Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/1794
Karar No: 2021/787
Karar Tarihi: 17.06.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1794 Esas 2021/787 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/1794 E.  ,  2021/787 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Sıfatıyla)

    1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi Sıfatıyla) verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı kısmen uyma, kısmen direnme kararı verilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait süt işletmesinde traktör şoförü olarak 08.02.2000 tarihinden iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği 15.02.2011 tarihine kadar brüt 1.396,84TL ücretle haftanın 7 günü 07.30-22.00 saatleri arasında; 2010 yılının Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında ise geçici olarak silaj paketleme işinde haftanın 6 günü 08.30-17.30 saatleri arasında çalıştığını, ayrıca tüm çalışma süresi boyunca dini bayramların bir günü hariç diğer ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmaya devam ettiğini ileri sürerek fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamış ancak 06.07.2011 havale tarihli beyan dilekçesinde; zamanaşımı def’inde bulunarak asgari ücretle çalışan davacının hafta tatilinde çalışmadığı ve fazla çalışma yaptığında da karşılığının ödendiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemenin İlk Kararı:
    6. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 25.03.2013 tarihli ve 2011/120 E., 2013/175 K. sayılı kararı ile; davalının ileri sürdüğü zamanaşımı def’inin dikkate alınarak 10.05.2007 tarihinden iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız feshedildiği tarihe kadar davacının fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili alacağına hak kazandığı yönünde alınan bilirkişi raporunun kanaat verici düzey ve yeterlilikte görülerek hükme esas alındığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:
    7. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince 13.12.2013 tarihli ve 2013/31372 E., 2013/29032 K. sayılı kararı ile; tarafların sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra "…(2) Davacı işçinin fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacağına hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
    … Somut olayda, davacının davalı işyerinde şoför olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacı hafta tatillerinde çalıştığını iddia ederek hafta tatili alacağı talep etmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının bu talebine göre salt davacı tanık beyanlarına dayanılarak hafta tatili alacağı hesaplanmıştır. Duruşmada dinlenen davacı tanıkları işten ayrılmış ve birbirleriyle menfaat birliği içerisinde olan kişilerdir. Davalı işyerinde çalışan davalı tanıkları ise işyerinde haftada bir gün izin kullanıldığını beyan etmişlerdir. Bu durumda sırf davacı tanık beyanlarına doğrultusunda davacının hafta tatili alacağını hesaplayan bilirkişi raporuna göre hafta tatili ücreti alacağına hükmedilmesi hatalıdır.
    Fazla çalışma ücreti alacağı yönünden ise; davalı işyerinde traktör kullanan davacının yılın her döneminde aynı yoğunlukta çalışıp çalışmadığı, kış aylarında çalışma düzeninin değişip değişmediği, iş yoğunluğu olup olmadığı ve fiilen çalışılan saatler tespit edilerek sonucuna göre değerlendirme yapılmalıdır.
    (3) Ayrıca davalı taraf, davacının davalıya ait marketten alışveriş yaptığını, bu alışveriş tutarlarının maaştan mahsup edildiğini savunmuştur. Bu husus araştırılarak, davalının bu yöndeki savunması kanıtlandığı takdirde dikkate alınması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    (4) Kabule göre de, davacı aleyhine reddedilen alacak miktarının 4.268,21 TL olmasına göre, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12/1. maddesi gereği vekâlet ücreti tarifenin üçüncü kısmına göre nisbi olarak belirleneceği için davalı lehine 512,18 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde, davalı lehine 1.320,00 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalıdır…” gerekçeleri ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemenin İkinci Kararı:
    9. ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 26.05.2015 tarihli ve 2014/90 E., 2015/213 K. sayılı kararı ile; bozmaya uyulmasına karar verilerek davalı tarafından fatura ve veresiye defter kayıtlarının bir kısmının ibraz edilmesi ile tarafların bildirdiği tanıkların dinlenmesi üzerine aldırılan bilirkişi raporundan sonra, davacının 2006-2010 yılları arasında Nisan ve Kasım ayları arasında haftada 21 saat fazla çalışma yaparak ayda 3 hafta tatilinde çalıştığı, silaj paketleme işinde ise 2010-2011 yılları arasında Nisan ve Kasım ayları arasında haftada 6 saat fazla çalışma yaptığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:
