20. Hukuk Dairesi 2014/10258 E. , 2015/5278 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ...nde bulunan 162 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu ve taşınmazı lehine geçit hakkı kurulabilmesi için mahkemenin 2007/960 Esasında dava açtıklarını, maliki olduğu taşınmaza geçebilmek için 161 parsel ile 130 parsel sayılı taşınmazlar arasında kalan tescil harici fundalık alanın kullanılmasının gerektiği, bu alanın müvekkili ve diğer kişiler tarafından yol olarak kullanıldığını ileri sürerek, yol olarak kullanılan 252 m2 alanın davalılardan hangi kuruma ait ise mülkiyetinin ve bedelinin tespiti ile bedelini ödemek kaydıyla müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Daha sonra duruşmadaki beyanlarında taşınmazın davalı adına tescilini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile dosyanın tefrik edilmiş olduğu mahkemenin 2007/960 E. sayılı dava dosyasında görev alan fen bilrikişileri tarafından düzenlenmiş 27/10/2009 tarihli bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen tescil harici fundalık alan içerisinde bulunan 252 m2"lik alanın bulunduğu adada son parsel numarası verilerek adına kayıt ve tesciline, geçit hakkına ilişkin açılan davanın reddine karar verilmiş, davalılar ve .... Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine, hüküm Dairenin 12/12/2013 tarih ve 2013/8321 - 11572 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle; [Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme sonucunda davanın kabulü ile çekişmeli taşınmazın (B) harfi ile gösterilen tescil harici fundalık alan içinde bulunan 252 m2"lik alanın adına tesciline karar verilmiş ise de, karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Şöyle ki; davacı taraf, taşınmazın kendisi adına değil adına tescilini talep etmiştir. Somut istemde davacının taşınmazın fiilî kullanıcısı olmadığı da gözetildiğinde, herhangi bir şahsî hakkı bulunmadığı gibi davalı olan lehine tescil isteminde bulunmasında hukukî yararı ve aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Kural olarak; bir hakkı dava etme yetkisi, o hakkın sahibine ait olup, buna aktif husumet denilir. Bir hakkın kendisinden istenebilecek durumunda olan yani hakka uymakla yükümlü kişi ise, borçlu kişi olup, buna da pasif husumet denilir. 6100 sayılı HMK"nın 114/1-d maddesinde "tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları" dava şartı olarak benimsenmiştir. Bir davada gerek aktif ve gerekse pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı, mahkemece öncelikle ve re"sen gözetilecek hususlardandır ve şayet husumet ehliyeti yok ise, dava bu sebep ile reddedilir. Bu itibarla, davacının üzerinde hiçbir fiilî kullanıma sahip olmadığı ve lehine tescil istemiyle açtığı davada davalı Hazinenin karşı tescil talebi bulunmadığı da gözetilerek davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü ve taşınmazın davalı lehine tapuya tescili yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.] denilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucu davacının aktif dava ehliyeti bulunmaması nedeni ile davanın usûlden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Genel arazi kadastrosu sırasında fundalık olarak tescil harici bırakılan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 04/06/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.