Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/7266
Karar No: 2019/4064
Karar Tarihi: 23.05.2019

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2018/7266 Esas 2019/4064 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2018/7266 E.  ,  2019/4064 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    K A R A R
    Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının anne ve babasının manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince 70000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 19/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak ayrı ayrı davacı anne ve babaya verilmesine hükmedildiği; davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesince verilen karar ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle HMK‘nın 353/1-b-2. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, 20000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 19/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak ayrı ayrı davacı anne ve babaya verilmesine karar verildiği; davacılar vekilinin 23/07/2018 tarihli temyiz talepli dilekçesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesi tarafından 03/08/2018 tarihli ek karar ile temyiz talebinin reddine karar verildiği, davacılar vekilinin verilen ek kararı süresinde temyiz ettiği anlaşılmıştır.
    Davacılar vekilinin dava dilekçesi ile davacı anne ve baba lehine ayrı ayrı 160000 TL değerinde manevi tazminat davası ikame ettiği, İlk Derece Mahkemesi tarafından 70000 TL manevi tazminatın ayrı ayrı hüküm altına alındığı, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ise davalının istinaf başvurusu üzerine 20000 TL manevi tazminat yönünden hükmün yeniden tesis edildiği, bu bağlamda davacılar yönünden reddedilen manevi tazminat miktarlarının ayrı ayrı temyiz kapsamında olduğu gözetilerek süresindeki temyiz istemi nedeni ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesince verilen 03/08/2018 tarihli ek kararın KALDIRILMASI ile davacılar vekilinin karara karşı temyiz itirazlarının incelenmesi gerekmiştir.
    A) Davacı İstemi;
    Davacılar vekili dava dilekçesinde özet olarak; davacılardan ... ve ..."ün oğulları ...’ün hizmet sözleşmesi gereğince davalı ...Ş."ne ait iş yerinde ve adı geçen davalı nezdinde İş Kanununa tâbi olarak çalışmakta iken 19/10/2013 tarihinde uğradığı iş kazası sonucu vefat ettiği, 1974 doğumlu olan ve henüz 39 yaşında olan evlatlarını kaybeden davacı anne ve babanın uğradıkları acının ve duydukları üzüntünün büyük olduğu, iş güvenliği ve işçi sağlığıyla ilgili araçları bulundurmayan ve çalışmalar esnasında önlem almayan davalının iş kazasının meydana gelmesinde ağır kusurunun bulunduğu ve davalının kusurlu eylemlerinin sonucu iş kazasının meydana geldiğini beyanla maddi tazminat ve sair tüm alacak kalemlerine ilişkin talep ve dava gibi fazlaya ilişkin her türlü hakkın saklı kalması kaydıyla şimdilik müteveffanın annesi için 160000 TL ve müteveffanın babası için 160000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    B) Davalı Cevabı;
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; dava konusu zarardan özen yükümlülüğünü yerine getiren müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmadığı, müvekkil şirketin bu bölgede elektrik dağıtım işini yapan ve sunmuş olduğu bu hizmeti yerine getirirken kullanılan araçlarda çalışan şahısların eğitimi ve araçların bakımı/onarımı gibi hususlarda üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiği, söz konusu iş kazasına sebep olan şey, müvekkil şirketin vefat eden çalışana zimmetlemiş olduğu teknik ve güvenliğe dair alet ve edevatı ilgili şahsın kullanmamasının söz konusu iş kazasına sebep olduğu, manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması gerektiğini, 320000 TL"nin davacılar için zenginleşme aracı olacağını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    C) İlk Derece Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
    “...Davanın KISMEN KABULÜ ile;
    1- 70.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 19/10/2013 tarihinden itibaren içleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı ..." e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
    2- 70.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 19/10/2013 tarihinden itibaren içleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı ..." e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,..”
    GEREKÇE
    “... Dava iş kazasına bağlı manevi tazminat davasıdır.
    Olayın gerçekleştiği tarih itibari ile davanın dayanağını 4857 sayılı İş, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 417 ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu hükümleri oluşturmaktadır.
    İşverenin, insan yaşamının kutsallığı çevresinde sigortalının sağlıklı ve güvenlikli bir ortamda iş görmesini sağlamakla yükümlü bulunduğu yönü tartışmasızdır, yasalarda ve tüzüklerde ve yönetmeliklerde açıkça gösterilmemiş bulunsa dahi işverenin işçi sağlığı ve iş güvenliği hükümlerine ilişkin gerekli önlemleri almakla yükümlü bulunduğu 6098 Sayılı Borçlar Kanunun 417. maddesinde ve 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda açık olarak belirtilmiştir.
    Yargılamaya konu olayda davacıların oğlu olan maktul ..." ün davalı şirkette elektrik teknisyeni olarak çalıştığı, olay tarihinde Termesos bulvarında bir aracın çarpması sonucu elektrik tellerinin koptuğu, davacının doğrudan görevi olmamasına rağmen kendisine verilen kişisel koruyucu donanımları da kullanmadan olay yerine gittiği, elektriğin varlığını kontrol etmeden elektrik direğine çıkarak müdahale etmeye çalıştığı, bu sırada akıma takıldığı ve yere düştüğü, akabinde hayatını kaybettiği anlaşılmaktadır.
    19/12/2013 tarihli ... Müfettiş raporu ile olayın bir iş kazası olarak kabul edildiği görülmüştür.
    Dosya içeriğinde bulunan 19/12/2013 tarihli iş müfettişi raporuna göre kazanın oluşumda gerekli tedbirleri almayan davalı şirketin %60 oranında kusurlu olduğu, davalı şirketin çalışanı olan ve dava dışı bulunan elektrik teknisyeni ...." in önceden bilgilendirme yapmadığı için %20 ve görevi olmamasına rağmen iş güvenliği tedbirlerine uymayarak yüksek gerilim hattına çıkan davacının %20 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği görülmüştür.
