3. Hukuk Dairesi 2016/2440 E. , 2017/11951 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :... 3. AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava dilekçesi ile; davalıyla 2010 yılında evlendiklerini, .... Aile Mahkemesi"nin 2013/92 esas sayılı dosyası ile boşandıklarını, nişan ve nikahta kendisine hediye edilmiş olan ziynet eşyalarının davalıda kaldığını beyan ederek; kolyesi bilekliği yüzüğü ve küpelerin bulunduğu... hasırı seti, 8 adet 25 gr dan burma bilezik, tek taş ve sıralı taş olmak üzere 2 adet pırlanta yüzük, 2 tane farklı model yüzüklerden oluşan 300 gr altının aynen, olmadığı takdirde 3.000 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesinde, boşanmalarında davacının kusurlu olduğunu, kendisinde olduğu iddia edilen ziynet eşyalarından diğer boşanma davalarında hiç bahsetmemiş olmasının şüpheli bir durum yarattığını beyan ederek, evden uzaklaştırılması ve bunun uzatılması nedeniyle davacının ziynetlerini alma iddiasının doğru olmadığını beyan ederek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanlarından düğünde kadına takılan ziynet eşyalarının evde kasada durduğu, iki anahtarı olup, bir tanesinin davacıda olduğu, hatta tanık beyanı doğrultusunda davacı tarafça 3. bir anahtar yaptırılıp, ziynet eşyalarının davacı tarafça alındığı ve bir kısmının bozdurularak harcandığı görülmektedir. Davacı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılmış ancak, davacı taraf yemin teklif etmeyeceklerini bildirmiştir. Tüm bu durumlar dikkate alınarak davacının ispatlanamayan davasının reddine karar verilmiştir gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun “İspat Yükü” başlıklı 6.maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” ifadesine yer verilmiştir. Somut olayda, ispat külfeti davacıdadır.
Yargılama sırasında dinlenen davacı tanıkları anne beyanında; ..davalı, eşime kızın benden boşansın ziynet eşyalarını veririm, biraz da para veririm dedi, bunun üzerine kızım boşanmayı kabul etti ancak davalı ziynet eşyalarını kızıma vermedi, kızımın ziynet eşyaları evlerinde bulunan kasada muhafaza ediliyordu, davalı tatile giderken kızıma ziynet eşyalarını kasaya koyalım çalınmasın demiş ve kasaya koymuşlar, kasanın anahtarını da davalı almış, aralarındaki anlaşmazlıktan sonra biz kızımın eşyalarını almak için..." daki eve gittiğimizde davalı başka bir eve taşınmıştı, ancak kasa ile kızımın eşyaları evdeydi, kızıma ait bazı şahsi eşyaları evden aldık, kasa kilitli olduğu için ziynet eşyalarını alamadık…’, demiş kardeşi ise beyanında; ‘…takıların çalınmaması için kasaya koymuşlar, kasa yatak odasında duruyor idi, anahtarı da sadece davalıda bulunmakta idi, ben eşimle birlikte..." ya tarafları ziyarete gitmiştim, annem ve babam da oradaydı, davalı babama hitaben...Bey kızın benden boşanırsa ziynet eşyalarını ve biraz da para veririm demiş, ben bunu babamdan duydum…’demiştir. Davacının eşinin ablası olduğunu söyleyen tanık ise beyanında; ‘…... " da bulunduğumuz sırada davacının ziynet eşyası yatak odasında bulunan kırmızı kasanın içindeydi, davacı gezmeye giderken davalıdan takmak üzere takılarını istedi, davalı da vermeyeceğini söyledi ve davacının babasına yönelerek kızın boşanırsa takılarla birlikte biraz da para veririm dedi, sonrasında biz ..." a döndük, davacı ile davalı..." da kaldı, yine kendi aralarında tartışmışlar, davalı davacıyı döverek biletini alıp terlikle ... " a göndermiş, ziynet eşyalarını davacıya vermedi, biz davacıyla aynı yerde oturduğumuz için biliyorum.’ şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Mahkemece, bu tanıkların beyanları göz önüne alınmaksızın, tartışılıp değerlendirilmeden sadece davalı ...’in beyanı ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.