Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2019/59
Karar No: 2019/493

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/59 Esas 2019/493 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2019/59 E.  ,  2019/493 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Sayısı : 280-82

    Sanık ... hakkında olası kastla öldürme suçuna teşebbüsten iki kez cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın eylemlerinin kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturduğu kabul edilerek katılan ..."e yönelik eylemi nedeniyle TCK"nın 81/1 ve 35/1-2. maddeleri uyarınca 11 yıl hapis cezası; katılan ..."e yönelik eylemi nedeniyle TCK"nın 81/1 ve 35/1-2. maddeleri uyarınca 9 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, her iki suç yönünden TCK"nın 53/1, 63 ve 54/4. maddeleri uyarınca hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin İstanbul Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 01.03.2016 tarihli ve 280-82 sayılı hükümlerin sanık ve müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 03.04.2018 tarih, 5370-1550 sayı ve oy çokluğuyla onanmasına karar verilmiştir.
    Daire Üyeleri M. Üstüner ve ...;
    "Mahkemece kabul edilen oluşa göre; sanık ..."nin olay günü kurban eti dağıtmak için olay mahalline gelen ve eş olan katılanların araçlarını sanığın evinin önüne park etmeleri sebebiyle oradan uzaklaşmalarını istemiş ve aralarındaki ağız münakaşası sırasında taşıdığı tabanca ile yakın mesafeden ateş ederek, katılan ..."ı sol femoral bölge ile elinden isabet alıp ATK raporuna göre hayati tehlike teşkil etmeyecek şekilde yaralamış, yine katılan ..."ya da ateş etmesine rağmen isabet almadığı anlaşılmıştır.
    Hukuki değerlendirme; olay öncesinde taraflar birbirini tanımadıkları bu nedenle aralarında bir husumet bulunmadığı da sabittir. Olay günü, ağız münakaşası ile başlayan tartışma sırasında sanığın çok yakın mesafeden tabanca ile asgari 3 el ateş ettiği maddi deliller ile tespit edilmiş olup katılan ..."ın hayati bölgelerine isabet almayışı, yine katılanların, sanığın dosyadaki beyanlarından da anlaşılacağı üzere tarafların yan yana oldukları hâlde, katılanlara silahla ateş edip ölüm neticesini istemesi hâlinde, istediği neticeyi kolaylıkla alabileceği de düşünüldüğünde sanığın katılana karşı kastının öldürmeye yönelik olduğunu kabule ilişkin yeterli deliller bulunmadığı gibi TCK"nın genel prensibi gereği şüphenin sanık lehine değerlendirilerek, kastının yaralamaya yönelik olduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
    Yine, aynı kast ile hareket eden sanığın katılan ..."ya yönelik eyleminin de bu çerçevede kabulü ile kasten yaralamaya teşebbüs olarak vasıflandırılması hukuk mantık ve sistematiğine daha uygun düşeceği kanaati ile sanığın her iki eyleminin de kasten öldürmeye teşebbüs olarak vasıflandırılması gerektiğine yönelen sayın çoğunluğun görüşüne muhalifiz." düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 22.11.2018 tarih ve 79660 sayı ile;
    "...Sanık ile mağdurlar arasında bir husumet bulunmadığı, olay günü araç park etme nedeniyle tartışmanın kavgaya dönüşmesi ile sanığın silahını çektiği, mağdur ..."in silahı tuttuğu, silahın ateşlenmesi ile elinden yaralandığı, Suat"ın kaçması ile sanığın ateş etmesi ile kalçasından hayati tehlike geçirmeyecek ve basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığı, sanık ve mağdurların beyanına göre 8-10 kez ateş edildiği, mağdurlarda başka yaralama bulunmadığı, beyanlarına göre yakın mesafeden ateş edildiği belirtildiğine göre sanığın öldürme kastı ile hareket ettiğine ilişkin yeterli olmadığı, şüphenin sanık lehine yorumlanması gerektiğinden sanığın ..."e karşı eyleminin yaralama, ..."e karşı yaralamaya teşebbüs suçunu oluşturduğu" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 20.12.2018 tarih, 5610-5555 sayı ve oy çokluğuyla; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiye kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, aynı sanık hakkında kasten öldürme suçuna teşebbüsten verilen mahkûmiyet hükümleriyle sınırlı olarak yapılacaktır.
    Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin katılanlar ... ve ...’e yönelik ayrı ayrı kasten öldürme suçuna teşebbüsü mü yoksa katılan ...’e yönelik kasten yaralama suçu, katılan ...’e yönelik kasten yaralama suçuna teşebbüsü mü oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    29.09.2015 tarihli tutanakta; aynı tarihte saat 22.05 sıralarında Haber Merkezinden Selami Ali Mahallesi, Katibim Aziz Bey Sokakta silahla yaralama olayının meydana geldiğinin bildirilmesi üzerine görevlilerce olay yerine gidildiği, katılan ...’in yaralı hâlde olduğu, çevrede yapılan araştırmalarda Mimar Sinan Mahallesi, ... Sokakta elinde silahla dolaştığı tespit edilen sanık ...’in yakalandığı, sanığın elindeki silahı rızasıyla görevlilere teslim ettiği, silahın şarjörü çıkarılarak fişek yatağı kontrol edildiğinde boş olduğunun görüldüğü, yine şarjörde de fişek olmadığının tespit edildiği, ateşli silahla sağ el işaret parmağı ve sol bacağından yaralanan katılan ...’e olay yerine çağırılan 112 ekipleri tarafından ilk müdahale yapıldıktan sonra katılanın bilinci açık bir şekilde Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Hastanesine kaldırıldığının belirtildiği,
    30.09.2015 tarihli olay yeri inceleme raporunda; olayın Üsküdar ilçesi, Mimar Sinan Mahallesi, ... Sokakta bulunan Dağdeviren Hafriyat isimli iş yerinin önünde meydana geldiği, zeminde 3 adet boş kovan ile 1 adet dolu fişek olduğu, 34 LP 5409 plaka sayılı koyu renkli aracın sağ ön camının patlamış hâlde olduğuna dair tespitlerde bulunulduğu,
    Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 29.09.2015 tarihli geçici raporda; katılan ...’ın genel durumunun orta-iyi, bilincinin açık, oryente-koopere olduğu, sol femoral bölge orta-proksimal 1/3 bölüm ön medial yüzde kurşun giriş deliği, posterior yüzde kurşun çıkış deliği bulunduğu, fiziki muayenede popliteal posterior tibial ve dosalis pedis arteryal nabızları palpabl olduğu, motor defisit ve iskemik bulgu görülmediği, katılanın ekstremitesinde fonksiyon kaybı riski bulunduğu, hayati risk açısından net değerlendirme yapılamadığının belirtildiği,
    İstanbul Anadolu Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 30.09.2015 tarihli raporda; katılanın yaralanmasının yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olmadığı ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı bilgilerine yer verildiği,
    03.10.2015 tarihli uzmanlık raporunda; tetkik için gönderilen silahın, 9 mm çaplı, Parabellum tipi fişek atar, yerli el yapısı, fişek yatağı dahil 11 cm namlu uzunluğunda, yarı otomatik bir tabanca olduğu, silahın ateş etmesine mâni olacak mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı, silahla birlikte gönderilen 1 adet fişeğin 9 mm çaplı, Parabellum tipi olduğu, çap ve tipine uygun silahlarda kullanılmak üzere imal edildiği, söz konusu tabanca ve fişeğin 6136 sayılı Kanun’a göre yasak niteliğini haiz ateşli silah ve fişeklerden olduğu, olay yerinde bulunan 3 adet kovanın, söz konusu tabancadan atılmış olduğu tespitlerine yer verildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan ... Kollukta; olay tarihinde saat 22.00 sıralarında eşi Selma ve kızı Elif Su’yu yanına alarak sevk ve idaresindeki 34 GL 9291 plaka sayılı aracı ile çocukluk arkadaşının ailesine kurban eti vermek için ... Sokağına geldiğini, aracını park ettiği sırada sokak üzerindeki bir apartmanın önünde duran sanık ...’in kendisine hitaben "Bana ait toprağı terk et" dediğini, sanığın alkollü olduğunu düşünerek tartışmaya girmeden aracını alıp ileriye doğru park ettiğini, eşi Selma’nın kurban eti verecekleri eve çıkıp geri geldiğini, bu sırada aracının etrafında bulunduğunu, kızı Elif Su’nun aracın içerisinde olduğunu, sonrasında sanık ...’nin yanına gelerek kendisiyle tartışmak istediğini ancak sanıkla muhatap olmadığını, bu sırada eşi Selma’nın yanına gelerek kendisine "Hadi gidelim" dediği sırada sanığın belinde bulunan siyah renkli tabancayı çıkartarak kafasına ve göğsüne doğrulttuğunu, korktuğu için uzaklaşmak istediği sırada sanığın sol baldırına doğru ateş ettiğini, vurulduğunu hissedince yine kaçmaya çalıştığını, sanığın kendisine ve eşi Selma’ya doğru ateş etmeye başladığını, bu esnada sağ elinden ve kalçasından yaralandığını, sanıktan şikâyetçi olduğunu,
    Mahkemede bu ifadelerinden farklı olarak; sanığa “Ne oluyor ağabey” demesi üzerine sanığın da “Bu oluyor” diyerek belinden çıkardığı tabancayı başına uzattığını, o anki refleks ile elini tabancaya attığını, önce elinde, sonra ayağında bir acı hissettiğini, arkasından eşi Selma’nın çığlığını duyduğunu, olay yerinden kaçarken de kalça tarafında bir acı hissettiğini, sanığın kaç el ateş ettiğini hatırlamadığını ancak 12 el, bir şarjör ateş etmiş olabileceğini, sağ elinden, sol baldırından ve sağ kalçasından yaralandığını, sanık ateş ettiğinde sanıkla burun buruna olduklarını,
    Katılan ... aşamalarda; olay tarihinde saat 21.30 sıralarında eşi ... ve 4 yaşındaki kızı Elif Su ile birlikte tanıdıklarına kurban eti dağıtmak için arabayla olayın yaşandığı sokağa geldiklerini, eşi Suat’ın arabayı bir binanın önüne park edeceği sırada sanığın yanlarına gelerek “Hemen bu arabayı buradan çekin. Bu toprakları terk edin” dediğini, kendilerinin de sanığa kurban eti verip gideceklerini, çok beklemeyeceklerini söylemelerine rağmen sanığın “Çekin arabayı” diye bağırması üzerine eşi Suat’ın aracı 10 metre ileriye park ettiğini, kendisinin araçtan inerek kurban etini vereceği eve gittiğini, geri geldiğinde “İnsanlara hâl hatır bile soramıyoruz” diye söylendiğini, bunun üzerine sanığın “Sen ne diyorsun” diyerek üzerine yürüdüğünü, bu sırada eşi Suat’ın sanığa doğru dönerek “Ne oluyor ağabey” dediğini, bunun üzerine sanığın “Bu oluyor” diyerek belinden çıkardığı tabancayı eşinin başına doğrulttuğunu, eşi Suat’ın da elini başına koyarak silahı tutup aşağıya doğru indirmeye çalıştığını, sanığın elindeki tabancayı ateşlemesiyle eşinin yaralandığını, çığlık atması üzerine sanığın bu sefer tabancayı kendisine doğrulttuğunu, bunun üzerine arabaya binmekten vazgeçerek çocuğunu da arabada bırakarak oradan uzaklaşmaya çalıştığını, sanığın kendisinin arkasından da ateş ettiğini, beş el silah sesi duyduğunu, eşi Suat’ın elinden ve ayağından yaralandığını, kendisinin ise yaralanmadığını, sanığın kendisine ateş ettiği sırada aralarında beş metre mesafe olduğunu, sanıkla eşinin ise burun buruna olduklarını, sanıktan şikâyetçi olduğunu,
    İfade etmişlerdir.
