6. Hukuk Dairesi 2012/9742 E. , 2013/1057 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Önalım
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık, önalım hakkının kullanılması nedeniyle davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazda, paydaşlardan birisinin payını üçüncü kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyetin oluşması ile doğar ve satışla kullanılabilir hale gelir. Yasadan doğan bu hak bazı istisnai hallerde kullanılamaz. Örneğin, taksim, bağışlama ve eylemli kullanma durumunun gerçekleşmesi halinde cereyan etmez.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması T.M.K.nun 2.maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Olayımıza gelince; Davacı vekili, dava dilekçesinde, davacının, ... parsel sayılı taşınmazda 213/503 oranında hissedar olduğunu, taşınmazda 290/503 oranda paydaş olan ..."ın payını 20/07/2011 tarihinde davalı ..."ya 10.500 TL. bedelle sattığını, müvekkilinin bu hisseyi satın almak istediğini, bu nedenle satış bedelini ve tapu masraflarını ödemeye hazır olduğunu belirterek davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, Müvekkilinin taşınmazdaki 290/503 oranındaki hisseyi ..."dan 23.000 TL. bedelle satın aldığını, satın alırken hissedarların arsa vasfındaki taşınmazı aralarında fiilen taksim ederek kullandıklarını, özellikle davacının hissesine isabet eden oranda bir kısmı diğer hissedarın muvafakati ile kadastro ölçümü yaptırarak ayırdığını ve bu ayırdığı bölüme ev yaptırıp kullandığının düşünülerek satın alındığını, belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, fiili taksim nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahallinde yapılan keşif sırasında, mahkemece taşınmaz üzerinde tek katlı ev bulunduğu, kısmen de bahçe olduğu, zeminde ayırıcı herhangi bir unsurun bulunmadığı gözlenmiş, keşif sonucu fen bilirkişisi tarafından hazırlanan 17.2.2012 tarihli rapor ve krokide, 503 m2 yüzölçümünde ve arsa niteliğinde olan, dava konusu taşınmaz üzerinde krokisinde A harfi ile gösterilen 81 m2 alanında bina olduğu belirtilmiş, inşaat mühendisi bilirkişi raporunda taşınmaz üzerindeki 81 m2 alanında bulunan tek katlı kargir binanın özellikleri belirtilerek değeri tespit edilmiştir. Keşifte dinlenilen davacı tanığı ... taşınmazın zeminde fiilen taksim edilmediğini, davacı tanığı ... ve davalı tanığı ... taşınmazın taksim edilip edilmediğini bilmediklerini beyan etmişler, davalı tanığı ... ise taşınmazın aralarında taksim edildiğini, taksime göre davacının 2011 yılında ev yaptığını, beyan etmiştir. Davacının paydaşı olduğu taşınmaz üzerine ev yapmış olması taşınmazın paydaşları arasında fiilen taksim edildiği sonucunu doğurmaz keşif sırasında yapılan gözlemde taşınmaz üzerinde ayırıcı unsur olmadığı anlaşılmış, bilirkişi raporlarında da taşınmazın bölünerek kullanıldığından bahsedilmemiştir. Davacı tanıklarının beyanlarından da taşınmazın taksim edilmediği anlaşıldığına göre mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 28.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.