.083,71 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, davacı bankanın dava dışı ...’e kullandırdığı/kullandıracağı krediye/kredilere teminat olarak üzerine ipotek tesis ettirdiği taşınmazların değerinin davalı tarafından eksik tespit edildiği, bu sebeple dava dışı ...’e fazla kredi kullandırıldığı iddiasına dayalı açılan alacak davasıdır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı bankanın davalıdan iddia ettiği alacağını talep edebilmesi için ilk aşamada taraflar arasındaki sözleşmeden bağımsız olarak alacağını tahsil etmek için tüm yolları tüketmesi ve ancak yine de alacağını tahsil edememesi gerekmektedir. Başka bir deyişle davacı banka, alacağını tahsil edebilmek için kredi müşterisine, her tür şahsi ve ayni teminatlara başvurmalı, buna rağmen alacağını tahsil edemezse davalıdan talepte bulunmalıdır. Bu durumda mahkemece davacı bankanın alacağını tahsil etmek için tüm yolları tüketip tüketmediği araştırılıp sonucuna göre eldeki davanın erken açılan bir dava olup olmadığı değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 26/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.