14. Hukuk Dairesi 2017/5017 E. , 2020/4210 K.
"İçtihat Metni"14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar- birleştirilen davada davacılar vekili tarafından, davalı- birleştirilen davada davalı aleyhine 16.10.2012 ve 20.01.2015 günlerinde verilen dilekçeler ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; dava ve birleştirilen davanın kısmen kabulüne dair verilen 31.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı- birleştirilen davada davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, imar uygulaması nedeniyle mükerrer kayıt oluşturulduğu iddiasıyla yolsuz tescile dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili; davacıların maliki oldukları 499 parsel sayılı taşınmaza komşu 517 sayılı parselin imar uygulamasına tabi tutularak 858 ada 1, 2; 860 ada 5, 6, 7, 8, 9, 10; 861 ada 1 sayılı imar parsellerinin oluşturulduğunu; ancak bu uygulama sırasında davacılara ait 499 sayılı parselin de bir kısmının sanki Hazineye aitmiş gibi düzenleme kapsamına alındığını, 499 sayılı parselin beyanlar hanesine de anılan imar parselleriyle mükerrer olduğuna dair ve yine Kadastro Kanununun 41. maddesine göre düzeltme yapılacağı yönünde şerh düşüldüğünü; mükerrerlik var ise, davacıların parselinin tespit tarihinin daha önce olduğunu ileri sürerek; 858 ada 1, 2; 860 ada 5, 6, 7, 8, 9, 10; 861 ada 1 sayılı imar parsellerinin tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına tescili istemiyle dava açmış; 28.05.2013 tarihli dilekçesiyle; 499 sayılı parselde idari işlem yapılmadığını, fakat fiilen elatıldığını ve 7.542 metrekarelik kısmı üzerine malik hanesi boş ve üçüncü kişiler adına kayıtlı imar parselleri ile yol ve Semt Spor Alanı oluşturulduğunu, yolsuz tescilin söz konusu olduğunu belirterek; davayı, elatmanın önlenmesi ve yolsuz tescilin iptali olarak ıslah ettiklerini ve üçüncü kişiler ile Belediyeler aleyhine dava açmak için süre talep ettiklerini beyan etmiştir. Birleştirilen davada ise asıl dava dosyasında yapılan keşif sonucu düzenlenen teknik bilirkişi raporu doğrultusunda 858 ada 3, 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescili talep edilmiş, davacılar vekilinin 22.12.2014 tarihli dilekçesi ile dava konusu taşınmazların davacıların kayden maliki oldukları ve imar uygulamasına tabi tutulmadığı halde fiilen üzerinde imar parselleri oluşturulduğundan kök parsel içinde kalan kısımların tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescilinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, “Davanın mahiyeti gereği İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2. maddesi uyarınca davaya bakma görevi mahkememizin görev alanı dışında, İdare Mahkemelerinin görev alanı içerisinde bulunduğundan mahkememizin görevsizliği sebebiyle HMK"nin 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine” şeklinde verilen ilk kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, hüküm; Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin, 04.04.2014 tarih, 2013/13648 Esas, 2014/3894 Karar sayılı ilamı ile "...davanın imar uygulamasıyla mükerrer kayıt oluşturulduğu iddiasıyla yolsuz tescil nedenine dayandığı, sicile yönelik olduğu ve mülkiyet hakkından kaynaklandığı açık olup, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği tartışmasızdır. Bu durumda eldeki tapu iptali ve tescil davasının Adli Yargıda görülmesi ve çözüme kavuşturulması gerekir." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; 860 ada 5, 8 ve 9 parsel sayılı taşınmazlar yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle açılan davanın usulden reddine; 860 ada 10 parsel sayılı taşınmaz yönünden açılan davanın reddine ve diğer taşınmazlar yönünden açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı-birleştirilen davada davalı Hazine vekili temyiz etmiştir.
1)Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalı-birleştirilen davada davalı Hazine vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2)Dava konusu işlemi yapıp dava açılmasına sebebiyet vermediğinden ve aleyhine tapu iptali ve tescil hükmü kurulmadığından yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılması doğru görülmemiş ise de bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK"nın 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının reddine, (2.) bentte açıklanan nedenlerle hüküm sonucunun 6 numaralı bendinin hükümden tamamen çıkarılarak yerine “Davacılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,” cümlesinin yazılmasına, hüküm sonucunun 8 numaralı bendinin hükümden tamamen çıkarılarak yerine “Yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,” cümlesinin yazılmasına, hükmün HUMK"nın 438/7. maddesi gereğince değiştirilmiş ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.06.2020 gününde oy birliği ile karar verildi.