Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı, 105 sayılı parselin kayden maliki olduğunu, davalının taşınmazı fuzulen işgal ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının taşınmazı kullanmakta haklı ve geçerli bir nedeni bulunmadığı gerekçesiyle elatmanın önlenmesine ve kısmen ecrimisile karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 13.05.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden Hazine vekili Avukat G.. Ş.. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili avukatlar gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava ve birleştirilen dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 105 sayılı parselin kayden Belediyeye ait olduğu, davalı Hazinenin taşınmazda kayıttan kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, ancak tasarruf ettiği anlaşılmaktadır.
Davacı Belediye, taşınmazın mülkiyetinin kendisine ait olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalı Hazine ise 6165 Sayılı Yasa"nın 1. maddesi hükmü gereğince taşınmazı kullanımının yasadan kaynaklandığını, fuzuli şagil konumunda bulunmadığını savunmuştur.
Gerçekten de, 6165 Sayılı Yasa"nın 1. maddesinde "İstanbul Belediyesince inşasına başlanılmış olan Opera binası inşaatının ikmali, idare ve işletilmesi; sarf edeceği para nispetinde mülkiyetine hissedar olmak şartıyla Hazineye bırakılmıştır." düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenleme gereğince taşınmazdaki opera binası inşaatının ikmal edildiği tarafların kabulünde ve çekişmesizdir. Söz konusu opera binasının taşınmaz içerisinde bahçesiyle, oto parkıyla ve atölyesiyle bir kompleks halinde bütünlük arz etmekte olup ana binadan ayrık düşünülmesine olanak yoktur. Bütün bu olgular karşısında, değinilen madde hükmünde yer alan hak Hazinece kullanılmamış ve sicile yansıtılmamış olmakla birlikte, Hazinenin kullanımının yasal düzenlemeden kaynaklandığı ve taşınmazda fuzuli şagil sayılamayacağı da kuşkusuzdur. Kaldı ki, anılan yasal düzenleme çerçevesinde opera binası ikmal edildiğine göre, davalı Hazinenin kötü niyetli sayılamayacağı, birtakım faydalı ve zorunlu giderler yaptığı, böylece Türk Medeni Kanununun 994. maddesindeki haklarının da gözetilmesi gerekeceği açıktır.
Diğer taraftan, eldeki davanın kesin bir sonuca bağlanabilmesi için davalı Hazineye, 6165 Sayılı Yasa"nın 1. maddesindeki haktan yararlanabilmesi amacıyla dava açması yönünde olanak tanınması, dava açılması halinde eldeki dava bakımından bekletici mesele yapılmasında da zorunluluk vardır.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda gerçekleştirilecek soruşturma sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Kabule göre de, asıl dava ile ilgili kısa kararın 2. bendinde yazılı olmayan " ...30.000.-YTL"nin 01.01.2003"den... " ibaresinin gerekçeli kararda yazılması suretiyle kısa karara çelişkili gerekçeli karar oluşturulması da isabetsizdir. Davalı Hazinenin temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 550.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 13.05.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.