Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları N.S."in 1/2 oranında malik bulunduğu 2003 ve 2657 sayılı parsellerin imar uygulamasına tabi tutulup miras bırakanları adına imar parselleri oluştuğunu, ancak imar işleminin idari yargıda iptal edildiğini ileri sürerek, tapuların iptaliyle eski hale getirilmesini istemişlerdir.
Davalı Belediye, davacıların açmış olduğu bir iptal davası bulunmadığını, imar işleminin geçerliliğini sürdürdüğünü belirterek; davalı Tapu  Sicil Müdürlüğü de  husumet itirazında bulunarak davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, 2657 sayılı parselin imar işlemine alınmadığı, 2003 sayılı parselle ilgili işleminde halen geçerliliğini koruduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 06.05.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edilen Hazine vekili Avukat G. Ş. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden vs. vekili avukat ile diğer temyiz edilen vekili avukatlar gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: 
                                                                                                       -KARAR-
Dava, kadastral durumun ihyası isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişmeli  2003 ve 2657 sayılı kadastral parsellerin  1/2’şer paylarının davacıların miras bırakanı N.S. adına kayıtlı iken, bunlardan  2003 sayılı parselin 14.5.1998 tarih, 606 Sayılı Encümen Kararı ile 3194 Sayılı Yasa’nın 18. maddesi uygulamasına tabi tutulduğu ve imar parsellerinin oluştuğu; 2657 Sayılı parselin ise halen kadastral parsel vasfını sürdürüp herhangi bir imar işlemine konu olmadığı görülmektedir.
Bunun yanında, dava dışı S. Ç.isimli kişi tarafından idari yargıda açılan davada, imar uygulamasıyla ilgili 14.05.1998 tarih, 606 sayılı encümen kararının iptalinin istendiği ve yargılama sonucunda imar uygulamasının iptaline karar verildiği İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nin  2001/452 esas ve  2004/272 sayılı karar suretiyle sabittir.Davacılar, imar uygulamasının idari yargıda iptal edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmışlar ve kadastral duruma dönülmesini istemişlerdir.
Çekişme konusu taşınmazlardan 2657 sayılı parselin imar işlemine tabi tutulmadığı anlaşıldığına göre, anılan parsel bakımından davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
Ancak, idari davalarda verilecek kararların taraflarıyla sınırlı biçimde hüküm ifade edeceği kural ise de, somut olayda  2001/452 esas, 2004/272 sayılı karar ile imar şuyulandırmasının tüm parsellere yönelik olarak iptal edildiği gözetildiğinde, sözü edilen kararın, davada yer almayan kişilerin ve bu arada davacıların da hukukunu etkileyeceğinde kuşku yoktur.
Hal böyle olunca, idari yargı iptal kararıyla imar parsellerinin dayanağı işlem ortadan kalktığından ve kayıtları yolsuz tescil haline geldiğinden, 2003 sayılı parsel hakkındaki davanın kabul edilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.05.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.