Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, paydaş oldukları dava konusu taşınmazlarda davalı şirketin petrol arama çalışmaları nedeniyle kuyu ve petrol boru hattı geçirerek müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteğinde bulunmuşlar, davacılar vekili keşifdeki beyanında 920,1048 ve 1050 parsel sayılı taşınmazlara davalının müdahalesi olmadığını 641,550,608 parsellere tecavüzlerinin olduğunu beyan etmişlerdir.
Davalı; çekişmeli taşınmazları davacıların miras bırakanından ve davacı M."dan kiraladıklarını,haksız işgalci olmadıklarını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden dava konusu 608 ve 550 parsel sayılı taşınmazlarda davacıların paydaş olduğu, A.ve E."nin anılan taşınmazlardaki paylarını dava dışı Ş.B.. temlik ettikleri, dava konusu 641 parselde ise halen davacıların miras bırakanı A.ile dava dışı kişilerin paydaş oldukları anlaşılmaktadır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporları ile davalı şirketle yapılan kullanma hakkı sözleşmelerinden (belge örneklerinden) tarafların iddia ve savunmalarından dava konusu 608 parsel sayılı taşınmazda paydaş olan davacı M.nın bu parsele yönelik davalı ile kira sözleşmesi yaptığı, diğer davacılarında paylarını dava tarihinden önce temlik ettikleri anlaşılmakla, davacı M."nın 608 parsele yönelik işlemlerinin tümünün, diğer davacılarında ecrimisil haricindeki isteklerinin reddedilmiş olmasında bir isabet yoktur.
Öte yandan, davacıların miras bırakanı A."nin paydaş olduğu 641 parsel sayılı taşınmazda, davacı M."nın davalı şirketle yaptığı 23.5.2002 tarihli "kullanma hakkı mukavelesi" dikkate alındığında bu davacının haksız işgal tazminatı isteklerinin iyiniyetle bağdaşmayacağı gözetilerek, ecrimisil isteğinin reddedilmiş olmasıda doğrudur.
Davacıların bu hususlara yönelik temyiz itirazları yerinde değildir reddine, öteki temyiz itirazlarına gelince;Davacılar A.ve E."nin 608 parsel sayılı taşınmaza ilişkin davalı şirket ile yaptıkları herhangi bir akti ilişki bulunmadığı gibi, davacı M."nın yaptığı kira akti Türk Medeni Kanununun 691.maddesi uyarınca bu davacıları bağlamayacağından davacılar A.E.yönünden taşınmazı temlik tarihine kadar, kötü niyetli zilyedin ödemekle yükümlü olduğu ecrimisile hak kazanacakları ve bu nedenle davalı tarafın haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisile hak kazanacağı ve bu sebeple ecrimisile hükmedilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
Ayrıca davacı M."nın haksız eylem nitelikli elatmanın önlenmesi talebinin 641 parsel sayılı taşınmaz yönünden davalı şirket ile kullanım sözleşmesi yapmış olması nedeniyle reddi gerekmekteysede 21.6.1944 tarih 13/24 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı uyarınca davacılar E. ve A. miras bırakanın payına hasren dava açmış olduklarından pay oranında değil mutlak elatmaya karar verilmesi gerektiğinden 641 parsele yönelik davanın anılan davacılar yönünden reddedilmiş olmasıda doğru değildir.
Öte yandan mahkemece, davanın kabulüne dair 550 parsel sayılı taşınmaza yönelik davalının temyizine gelince; davacıların miras bırakanı A."nin çekişmeli taşınmazı 30.3.1986 tarihli kullanma hakkı sözleşmesi ile davalı şirkete 50 yıllığına kiraya verdiği 6.2.2002 tarihinde vefat ettiği ihtilafsız olup Türk Medeni Kanununun 691.maddesi gereğince pay ve paydaş çoğunluğu bulunmadan akti ilişki geçersizse de sözleşme dışındaki taşınmaz paydaşlarının davalı şirkete yönelik bir davalarının bulunmadığı gözetildiğinde davacıların miras bırakanlarının yaptığı kira akti ile bağlı olduğu, geçersizliğini ileri sürmelerinin iyiniyete bağdaşmayacağı da açıktır.(Türk Medeni Kanunun 2.Md)
Hal böyle olunca, yukarada belirlenen olgular dikkata alınarak davacılar E.ve A."nin 608 parsel yönünden belirlenecek ecrimisil istekleri ile 641 parsele yönelik davalarının kabulüne, davacıların 550 parsel sayılı taşınmaza ilişkin davalarının reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Tarafların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir,kabulüyle hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.5.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.