19. Ceza Dairesi 2021/2463 E. , 2021/6154 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Fikri ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5846 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Hükmün açıklanmasına neden olan suçun, TCK"nin 106/1. maddesi uyarınca hükmolunan tehdit suçu olması, 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nin 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş olup, sanığa isnat edilen tehdit suçunun da uzlaşma kapsamına alınmış olması nedeniyle TCK"nin 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması karşısında, ilgili suç yönünden uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak, anılan hükümler yönünden uzlaştırma işleminin olumlu sonuçlanmış olması durumunda, sanığın denetim süresinde işlediği başkaca kasıtlı suçlardan mahkum olup olmadığı tespit edilip sonucuna göre, açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanıp açıklanmayacağının değerlendirilmesi zorunluluğu,
Kabule göre de;
1-5846 sayılı Kanun’un “haklara tecavüzün önlenmesi” başlıklı 81’inci maddesinde düzenlenen bandrol yükümlülüğüne aykırılık eyleminin aynı eserle ilgili olarak şikayet üzerine soruşturulan/kovuşturulan ve aynı Kanun’un "manevi, mali ve bağlantılı haklara tecavüz" suçunu da oluşturduğu somut olayda; şikayetçinin 6 aylık kanuni şikayet süresi içerisinde dava konusu edilen materyaller yönünden hak sahibi olduğunu kanıtlayan hukuken geçerli belgeleri ibraz etmesi nedeniyle sanık/sanıklar hakkında 5846 sayılı Kanun"un 71/1 ve 81/13 maddelerine göre hüküm kurulmuş ise de;
Hükümden sonra 17/07/2020 tarih ve 31188 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesi"nin 12.06.2020 tarih ve 2019/74 E., 2020/29 K. sayılı kararı ile, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu"nun 23/01/2008 tarihli ve 5728 sayılı Kanun"un 143. maddesiyle değiştirilen 81’inci maddesinin on üçüncü fıkrasında düzenlenen “Bandrol yükümlüğüne aykırılığın aynı eserle ilgili olarak 71’inci maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde tanımlanan suçla birlikte işlenmesi halinde, fail hakkında sadece 71’inci maddeye göre cezaya hükmolunur. Ancak; verilen ceza üçte biri oranında artırılır.” hükmünün iptal edilmesi ve 5237 sayılı TCK"nin 44’üncü maddesinde ise “işlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan cezalandırılır” hükmüne yer verilmiş olması karşısında;
Somut olayda, sanığın eylemine uyan bandrol yükümlülüğüne aykırılık eylemi ile ilgili hak sahibi kişilerin hukuken geçerli belgeleri süresi içerisinde sunarak şikayetçi olması nedeniyle hem manevi, mali veya bağlantılı haklara tecavüz başlıklı 5846 sayılı Kanun"un 71’inci maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen suçun hem de aynı Kanun"un 81’inci maddesindeki sanığın eylemine uyan ve re"sen takibi gerektirmesi nedeniyle CMK’nin 253 ile devamı maddeleri uyarınca uzlaştırma hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmayan bandrol yükümlülüğüne aykırılık suçunun oluşacağı ve TCK"nin 44. maddesi gereğince sanık hakkında en ağır cezayı gerektiren bandrol yükümlülüğüne aykırılık suçundan hüküm kurulup, kazanılmış hakları da gözetilerek sanığın hukuki durumunun yerel mahkemece yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
2-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizin de benimsediği 08/04/2014 tarih 2013/7-591 Esas, 2014/171 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere, bandrol yükümlülüğüne aykırılık suçlarında suçun mağdurunun doğrudan eser sahipleri olmayıp toplumu oluşturan bireyler olduğu, 5237 sayılı TCK’nin hazırlanmasında esas alınan suç teorisine göre bu durumda yani suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireyler olması halinde tüzel kişiler suçtan zarar gören olmalarına rağmen suçun mağduru sayılmayacağından, meslek birliklerinin şikayetçi olması halinde de durumun değişmeyeceği cihetle;
UYAP ortamında yapılan araştırmada benzer eylem nedeniyle sanık hakkında; ... Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin 19.01.2016 tarih ve 2015/729 Esas, 2016/20 sayılı kararı ile verilip Dairemizin 2021/4018 Esas numarasında kayıtlı ve aynı mahkemenin 19.01.2016 tarih ve 2015/748 Esas, 2016/16 sayılı kararı ile verilip Dairemizin 2021/729 Esas numarasında kayıtlı dava dosyalarının tespit edilmesi karşısında;
Yerel mahkemece; UYAP kayıtları taranarak, sanık hakkında aynı suçtan açılmış başkaca ceza davası dosyalarının bulunup bulunmadığı da tespit edilip hukuki kesintinin iddianamenin düzenlenmesiyle gerçekleşeceği gözetilmek suretiyle bu dosyalar arasında TCK"nin 43/1. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılması ve ulaşılacak sonuca göre yargılama süreçlerinin akıbeti ile sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi zorunluluğu,
3-Şikayetçi ... Görsel Medya Prodüksiyon Film Yapım Tic. ve Paz. A.Ş. vekilinin dava konusu materyaller ile ilgili olarak 6 aylık kanuni şikayet süresi içerisinde hak sahibi olduğunu kanıtlayan belgeleri usulüne uygun şekilde ibraz etmediği (şikayetçi ... Görsel Medya Prodüksiyon Film Yapım Tic. ve Paz. A.Ş. vekilinin mahkemeye hak sahipliği belgesi olarak sunmuş olduğu Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Eserlerine İlişkin Kayıt Tescil Belgesine göre suça konu ""Çınar Ağacı"" filminin yapımcısı olan Beşiktaş Kültür Merkezi A.Ş.’nin ya da eser sahiplerinin söz konusu filmin hak sahipliğini anılan şirkete devrettiğine dair hukuken geçerli ve yeterli belgeleri kanuni süresi içinde dosyaya sunmadığı) gözetilmeden, anılan firmanın davaya katılmasına karar verilip lehine vekalet ücretine hükmedilmesi,
4- 19.01.2016 tarihinde açıklanan hükümde, kendisini vekil ile temsil ettiren katılan Beşiktaş Kültür Merkezi A.Ş. lehine, karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"ne göre; 09.07.2013 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararla verilen maktu vekalet ücreti mahsup edilerek ek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, açıklanan hükümde yeniden 1.980 TL’ye hükmedilmek suretiyle fazla vekalet ücreti tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN, tebliğnameye aykırı olarak 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 03.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.