    10. ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
    11. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince 05.11.2015 tarihli ve 2015/28975 E., 2015/30363 K. sayılı kararı ile; tarafların sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra "…(2) Mahkemece bozma ilamına uyularak yargılama yapılmış ise de bozma ilamının gereklerinin tam olarak yerine getirildiği söylenemez. Bozma ilamında belirtilen hususlara dikkat edilmemiştir. Bozma ilamında, davacının hafta tatili alacağı talebi ile ilgili olarak, duruşmada dinlenen davacı tanıklarının işten ayrılmış ve birbirleriyle menfaat birliği içerisinde olan kişiler olduğu, davalı işyerinde çalışan davalı tanıklarının ise işyerinde haftada bir gün izin kullanıldığını beyan ettikleri, bu durumda sırf davacı tanık beyanlarına doğrultusunda davacının hafta tatili alacağını hesaplayan bilirkişi raporuna göre hafta tatili ücreti alacağına hükmedilmesinin hatalı olduğuna değinilmiştir. Bozmaya uyulmakla bozma lehine olan taraf yönünden usuli müktesep hak oluşur ve mahkemece bozmaya uygun araştırma yapılması zorunluluğu doğar. Bu bağlamda bozma kararında belirtildiği üzere, hafta tatili ücret alacağı talebinin reddedilmesi gerektiği açıktır. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    (3) Belirtilmesi gereken diğer bir husus"da, mahkeme tarafından hükmüne uyulan bozma kararı doğrultusunda yapılan inceleme sonunda bozma kapsamı dışında kalan davacının ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı talebi hakkında da açıkça önceki hüküm gibi hüküm kurulması gerekirken hüküm fıkrasında bu alacağın Yargıtay bozma ilamı dışı bırakıldığı, bu surette kesinleşmiş olduğundan anılan bu alacak kalemine dair yeniden karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…” gerekçeleri ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Direnme Kararı:
    12. ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 04.02.2016 tarihli ve 2015/751 E., 2016/69 K. sayılı kararı ile; bozma ilamına kısmen uyularak davacının 2006-2010 yıllarında Nisan- Mayıs ayları arasında ayda 3 hafta tatilinde çalıştığı ve bu tatil çalışmasının ücrete yansıtılmadığı iddiasının sadece tanık beyanlarına dayalı olarak değil, imzalı olmayan bordrolara, banka kayıtlarına ve davacının yaptığı işin niteliğine göre tarımsal üretim sezonunda tatil günleri dahil çalışma olmasının hayatın olağan akışına uygun olması nedeniyle kabul edildiği, bozma ilamında davalı açısından usulî müktesep hak doğduğu belirtilmiş ise de ilk kararın talebin reddi gerektiği gerekçesiyle bozulmadığı, bozmadan sonraki yargılamada yeniden tanık beyanlarına başvurularak banka kayıtları ve muavin defter kayıtları da getirtilerek bilirkişiden yeni bir rapor alındığı gerekçesiyle hafta tatili ücret alacağı bakımından direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    13. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ilk bozma kararına uyulmakla davalı lehine hafta tatili alacağının reddi yönünde usulî kazanılmış hak oluşup oluşmadığı; buradan varılacak sonuca göre hafta tatili ücret alacağının hüküm altına alınmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    15. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “usulî kazanılmış hak” kavramına değinmekte yarar vardır.
    16. Bilindiği üzere bir davada mahkemenin veya tarafların yapmış oldukları bir usul işlemi nedeniyle taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan hakka usulî kazanılmış hak denilir. Örneğin mahkemenin Yargıtay bozma kararına uymasıyla bozma kararı lehine olan taraf bakımından kazanılmış hak doğar. Bu husus 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında ayrıntılı şekilde açıklanmıştır.
    17. Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulî Muhakemeleri Kanunu’nda (HUMK) ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK) “usulî kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
    18. Bu kurum davaların uzamasını önlemek, hukukî alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir (HGK’nın 22.01.2014 tarihli ve 2013/19-556 E., 2014/40 K., 18.02.2020 tarihli 2016/21-817 E., 2020/167 K., 02.03.2021 tarihli ve 2017/15-497 E., 2021/193 K. sayılı kararları).
