Esas No: 2022/2030
Karar No: 2022/20239
Karar Tarihi: 12.12.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2022/2030 Esas 2022/20239 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2022/2030 E. , 2022/20239 K."İçtihat Metni"
KARAR
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 11.01.2022 tarih ve 2021/27108 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 27.01.2022 tarih ve KYB-2022/7549 sayılı ihbarname ile;
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve özel belgede sahtecilik suçlarından şüpheliler ...,... Site Yönetimi, ..., ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 29/04/2021 tarihli ve 2021/36794 soruşturma, 2021/43004 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik müştekiler vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 03/09/2021 tarihli ve 2021/3755 değişik iş sayılı kararının "5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Dosya kapsamına göre, somut olayda, müştekiler vekilinin İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu dilekçesinde, müteahhit firma yetkilileri ile aynı zamanda geçici yönetim kurulu başkan ve üyeleri olan kişiler tarafından yönetim planı hazırlanırken arsa sahiplerinden ve temsilcilerinden onay alınmadığını, geçici yönetim ve denetim kurullarının belirlenmesinde de yönetim planına aykırı hareket edildiğini, arsa sahipleri arasından belirlenen denetim kurulunun, etkili bir denetime tabi tutulmaktan kaçınmak amacıyla geçici yönetim kurulu tarafından haksız olarak azledildiğini, müteahhit firma tarafından tek taraflı olarak hazırlanan yönetim planının ekinde, kendisine ait 22 daireye ortak alanlardan ve yeşil alanlardan tahsis yapıldığını, geçici yönetim tarafından bu alanlar için herhangi bir ortak gider tahakkuku yapılmadığını, site yönetiminin Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 38. maddesinde düzenlenen ''Yönetici, kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumludur.'' düzenlemesine aykırı hareket ettiğini, müteahhit firmaya ait olması gereken ödemelerin kat maliklerine yükletilmesi hususunda usulsüz şekilde yatırım bütçesi oluşturulduğunu ve kat maliklerinden tahsili hususunda icra takipleri başlatıldığını, ortak alan giderlerinden sorumluluk anlamında müteahhit firma ile diğer kat malikleri arasında çifte standart uygulandığını, kat maliklerinin bilgisi ve onayı olmaksızın A Blok çatısına baz istasyonu kurulduğunu ve imzalanan sözleşmeye göre hiçbir bedel alınmadığını, ... isimli reklam tabelası inşaat tamamlandığından beri çatıda olmasına rağmen site yönetimine herhangi bir ücret ödenmediğini, kat maliklerinden yeterince para toplanmasına rağmen geçici yönetim tarafından SGK ve vergi borçlarının ödenmediğini ve tüm kat maliklerinin zarara uğratıldığını, usulsüz işten çıkarmalar ve davaların takip edilmemesi nedeniyle tüm kat maliklerinin zarara uğratıldığını, karar defterinde bulunan imzasız kararların uygulanması ve bunların doğurduğu sonuçlar nedeniyle tüm kat maliklerinin zarara uğratıldığını, dışarıdan alınan mal ve hizmetlerin fiyatlarının fahiş derecede yüksek olduğunu, geçici yönetimin görev süresinin kanunen bitmiş olmasına karşın göreve devam ettiğini, inşaattaki eksikliklerin tamamlanması hususunda müteahhit firmaya defalarca müracaatta bulunulmasına rağmen eksiklerin tamamlanmadığını, denetim kurulu raporlarının geçici yönetim kurulu tarafından hiç dikkate alınmadığını, siteye ait defterlerin tutulmasında özensiz davranıldığını, verilmesi gereken beyannamelerin tam ve zamanında verilmediğini, ödemelerin yapılmadığını, bazı hesap aktarımlarında hukuka aykırı davranıldığını, bu suretle site maliklerinin zarara uğratıldığını, geçici yönetim döneminde kat maliklerinden aidatlar toplandığı hâlde SGK borçları, vergi borçları, dışarıdan sağlanan fayda ve hizmetlerin bedellerinin uzunca bir süre ödenmediğini, müteahhit firmanın düzenlediği fatura bedellerinin ödendiğini, bu suretle haksız menfaat temin edildiğini ve kat maliklerinin zarara uğratıldığını, geçici yönetim kurulu tarafından kat maliklerinden toplanan paraların diğer sitelere oranla bir hayli yüksek olmasına karşın sitenin halen borçlu göründüğünü, kat malikleri tarafından defalarca sözlü ve yazılı başvuru yapılmasına rağmen, geçici yönetim tarafından hiçbir şekilde bilgi verilmediğini, inceleme taleplerinin de sebepsiz şekilde reddedildiğini belirterek şikâyetçi olması üzerine, iddia konusu eylemlerin hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğunu, atılı suçların unsurlarının oluşmadığı ve atılı suçların işlendiklerine dair delil olmadığından bahisle takipsizlik kararı verilmiş ise de; site yönetiminde bulunan şüphelilerin tespit edilerek konuya ilişkin ifadelerinin alınması, tanık araştırması yapılması, site yönetiminin defter ve belgeleri ile paranın tutulduğu banka kayıtları getirtilerek bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle, sonucuna göre, şüphelilerin hukukî durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik soruşturma sonucu kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği gözetilmeden, soruşturmanın genişletilmesi kararı yerine, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması istenilmiş olmakla,
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
İncelenen dosya içeriğine göre; “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma“ suçunun oluşup oluşmadığının tespiti bakımından, siteye ait defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması ile sonucuna göre şüphelilerin hukuki durumlarının takdir ve tayini edilmesi gerektiği anlaşılmakla; kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce bu nedenle yerinde görüldüğünden, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 29.04.2021 tarihli 2021/36794 Soruşturma ve 2021/43004 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin merci İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliği’nin 03.09.2021 tarih ve 2021/3755 Değişik İş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK'nin 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA; müteakip işlemlerin mahallinde takdir ve ifasına, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 12.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.