19. Hukuk Dairesi 2016/17893 E. , 2018/2535 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davalı şirket ile 08.09.2010 tarihli 5 yıl süreli Bayilik Sözleşmesi ile Protokol akdedildiğini, diğer davalının kefil olduğunu, davalı şirketin bayilik sözleşmesini süresinden önce haksız olarak feshettiğini belirterek feshin haksız olduğunun tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000 TL cezai şart ve 20.000 TL kar mahrumiyeti alacaklarının fesih tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, bayilik sözleşmesi ve protokolde talep edilebilecek miktarın belli olduğunu, kısmi dava açılamayacağını, bayilik sözleşmesine devam etmenin çekilmez hale geldiğini, haklı nedenle feshedildiğini, kefaletin geçerli olmadığını, cezai şartta indirim yapılması gerektiğini, faize hükmedilecek ise dava tarihinden itibaren hesaplanması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; sözleşmenin feshinin haksız olduğu, bundan dolayı davacının davalıdan kar mahrumiyeti ve cezai şart talebinde bulunabileceği,davalının bilirkişi raporu doğrultusunda hesaplanan davacının talep etmiş olduğu kar mahrumiyetini ve cezai şart bedelini ödemesi gerektiği, talep edilen cezai şart miktarının davalı şirketin mahvına sebep olmayacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile 20.000 TL cezai şart, 20.000 TL kar mahrumiyeti alacağının davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde 100.000 TL.lik cezai şartın 20.000 TL.lik kısmına ilişkin dava açmış,mahkemece davanın belirsiz alacak davası olmaması nedeniyle harcın ikmali için davacıya kesin süre verilmiş, davacı da kesin süre içerisinde harcı tamamlamıştır.Bu durumda davacı cezai şart isteminin 100.000 TL olduğu gözetilerek incelemenin buna göre yapılması suretiyle kararın bu husus dikkate alınarak verilmesi gerekirken 20.000 TL cezai şart istemi varmış gibi karar verilmesi doğru olmadığı gibi davacının işlemiş faiz istemi konusunda da olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde davacıya iadesine, 08/05/2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(M)
- MUHALEFET ŞERHİ-
Somut olayda davacı, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini belirterek sözleşmenin 25.ve 40. maddelerine istinaden 20.000 TL cezai şart ve 20.000 TL kar mahrumiyeti talebi ile alacak davası açmıştır.Sözleşmenin 25. maddesinde cezai şart 100.000 Euro olarak belirlenmiş,yine taraflar arasında imzalanan protokolün 10/1.maddesi ile 100.000 Euro cezai şart 100.000 TL olarak değiştirilmiştir.Yerel mahkemece 02.10.2013 tarihli ön inceleme duruşmasındaki (1) nolu ara kararı ile cezai şart bedelinin sözleşmede 100.000 TL olduğu belirtildiğinden eksik harcı tamamlaması hususunda davacıya verilen süre sonucu harç tamamlanarak yargılamaya devam edilmiştir.
Oysaki 6100 Sayılı HMK’nın 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası, zararın baştan belirlenemediği durumlarda söz konusu olabilir.Alacaklının bu şekilde dava açabilmesi için davada talep edebileceği miktarı tam ve kesin olarak belirlemesinin mümkün olmaması gerekir.Alacak tespit edilebiliyorsa belirsiz alacak davası açmakta hukuki yarar yoktur ve davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerekir.Ancak yerel mahkeme kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir.Bu nedenle temyiz edenin sıfatı dikkate alınarak yerel mahkeme kararının sadece davacının işlemiş faiz istemi konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması gerektiği yönünden bozulması gerektiğini düşündüğümden,sayın çoğunluğun diğer bozma gerekçesine katılmıyorum.