    19. Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usulî kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı ya da geçmişe etkili yeni bir kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma kararına uyulmuş olmakla oluşan usulî kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır. Benzer şekilde uygulanması gereken bir kanun hükmünün karar kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulî kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (HGK’nın 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2014/19 K.; 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K.).
    20. Bu sayılanların dışında ayrıca görev, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usulî kazanılmış haktan söz edilemez (Kuru B.: Hukuk Muhakemeleri Usulî, C.V, İstanbul 2001, s. 4738 vd).
    21. Usulî kazanılmış hakkın hukukî sonuç doğurabilmesi için bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığı söz konusu olmalıdır.
    22. Aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.07.2020 tarihli ve 2017/20-1548 E., 2020/572 K.; 09.07.2020 tarihli ve 2020/4-334 E., 2020/580 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
    23. Bu noktada hafta tatili ücreti alacağının ispatına ilişkin açıklama yapmakta yarar bulunmaktadır.
    24. Bilindiği üzere 4857 sayılı İş Kanunu"nda hafta tatili alacağının ispatı ile ilgili olarak özel bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle bu alacağın ispatı genel hükümlere tabidir.
    25. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”. Dolayısıyla hafta tatili günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, kural olarak, bu iddiasını ispat etmek zorundadır. Fiilî bir olgu söz konusu olduğundan, kural olarak işçi, hafta tatillerinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir; bu bağlamda tanık da dinletebilir.
    26. Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir.
    27. Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz ise de, işveren aleyhine dava açan kişiler davacı tanığı olarak dinlenmiş ise bu işçilerin tanıklıklarına kural olarak itibar edilmemesi; birbirlerine tanıklık eden kişilerin beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması ve bu tanıkların beyanlarının diğer yan delillerle birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekir. Ayrıca, işyerindeki çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına da değer verilemez.
    28. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalıya ait süt işletmesinde traktör şoförü ve silaj paketleme işçisi olarak çalışan davacının toplanan delillere ve dosya kapsamına göre fazla çalışma yaptığı, hafta tatilleri ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı gerekçesiyle verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin ilk kararın taraf vekillerince temyizi üzerine Özel Dairenin 13.12.2013 tarihli kararı ile bozulduğu, bozmaya uyan mahkemece 26.05.2015 tarihinde dinlenen tanık beyanları, işverence sunulan belgeler ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek ilk kararda hükmedilen fazla çalışma ve hafta tatili ücret alacakları yönünden daha düşük miktarlarda olmak üzere alacakların tekrar hüküm altına alındığı, ikinci kararın da taraf vekillerince temyizi üzerine Özel Dairenin 05.11.2015 tarihli kararı ile bozulduğu, mahkemece bu bozma sonrası hafta tatili ücret alacağı yönünden direnme kararı verildiği anlaşılmaktadır.
    29. Mahkemece direnme konusu olan hafta tatili ücret alacağı yönünden 25.03.2013 tarihli verilen ilk karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Özel Dairece tarafların sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra “….Davacı hafta tatillerinde çalıştığını iddia ederek hafta tatili alacağı talep etmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının bu talebine göre salt davacı tanık beyanlarına dayanılarak hafta tatili alacağı hesaplanmıştır. Duruşmada dinlenen davacı tanıkları işten ayrılmış ve birbirleriyle menfaat birliği içerisinde olan kişilerdir. Davalı işyerinde çalışan davalı tanıkları ise işyerinde haftada bir gün izin kullanıldığını beyan etmişlerdir. Bu durumda sırf davacı tanık beyanlarına doğrultusunda davacının hafta tatili alacağını hesaplayan bilirkişi raporuna göre hafta tatili ücreti alacağına hükmedilmesi hatalıdır…” şeklinde açıklamalar yapıldıktan sonra bozulmasının hafta tatili ücret alacağının reddedilmesi gerektiği yönünde bir sonuca ulaştırmadığı gibi bozma kararında bu isteğin reddi gerektiği yönünde açık bir bozma sebebi de bulunmamaktadır. Bu durumda bozma kararına uyulması ile hafta tatil ücret alacağı bakımından davalı taraf lehine talebin reddi gerektiği yönünde usulî kazanılmış hak oluştuğundan söz etmek mümkün değildir.