    Sanık ... Kollukta müdafi eşliğinde; 29.09.2015 tarihinde saat 22.00 sıralarında ikamet ettiği sokakta bulunduğu sırada daha önceden görmediği, camları siyah filmli bir aracın evinin önüne park ettiğini, hasımları olduğu için üzerinde sürekli silah taşıdığını, tanımadığı araç içerisindekilerin de hasımları olabileceğini düşünerek elini beline atıp aracın yanına gittiğini, katılan ...’a aracını park ettiği yerin aile apartmanına ait olduğunu, başka yere park etmesini söylediğini, bunun üzerine katılanın aracını alarak 5 metre aşağıya götürdüğünü, ikamet ettiği apartmana gireceği sırada aracın sağ tarafından inen katılan ...’nın karşı apartmana doğru hızlı adımlarla geçtiğini, hasımlarının kendisini çapraz ateşe tutacaklarını düşündüğünü, katılan ...’nın bağırmaya başladığını, kendisine "Neden bağırıyorsun" deyince arabanın içinde bulunan katılan ...’ın elinde bulanan bir cisimle arabadan aşağıya inip kendisine doğru yaklaşmaya başladığını, bunun üzerine korkutmak ve kaçmasını sağlamak için belinde bulunan ruhsatsız tabancayı çıkararak yere doğru 4 el ateş ettiğini, katılanların kaçmaya başladıklarını görünce tabancada kalan 3-4 mermiyi de havaya sıktığını, çevredekilere emniyeti aramalarını söylediğini, olay yerine gelen polislere tabancayı teslim ettiğini, katılan ...’ın yaralandığını görmediğini, üzerine atılan suçlamayı kabul ettiğini,
    Tutuklanması talebiyle çıkarıldığı Sulh Ceza Hâkimliğinde; üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, öldürmek ya da yaralamak kastıyla ateş etmediğini,
    Kovuşturma aşamasında 17.11.2015 tarihli oturumda susma hakkını kullanan sanık ..., 01.03.2016 tarihli oturumda önceki beyanlarından farklı olarak; katılan ...’ın aracı ileriye doğru park edeceği sırada çiçekliğe çarptığını, araçtan inen katılan ...’nın ise karşı apartmana geçtiğinde bağırıp çağırdığını, katılan ...’ya neden bağırdığını sorduğunu, bu sırada katılan ...’ın ise araçtan inerek kendisine küfretmeye başladığını, katılan ...’nın da bağırmaya devam ettiğini, “Ne oldu” diye sormasıyla birlikte katılan ...’ın üzerine yürüdüğünü, kendisine “Gelme, yaklaşma” dediğini, katılan ...’ın elinde ne olduğunu göremediği bir şey olduğunu, korku ve panik ile silahını çıkarttığını, katılan ...’ın silaha sarılıp namluyu tuttuğunu, o esnada silahın patladığını, bunun üzerine katılanların bağırarak kaçmaya başladıklarını, katılanların aracına baktığında içeride ağlayan bir çocuk gördüğünü, çocuğu kucağına alarak katılanların et verdiği kişinin ablasına götürdüğünü, çocuğu bıraktıktan sonra olay yerine gelen polislere de silahını teslim ettiğini, zaten silahını belinden çıkardığı sırada eşine ve çocuğuna polislere haber vermelerini söylediğini, suçlamayı kabul etmediğini,
    Savunmuştur.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun "Suça teşebbüs" başlıklı 35. maddesinde;
    “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur” hükmü yer almaktadır.
    Buna göre suça teşebbüs, işlenmesi kast olunan bir suçun icrasına elverişli araçlarla başlanmasından sonra, elde olmayan nedenlerle suçun tamamlanamamasıdır. Maddenin açık hükmüne göre, icra hareketlerinin yarıda kalması ya da sonucun meydana gelmemesi failin iradesi dışındaki engel nedenlerden ileri gelmelidir.
