Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar ve müdahil davacılar; ortak miras bırakanın 162 parsel sayılı taşınmazdaki 9/10 payının kadastro çalışmaları sırasında davalı oğlu D. adına tespit ve tesciline muvafakat ettiğini; 342 ve 351 sayılı parsellerdeki 9/10 paylarını ise önce 14.12.1984 tarihinde dava dışı T.."e, onun da 18.9.1985 tarihinde 351 sayılı parseli davalılar M.R.ve A.e, 342 sayılı parseli de 10.11.1986"da davalı D.ye de satış suretiyle devretmeleri sonucu anılan davalılara intikalini sağladığını, yapılan işlemlerin muvazaalı olduğunu ileri sürüp, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Davalılar, 162 parsel sayılı bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğini ve miras bırakanın muvafakatı nedeniyle yapılan tespit sonucu tescil işlemi yapıldığında muvazaadan sözedilemeyeceğini, diğer taşınmazların ise satışlarının gerçek olduğunu, muvazaa iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, 351 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırılmakla 561, 562 ve 563 sayılı parsellere ifraz gördüğü ve 562 sayılı parselin dava tarihinden önce DSİ"ye devredilmiş olduğu; 162 sayılı parselin kadastro tutanağında bağış olduğu belirtilmek ve murisin imzası alınmak suretiyle tespitiin yapıldığı, diğer çekişmeli taşınmazlar bakımından ise miras bırakanın 9/10 paylarını mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak aracı kullanmak suretiyle davalılara intikal ettirdiği gerekçesiyle, 162 ve 562 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki davaların reddine, 342, 561 ve 563 sayılı parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, çekişme konusu 162 ve 562 sayılı parselle ilgili davanın reddine, 342, 561 ve 563 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; miras bırakan İ."in, çekişmeye ve temyize konu olan taşınmazlarını, terekeden mal kaçırmak amacıyla ve danışıklı olarak aracı kullanmak suretiyle davalılara devrettiği anlaşıldığından, davanın kabul edilmesinde kural anlaşıldığından bir isabetsizlik bulunmamaktadır. O halde, davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. reddine
Ancak, davacılardan Y.yargılamanın devamı sırasında ölmüştür.
Bilindiği üzere, Türk Medeni Yasasının 28.maddesi gereğince "kişilik, ölümle sona erer"
Öyle ise, davada Y."un mirasçıları da taraf olarak yer aldığına göre, mirasçıları adına tapu iptali ve tescile karar verilmesi gerekirken, ölü kişi adına sicil oluşturulması doğru değildir.
Hal böyle olunca, mirasçılardan D."un kendi payıyla ilgili beyanı da gözönüne alınmak suretiyle, Y. payı bakımından mirasçıları adına hüküm kurulması gerekirken, ölü kişi olan Y. adına tescil kararı verilmiş olması isabetsizdir.
Davalıların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.5.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.