4. Hukuk Dairesi 2010/14828 E. , 2011/2681 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 01/08/2007 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 21/09/2010 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, hakaret niteliğindeki haksız eylem nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümünün kabulüne ilişkin önceki karar, Dairemizin 26.02.2009 gün ve 2008/7316-2009/2871 sayılı kararı ile araştırmaya yönelik olarak bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda yeniden istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, kendisine yokluğunda hakaret ettiğini ileri sürdüğü davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmasını istemiştir.
Davalı ise, davacıya hakaret etmediğini belirterek, istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Yerel mahkemece, bozmaya uyularak davalının tanıkları da dinlendikten sonra, savunmanın kanıtlanamadığı gerekçesi ile istemin bir bölümünün kabulüne karar verilmiştir.
Davacı Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürü, davalı ise Adana Bölge Müdürüdür. Davanın dayanağını oluşturan ve davalının, yokluğunda davacıya hakaret ettiğine ilişkin tutanak 12.10.2006 günü Adana Bölge Müdür Yardımcısı ve iki Şube Müdürü tarafından düzenlenmiş ise de olay Genel Müdürlüğe resmi olarak bildirilmemiş; ... adındaki bir kişinin ihbar dilekçesi ile aradan aylar geçtikten sonra ulaştırılmıştır. Davacının tanıkları tutanağı düzenleyenler, davalının tanıkları ise aynı işyerinde değişik görevlerde çalışanlardır.
Davacının tutanak içeriğini öğrenip davalı hakkında şikayetçi olması üzerine başlatılan disiplin soruşturması sonunda; tutanakta imzası bulunan ...’in anlatımları arasında çelişki bulunması, önce hakaret içeren sözleri duyduğunu, daha sonra olaya tanık olmadığını söylemesi nedenleri ile yoklukta hakaretin ikiden fazla kişi tarafından duyulması olgusunun gerçekleşmediği gerekçesiyle soruşturma izni verilmemiş; Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada da kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Davalı hakkında yürütülen soruşturma sırasında görev yerinin değiştirilmesi ve hakaret nedeni ile aylıktan kesme cezası verilmesine ilişkin kararlar, idare mahkemesi kararları ile iptal edilmiştir.
Davalının şikayeti üzerine tutanağı düzenleyenler hakkında yapılan disiplin soruşturması sonunda tutanağı Genel Müdürlüğe ihbar mektubu ile ulaştıran ...’in aynı tutanağı düzenleyenlerden ... olduğu saptandığından, adı geçenin takma isimle üst yönetici hakkında şikayette bulunmak ve müfettiş incelemesi sırasında yalan söylemek suçlarından disiplin cezası ile cezalandırıldığı; tutanağı düzenleyenlerden ...’un da davalının idare mahkemesi kararı ile eski görevine dönmesinden sonra muayeneye gitmeden rapor alması ve odayı boşaltmaması nedeni ile uyarma cezası ile cezalandırıldığı anlaşılmıştır.
Medeni Yasa"nın 6. maddesi uyarınca “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”
Dosyada bulunan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildiğinde; anlatımlarına üstünlük tanınan davacı tanıkları ile davalı arasında husumet bulunduğu, düzenledikleri tutanağı resmi yolla Genel Müdürlüğe ulaştırmadıkları, tutanağı takma isim kullanarak aylar sonra Genel Müdürlüğe gönderenin ... olduğunun anlaşılması üzerine tutanak içeriği ile ilgili yapılan inceleme sırasında adı geçenin müfettişe yalan söylemek suçundan disiplin cezası ile cezalandırıldığı; tutanağın düzenlendiği gün ve saatte, tutanakta imzası bulunan ...’un Adana Yüreğir Sağlık Ocağı"nda muayene olduğu, aynı gün ve saatte davalının yanında olduğunu söyleyen tanık Hüseyin Savak"ın anlatımına göre tutanağı düzenleyenlerin davalının yanına gelmediği; diğer tanıkların da çalışma ortamında böyle bir olay yaşanmış olması durumunda bunu birinin mutlaka duyması gerektiğini söyledikleri anlaşılmaktadır.
Yerel mahkemece, olayın açıklanan gelişim biçimine göre davacının iddiasını kanıtlayamadığı sonucuna varılarak istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/03/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.