    Öte yandan, suça teşebbüsle ilgili değerlendirme yapılabilmesi, failin hangi suçu işlemeyi kastettiğinin belirlenmesini gerektirir ki buna "subjektif unsur" denir. Failin gerçekleştirdiği davranış ile bir suçu işlemeye teşebbüs edip etmediğini, eğer etmişse hangi suça teşebbüs ettiğini belirleyebilmek için öncelikle kastın varlığının belirlenmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle, tıpkı tamamlanmış suçta olduğu gibi, teşebbüs aşamasında kalan suçta da, işlenmek istenen suç tipindeki bütün unsurlar failce bilinmelidir. (İçel Suç Teorisi, Kayıhan İçel, Füsun Sokullu-Akıncı, İzzet Özgenç, Adem Sözüer, Fatih S. Mahmutoğlu, Yener Ünver 2. Kitap, 2. Baskı, İstanbul, 2000, s.315.)
    Bu husus, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 765 sayılı TCK"nın yürürlükte olduğu dönemde verilmiş olup kabul edilen ilkeler açısından 5237 sayılı TCK"nın teşebbüse ilişkin 35. maddesi yönüyle de varlığını devam ettiren 04.06.1990 tarihli ve 101-156 sayılı kararında da; “Teşebbüste aranan kast, icrasına başlanmış cürmü teşebbüs aşamasında bırakma kastı olmayıp, söz konusu suçu tamamlamaya yönelmiş kasttır” şeklinde açıklanmıştır.
    Kasten yaralama suçu ile kasten öldürme suçuna teşebbüs arasındaki ayırıcı kriter manevi unsurun farklılığına dayandığından, sanığın kastının öldürmeye mi, yoksa yaralamaya mı yönelik olduğunun çözülmesi gerekmektedir.
    5237 sayılı TCK’nın 21/1. maddesine göre, suçun kanuni tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kast, dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak, daha açık bir ifadeyle, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir.
    İlkeleri, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar bulunan ve süregelen kararlarında açıklandığı üzere, bir eylemin kasten öldürmeye teşebbüs mü, yoksa kasten yaralama mı sayılacağının belirlenmesinde; fail ile mağdur arasında husumet bulunup bulunmadığı, varsa husumetin nedeni ve derecesi, failin suçta kullandığı saldırı aletinin niteliği, darbe sayısı ve şiddeti, mağdurun vücudunda meydana getirilen yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme imkânı olup olmadığı, failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği gibi ölçütler esas alınmalıdır.
    Kastın belirlenmesi açısından her bir olayda kullanılması gereken ölçütler farklılık gösterebileceğinden, tüm bu olguların olaysal olarak ele alınması gerekmektedir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    29.09.2015 tarihinde saat 22.00 sıralarında katılan ... ile eşi katılan ...’nın tanıdıklarına kurban eti dağıtmak amacıyla Üsküdar ilçesi, Mimar Sinan Mahallesi, ... Sokağına araçlarıyla geldikleri, arabada katılanların 4 yaşındaki kızları Elif Su’nun da bulunduğu, aynı sokakta ikamet eden sanık ...’in, katılan ...’ın aracını apartmanlarının önüne park ettiğini görmesi üzerine katılanların yanına gidip “Benim topraklarımdan arabanızı çekin” diyerek aracı başka yere park etmelerini söylediği, bunun üzerine katılan ...’ın aracını alarak 10 metre kadar uzağa park ettiği, katılan ...’nın araçtan inerek kurban eti vereceği tanıdıklarının oturduğu apartmana girdiği, kısa bir süre sonra apartmandan çıktığı ve “İnsanlara hâl hatır bile soramıyoruz” diyerek kendi kendine söylendiği, bunun üzerine sanık ...’nin katılan ...’ya hitaben “Ne konuşuyorsun sen” diyerek üzerine yürüdüğü, bu sırada katılan ...’ın sanığın yanına gelerek “Ne oluyor ağabey” demesiyle birlikte sanık ...’nin “İşte bu oluyor” diyerek belindeki tabancayı çıkartıp katılan ...’ın başına doğrulttuğu, katılan ...’ın tabancayı tutup aşağıya doğru ittirdiği, bu sırada sanığın tabancayı ateşleyerek katılanı önce sağ elinden arkasından sol baldırından yaraladığı, katılanların birlikte kaçmaya başladıkları, sanığın katılanların arkasından da ateş ederek tabancadaki tüm mermileri boşalttığı, katılan ...’ın hayati tehlike geçirmeyecek ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ölçüde yaralandığı, katılan ...’nın ise yaralanmadığı olayda; sanık ile katılanlar arasında öldürmeyi gerektirecek ölçüde önceye dayalı bir husumet bulunmamakla birlikte, katılanların kendisini öldürmek isteyen hasımları olabileceğini düşünen sanığın bu endişeyle hareket ederek silahıyla birlikte katılan ..."ın yanına gidip tartışması, sanığın suçta kullandığı silahın elverişliliği, sanığın beyanları ve olay yerinden elde edilen kovan sayısına göre belirlenen çok sayıdaki atış sayısı, sanığın kaçmakta olan katılanların arkalarından mermisi bitinceye kadar ateş etmeyi sürdürerek eylemine ısrarla devam etmesi, katılan ..."ın hayati öneme sahip yerlerden yaralanmadığı sabit ise de sanığın kendisine doğrultuğu silahı tutan katılanın, sanığın ateş etmesine engel olmak istediği sırada yaralanması hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığın kastının öldürmeye yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir.
    Bu itibarla; Yerel Mahkeme hükmünün onanmasına ilişkin Özel Daire kararı isabetli olup haklı bir nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Başkanı, "Birbirlerini tanımayan ve olay anında ilk defa karşılaşan sanık ile katılanlar arasında öldürmeyi gerektirecek ölçüde husumet bulunmaması, sanığın elindeki tabancayı katılan ...’ın başına ve göğsüne doğrultmasına rağmen, katılanın tabancayı tutup yere doğru iteklediği sırada sanığın tabancayı ateşlediği göz önüne alındığında, olay esnasında katılanlarla yan yana bulunan, hedef seçme imkânı ve ölüm neticesini istemesi hâlinde istediği bu neticeyi kolaylıkla sağlayabilecek durumda olan sanığın, katılan ...’ın hayati bölgelerini hedef almadığının anlaşılması, bu duruma paralel olarak katılan ...’ın vücuduna isabet eden mermilerin yeri, katılan ...’ın aşamalarda ısrarla kalçasından da yaralandığını beyan etmesine rağmen, bu iddialarının katılanın sol baldırında ateşli silah giriş deliği arka kısmında çıkış deliği bulunduğuna dair bilimsel raporla doğrulanmaması, katılan ...’ın hayati tehlike geçirmeyecek şekilde yaralanması, katılan ...’nın ise hiç yaralanmaması karşısında; sanığın katılanlara yönelik öldürme kastıyla hareket ettiğine dair kesin bir belirleme yapılamaması nedeniyle, "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi de göz önüne alınarak sanığın kastının yaralamaya yönelik olduğu ve katılan ...’a karşı eyleminin kasten yaralama suçunu, katılan ...’ya yönelik eyleminin ise kasten yaralama suçuna teşebbüsü oluşturduğu anlaşıldığından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulü ile itiraza konu hükümlerin bozulmasına karar verilmelidir." düşüncesiyle,
    Çoğunluk görüşüne katılmayan yedi Ceza Genel Kurulu Üyesi de; benzer düşüncelerle karşı oy kullanmışlardır.

    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle,
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 28.05.2019 tarihinde yapılan birinci müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından, 25.06.2019 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi