Taraflar arasında görülen davada;
Davacı,miras bırakanın mal kaçırmak amacıyla 4 parça taşınmazı davalılara ölünceye kadar bakma akdiyle temlik ettiğini,murisin başka malvarlığı bulunmadığını ileri sürüp muvazaa nedeniyle tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında tesciline,olmadığı taktirde tenkisine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar,davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece,çekişme konusu taşınmazların davalılara temlikinin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar,davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil,olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden,toplanan delillerden;miras bırakanın çekişme konusu 12 ve 15 parselleri davalı kızı N.e; 69 ve 80 parsel sayılı taşınmazları kızı davalı M.e 13.9.2001 tarihli akitle ölünceye kadar bakma koşuluyla temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Davacı,anılan temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir.Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlu suda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekirki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması,yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa,irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir.Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8).Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez;akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır.Bu haldede Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın,ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri,elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir. Somut olaya gelince; miras bırakanın bir veya iki parça taşınmazını devrederek kendisine baktırma olanağı varken tüm mal varlığını teşkil edecek miktardaki taşınmazlarını devretmek suretiyle aynı amaca ulaşması hayatın olağan akışına aykırıdır.Öyleyse,yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde miras bırakanın temlikteki gerçek amacının mirasçıdan mal kaçırma olduğu kabul edilmelidir.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Davacının temyiz itirazları yerindedir.kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,12.5.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.