    30. Öte yandan, Özel Dairenin ilk bozma kararında işten ayrılmış ve birbiriyle menfaat birliği içerisinde olan salt davacı tanık beyanları doğrultusunda hesaplama yapan bilirkişi raporuna göre hafta tatili alacağına hükmedilmesinin hatalı olduğu belirtilmiştir.
    31. Ne var ki; dinlenen davacı tanıklarından ikisinin davalı işveren aleyhine açılmış davalarının bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmakta ise de davalıya karşı açılmış bir davası olmadığı anlaşılan davacı tanığı Ahmet Polat beyanında işyerinde 2008 yılının Kasım ayına kadar çalıştığını belirtmiştir.
    32. Ayrıca bir kısmı imzalı olan ücret bordrolarına göre davacı adına “tatil çalışma” ve “ tatil mesai tutarı” adı altında tahakkuklar yapıldığı ve bilirkişi raporunda tahakkuk bulunan aylar dışlanarak hesaplama yapıldığı görülmüştür.
    33. Bunlara ilaveten davacının traktör şoförü olup süt toplama işi yaptığı ve işyerinin de süt kooperatifi olduğu göz önünde bulundurulduğunda; yapılan işin niteliği ve işyerinin özelliği hafta tatillerinde çalışma yapıldığı sonucuna ulaştırmaktadır.
    34. Yine belirtmek gerekir ki; fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları yönünden tanık beyanlarına değer verilip aynı tanıkların davacı ile menfaat birlikteliklerinin bulunduğundan bahisle hafta tatili ücreti alacağı yönünden anlatımlarına değer verilemeyeceğinin kabul edilmesi çelişki oluşturmaktadır. Bu nedenle, Özel Dairenin davacı tanıklarının davacı ile menfaat birlikteliği içinde bulunduğuna ilişkin tespitinin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
    35. Tüm açıklanan durumlar karşısında, davalıya karşı açılmış davası olmayan tanığın beyanı, ücret bordrolarındaki tahakkuklar, yapılan işin niteliği ve işyerinin özelliği dikkate alındığında, yan delillerle desteklenen davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilerek hafta tatilinde çalışma yapıldığının kabul edilmesi isabetlidir.
    36. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; Özel Daire tarafından mahkemenin verdiği ilk kararın bozulmasına yönelik 13.12.2013 tarihli bozma kararının bilirkişi raporuna göre hafta tatili ücret alacağına hükmedilmesinin hatalı olduğu yönünde olduğu, bozma kararı bu alacak kaleminin reddi gerektiği yönünde kesin bir ifade içermemekteyse de bozmanın ikinci paragrafında fazla çalışma ücret alacağına yönelik araştırma bozması yapıldığı hâlde, hafta tatili alacağıyla ilgili yapılmış bir araştırma bozması da bulunmadığı, bu durumda dosya içeriğindeki deliller ve hatalı olduğu belirtilen bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesi gerektiği ve davacı tanıklarının husumetli tanık olması karşısında davalı tanıklarının hafta tatili yapıldığı yönünde beyanlarının bir arada değerlendirilmesi ile hafta tatili ücret alacağının reddi gerektiğinin sonucuna varıldığı, mahkemece bozma ilamına uyulması sebebiyle artık bozma ilamının gereğinin yapılması gerektiği hâlde mahkemece bozmada belirtilmeyen hususlarda inceleme yapılarak sonuca ulaşılmasının hatalı olduğu, davalı lehine oluşan usulî kazanılmış hak kapsamında hafta tatil ücret alacağının reddine karar verilmesi gerektiğinden hükmün Özel Daire kararında belirtilen nedenlerle bozulması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
    37. Ayrıca, dava tarihi 24.02.2011 olmasına rağmen direnmeye ilişkin karar başlığında 14.12.2015 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak değerlendirilmiş ve esasa etkili görülmeyerek bozma nedeni yapılmamıştır.
    38. Hâl böyle olunca, mahkemenin direnme kararı yerindedir.
    39. Ne var ki, hüküm altına alınan alacak miktarına ilişkin temyiz incelemesi yapılmadığından dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Direnme uygun bulunduğundan davalı vekilinin hüküm altına alınan miktar ile diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
    Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17.06.2021 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.