    06/12/2017 tarihli 3" lü kusur bilirkişi raporuna göre ise; görevi olmamasına rağmen iş güvenliği tedbirlerini almadan ve ekipman kullanmadan olaya müdahale eden davacının %50, olay yerinde elektriğini sağlayan bozuk konumdaki ayırıcı değiştirmeyen davalı şirketin %35, elektriği kestikten sonra ikaz yazısı koymadan yeniden hatta elektrik veren dava dışı ..." in %15 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği görülmüştür. İşbu rapor dosya içeriğine uygun ve yeterli görüldüğünden hükme esas alınmıştır.
    Manevi tazminatın miktarı konusundaki ölçütleri olay tarihinde yürürlükteki borçlar kanunun 47.maddesi ile 26.06.1966 gün ve 7/7 sayılı İBBGK kararı ile bu doğrultuda verilen yargısal kararlar oluşturmaktadır.
    Buna göre: Hakim hususi halleri nazara alarak adalete uygun tazminata karar verebilecektir. Bu çerçevede uygulamada belirlenen ölçütler ise şunlardır:
    - Adalete Uygunluk,
    - Hükmedilen paranın zarara uğrayanda manevi huzuru doğurabilecek miktarda olması,
    - Zarara uğrayanda tatmin duygusunun etkisine ulaşabilecek kadar olması,
    - Ülkenin ekonomik koşulları,
    - Tarafların mali ve ... durumları,
    - Paranın satın alma gücü,
    - Tarafların kusur durumu,
    - Olayın ağırlığı,
    - Sürekli işgöremezlik oranı,
    - İşçinin yaşı,
    - Olay tarihi,
    - Kusurlu davalı yönünden çaydırıcılık uyandıracak oranda olması gibi.
    Bu ölçütler ışığında davalı taraftaki kusur yoğunluğu ve davacıların oğullarının vefat etmesi nedeniyle her bir davacı için 70.000,00 TL manevi tazminat verilmesinin hakkaniyete uygun ve makul olduğu kanaatine varılmıştır.
    Bu nedenlerle oluşa ve dosya içeriğine uygun mahkememizce benimsenen, hüküm vermeye elverişli raporlar doğrultusunda talep durumuna göre aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir...”
    D) Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
    “...1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
    2- Davanın KISMEN KABULÜ ile;
    -20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 19/10/2013 tarihinden itibaren içleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı ..." e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
    -20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 19/10/2013 tarihinden itibaren içleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı ..." e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,... ”
    GEREKÇE
    “...HMK"nın 355. maddesi gereğince Dairemizce kamu düzenini ilgilendiren ve re"sen istinaf nedeni yapılmasını gerektirecek başkaca bir hata bulunmadığı anlaşılmakla, istinaf sebeplerine hasren yapılan inceleme sonunda:
    Manevi tazminat isteminin temelinde, davalıların haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin unsurları; zarar, fiil ile zarar arasında illiyet bağı, fiilin hukuka aykırı olmasından ibarettir. Öte yandan, Mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 47. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceği, 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, taktir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda taktir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Yine BK 47 (TBK 56). maddesi hükmüne göre; hâkimin özel halleri gözönünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Taktir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
    Manevi tazminat, beden gücü kaybı nedeniyle bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçladığından hâkim, MK’nun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.
    Hâkim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve ... durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2033/21-368-355 ve 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 sayılı kararları). ( 2014/21-1926 Esas-2017/525 Karar)
    Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; tüm dosya kapsamı, kusur raporu, tarafların kusur oranları, sosyo-ekonomik durumları, olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü, manevi tazminatın zenginleşme sebebi olmaması gerektiği ilkesi birlikte değerlendirildiğinde; ilk derece mahkemesi tarafından hükmedilen manevi tazminat miktarının yüksek olduğu kanaatine varılmış ve Dairemizce manevi tazminat miktarlarında indirime gidilmesi gerekmiştir. Bu yönüyle istinaf itirazı yerindedir.
    Bu itibarla sonuç olarak; HMK 353/1-b-2 gereğince yerel mahkeme kararının bu yönden düzeltilmesine,sair hususlara ilişkin istinaf itirazlarının reddine dair yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiş aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur...”
    E) Davacılar Temyiz Nedenleri;
    • 160000 TL talepli şekilde açılan davanın 140000 TL olarak her bir davacı için reddedildiği, kararın kesin nitelikte olmadığı,
    • Manevi tazminat miktarlarının çok düşük takdir edildiği,
    • Reddedilen manevi tazminat miktarları yönünden davalı yararına fazla vekalet ücreti takdir edildiği, 4800 TL’ye hükmedilmesi gerektiği ancak 9500 TL’ye hükmedildiği belirtilmiştir.
    F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
    Dosyadaki temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
    Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının anne ve babasının manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince 70000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 19/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak ayrı ayrı davacı anne ve babaya verilmesine hükmedildiği; davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesince verilen karar ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle HMK‘nın 353/1-b-2. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, 20000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 19/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak ayrı ayrı davacı anne ve babaya verilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
    Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, müteveffanın iş kazasının gerçekleşmesinde % 50 oranında birleşen kusurunun bulunduğu tespit edilmiştir.
    Gerek mülga BK’nun 47. ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde Hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
    Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların ... ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
    Bu açıklamalar doğrultusunda davacı anne ve baba lehine takdir edilen 20000 TL manevi tazminatın az olduğu açıktır.
    Bölge Adliye Mahkemesince bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    G) SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 23/05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi