(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2019/2129 E. , 2020/8198 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... 5. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 30/06/2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili Avukat ... ile karşı taraf adına vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ... ...’daki işyerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin son bulduğunu ve ödenmeyen işçilik alacaklarının bulunduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davalı şirket ile ... ... kanunlarına tabi ... ... ... ... ... (...) adlı şirket arasında adi ortaklık şeklinde bir konsarsiyum oluşturulduğunu, ...-... konsarsiyumu olarak adlandırılan bu adi ortaklığın Şaline ... ... ... adlı ... ... idaresi tarafından ihale edilen ... su isale hattı ihalesini kazandığını ve ...-... konsarsiyumun yine bir Türk şirketi olan ... Gayrimenkul Tic. İnş. A.Ş. arasında aynı iş kapsamında yer alan boru hatları yapımıyla ilgili taşeronluk sözleşmesi imzalandığını ve davacının taşeron ... A.Ş. nin işçisi olduğunu, davacının herhangi bir alacağının bulunmadığını, ... ...’da çalışıldığından dava konusu ihtilafta ... ... mevzuatının uygulanması gerektiğini, dini bayramlarla ... ...’ın bayram günlerinde çalışılmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı ... davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararındaki tespitlerin doğru olduğu ancak alacak miktarlarının eksik hesaplandığı bu tespitler doğrultusunda aldırılan bilirkişi raporundaki hesaplamalara göre davacının fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinde artma olduğu ve hesaplamanın dosya içeriğine uygun olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağındaki hesap hatası nedeniyle düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere kaldırılmasına karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
2- Taraflar arasında davacının fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hesaplanması konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
Aynı ispat kuralları ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve hafta tatil ücreti alacakları için de geçerlidir.
Somut uyuşmazlıkta; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, özellikle 2012 yılının Ağustos ayından itibaren imzalı ücret bordrolarında her ay 60-75 saatin üzerinde tahakkuk bulunmasına karşın gerçekte aylık ücret dışında hiç ödeme yapılmadığı, bu durumun yine ücret bordrolarında ödenecek miktar olarak yazılan tutardan anlaşıldığı, bordroların gerçeği yansıtmadığı, bu nedenle imzalı ücret bordrolarında tahakkuk bulunan dönemler için de tanık beyanlarına göre hesaplama yapılıp varsa aylık ücreti aşan ödemelerin mahsubu gerektiği kabul edilmiştir.
Davacı, özellikle 2012 yılı Ağustos ayından itibaren işverenin bizzat hazırladığı ücret bordrolarında çalışma belirtilen gün ve saatlere göre fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hesaplanması gerektiğini, bunun yerine tanık beyanlarına göre sonuca gidilmesinin hatalı olduğunu savunmaktadır. Gerçekten, imzalı ücret bordrolarında bizzat işveren tarafından bildirilen çalışma saatleri ve günlerinin davalı işvereni bağlayacağı kuşkusuzdur. Nitekim, Dairemizce temyiz incelemesi yapılan 9.10.2018 tarih ve 2018/3661 esas ve devamı esas numaralarındaki seri nitelikteki dosyalarda ilk derece ve bölge adliye mahkemesince aynı görüş benimsenmiş ve belirtilen kararlar davalı temyizine karşın Dairemizce onanmıştır. Sözü edilen emsallerde; imzalı ücret bordrolarında tahakkuk bulunan dönem için, işveren tarafından ücret bordrolarında çalışma olarak bildirilen saat ve günlere göre hesaplama yapılıp aylık ücreti aşan ödeme var ise o miktar mahsup edilmek suretiyle fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları hesaplanmış ve bu şekilde hesaplama yapılan dönem için takdiri indirim yapılmamıştır.
Açıklanan nedenler ile, somut uyuşmazlık bakımından da, imzalı ücret bordrolarında tahakkuk bulunan dönem için, bu bordrolarda çalışma olarak bildirilen saat ve günlere göre hesaplama yapılıp kabul edilen aylık ücret tutarını aşan netice ödeme var ise sadece o miktarın mahsubu yapılmak suretiyle fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hesaplanması gerekirken belirtilen dönem için de tanık beyanlarına göre sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Öte yandan, taraflar arasında davacının ... ...’ın tatil günü olan 23 Eylül tarihinde davacının çalışıp çalışmadığı, çalışmamış ise hesaplanan ulusal bayram ve genel tatil günlerinden çalışılmayan bu sürenin mahsubu gerekip gerekmediği konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı, davalının yurtdışındaki şantiyesinde dini bayramların ilk günü hariç ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalışmaya devam ettiğini beyan ederek ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı talep etmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının fiilen çalışmadığı süreler dışlanmak suretiyle, tanık beyanları esas alınarak davacının dini bayramlar dışında ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı kabul edilerek talep konusu alacak hesaplanmıştır. Ancak işveren, ... ...’ın tatil günü olan 23 Eylül tarihinde de davacının çalışmadığını, belirtilen ülke mevzuatına göre o gün çalışma yapılmasının yasak olduğunu savunmuştur. Tanıklara davacı ile birlikte ... ...’da çalıştıkları dönemde bu ülkenin tatil günü olan 23 Eylül tarihinde çalışıp çalışmadıkları hususu ise sorulmamıştır.
Açıklanan nedenle; Mahkemece tanıklar yeniden dinlenip tanıklardan bu husus sorularak, beyanlarına göre davacının, ... ... ülkesinin tatil günü olan 23 Eylül tarihine denk gelen günde çalıştırılmadığının anlaşılması halinde, bu günlere ait çalışılmadan hak kazanılan ücret miktarının, ülkemiz ulusal bayram ve genel tatillerinde çalışılarak hak kazanılan genel tatil ücreti alacağından mahsubu gerekmektedir. Nitekim, Dairemiz son tarihli kararında bu görüşü benimsenmiştir. (Aynı yönde, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 05.02.2020 gün ve 2016/21859-2020/1607 sayılı kararı). Açıklanan husus gözetilmeden karar verilmesi de ayrıca bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacı yararına takdir edilen 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, davalı yararına takdir edilen 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 30.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.