    KARŞI OY

    Özel Daire bozma kararının 2. bendi ilk paragrafındaki bozma nedeni direnmeye konu edilmiştir. Bu konuda bozma kararında;
    “Somut olayda, davacının davalı işyerinde şoför olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacı hafta tatillerinde çalıştığını iddia ederek hafta tatili alacağı talep etmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının bu talebine göre salt davacı tanık beyanlarına dayanılarak hafta tatili alacağı hesaplanmıştır. Duruşmada dinlenen davacı tanıkları işten ayrılmış ve birbirleriyle menfaat birliği içerisinde olan kişilerdir. Davalı işyerinde çalışan davalı tanıkları ise işyerinde haftada bir gün izin kullanıldığını beyan etmişlerdir. Bu durumda sırf davacı tanık beyanlarına doğrultusunda davacının hafta tatili alacağını hesaplayan bilirkişi raporuna göre hafta tatili ücreti alacağına hükmedilmesi hatalıdır.”
    Açıklaması ve sonucuna yer verilmiştir.
    Bu bozma sebebinde, davacının hafta tatili alacağını hesaplayan bilirkişi raporuna göre hafta tatili ücreti alacağına hükmedilmesinin hatalı olduğu belirtilmiş ise de bu kalem alacağın reddi gerektiği yönünde kesin bir ifadeye de yer verilmemiştir.
    Bu kalem alacağın reddi gerektiği kesin bozma şeklinde belirtilmemiş ise de bu yönde yapılması gereken bir araştırma bulunup bulunmadığı da bozma kararında belirtilmemiştir..
    Bu bentteki bozmanın ikinci paragrafında yer alan bozma nedeni fazla çalışma ücreti alacağıyla ilgili olup bu konuda, davalı işyerinde traktör kullanan davacının yılın her döneminde aynı yoğunlukta çalışıp çalışmadığı, kış aylarında çalışma düzeninin değişip değişmediği, iş yoğunluğu olup olmadığı ve fiilen çalışılan saatler tespit edilerek sonucuna göre değerlendirme yapılması gerektiği belirtilerek araştırma bozması yapıldığı hâlde ilk paragraftaki hafta tatili alacağıyla ilgili bir araştırma bozması bulunmamaktadır.
    Davanın reddi gerektiğine değinilmemiş olmakla birlikte, ayrıca araştırma bozması yapılmadığı da gözetildiğinde bozma kararının yorumlanabilmesi için mahkeme içeriğindeki deliller ve hatalı olduğu belirtilen bilirkişi raporu da dikkate alınarak bir sonuca varılması gerekir.
    Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda seçenekli hesaplama yapılmış ve davacı tanıkları esas alınırsa şu miktar hafta tatili alacağı olacağı, davalı tanıkları esas alınırsa hafta tatili alacağı bulunmayacağı belirtilmiştir. Daire bozma kararında davacı tanıklarının beyanları esas alınarak yapılan hesaplamaya dayalı hafta tatili ücreti alacağına hükmedilmesinin hatalı olduğu belirtildiğine ve açıklamalarda davalı tanıklarının hafta tatili yapıldığına dair beyanlarına da yer verildiğine göre davacının bu talebini ispatlayamadığı esasından hareketle ve davalı tanıklarının beyanları da gözetildiğinde davanın reddi gerektiği sonucunu içerir bir bozma yapıldığı açıkça anlaşılmaktadır.
    Bu durumda bozma kararına uyan mahkemenin davalı lehine oluşan usulî kazanılmış hakkı ortadan kaldırır şekilde yeni delil toplayıp yeni bilirkişi raporu alarak hafta tatili alacağına hükmetmesi mümkün değildir. Bu hususlara değinen son bozma kararı usulî kazanılmış hak kurallarına ve dosya kapsamına uygun olduğu hâlde mahkemenin uyulan bozma kararını göz ardı ederek bu kalem alacağa hükmetmesi yerinde olmadığından hükmün direnmeye konu olan bu husus yönünden Özel Daire kararında belirtilen nedenlerle bozulması ve uyulan kısımlarla ilgili temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği görüşünde olduğumuzdan bu kalem alacağın reddi gerektiği yönünde kesin bozma bulunmadığı için direnmenin uygun olduğu yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi