17. Hukuk Dairesi 2014/12739 E. , 2016/2478 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ..."nin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı 12 ve 18 nolu bağımsız bölümleri 22.4.2009 tarihinde yeğeni davalı ... ..."a sattığını (dayı-yeğen olduklarını) belirterek 18 nolu bağımsız bölüme ilişkin davalılar arasındaki tasarrufun iptaline verilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu ..., dava konusu taşınmazla ilgili dava dışı arsa maliklerine vekaleten 12.3.2007 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını, inşaat yarım bırakıldığından kendisinin tamamladığını, dava konusu taşınmazları yeğeni Nihan"a bedelle sattığını, satış bedeli ile inşaatı tamamladığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... ... vekili, dava konusu taşınmazı inşaat halinde iken 2007 yılında 140.000 TL bedelle aldıklarını, satış bedelinin kısmen banka havalesi kısmen de altın olarak ödendiğini, tasarrufun borçtan önce yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre davalı ... ..."ın satın aldığı dairenin yaklaşık 140.000 TL bedelinin peyder pey davalı borçluya ödendiği, ödenen paralarla inşaatın tamamlandığı, bu süreçte davalı ..."ın daire sahibi olma amacına yönelik ödemelerde bulunduğu, davacıya zarara uğratma diğer davalıdan olan alacağının tahsilini önlemek amacının bulunmadığı, tapudaki satış bedelinin eksik gösterilmesinin tek başına tasarrufun iptalini gerektirmediği, alacaklıyı zarara uğratma kastının ispatı olamayacağı, kaldı ki davalı ..."ın 2008"den itibaren peyder pey ödemelerinin tasarruf tarihi itibarıyla değerinin daha yüksek meblağa yükseleceği dolayısıyla dava konusu dairenin bedelinin tamamının davalı ... tarafından ödendiği, zarar vermek kastının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK"nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Mahkemece davanın yazılı gerekçeyle reddine verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde davacının alacağının 15.9.2007 tanzim tarihli senetle doğduğu, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu,iptali istenen
tarihli tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapıldığı, 1.3.2011, 19.1.2011 tarihli haciz tutanaklarının geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu ve davanın süresinde açıldığı dolayısıyla dava ön koşullarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından borçlunun davalı 3.kişi ... ..."ın dayısı olduğu anlaşıldığından dava konusu tasarrufun iyiniyet ve bedel farkına bakılmaksızın İİK"nun 278/3-1 madde, davalı 3.kişinin borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle İİK"nun 280/1 madde gereğince davacının alacak ve fer"ileriyle sınırlı olarak iptaline verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 1.3.2016 gününde oybirliğiyle verildi.