22. Hukuk Dairesi 2015/754 E. , 2016/8073 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette 01.02.2011-22.04.2013 tarihleri arasında aralıksız olarak şoför olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini iddia ederek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı ile davalı şirket arasında imzalanmış bir hizmet sözleşmesi olmadığını, bu sebeple davanın husumetten reddi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere dayanılarak davacının dava dışı Doruk Şirketi işçisi olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında öncelikle çözülmesi gereken uyuşmazlık davacı tarafından husumetin doğru davalıya yöneltilip yöneltilmediğidir.
Bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu usul hukuku değil, dava konusu hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk meselesidir. Bir davanın tarafları o davada gerçekten taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme dava konusu hakkın esasına girip karar veremez. Davayı sıfat yokluğundan reddetmesi gerekir. Davacı olma sıfatı dava konusu hakkın sahibine davalı sıfatı ise sübjektif hak kendisinden istenebilecek kişiye aittir. Kuşkusuz bu hak sözleşmeden, haksız fiilden, sebepsiz iktisaptan veya kanundan doğabilir.
Bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın gerçek borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın gerçek borçlusundan başka bir kişiye karşı açılırsa, dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil, davalının davalı sıfatına sahip olmadığından dolayı reddedilir.( Hukuk Muhakemeleri Usulü, Prof. Dr. Baki Kuru, I. Cilt, s. 1159)
Taraf sıfatı dava şartı değildir. Ancak taraf sıfatı itiraz niteliğinde olduğundan hakim diğer itirazlar gibi dosyadan anlaşılabildiği sürece resen dikkate alır.( Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, I. Cilt, s. 1195; Prof. Dr.Hakan Pekcanıtez - Prof.Dr.Oğuz Atalay - Prof.Dr.Muhammet Özekes Medeni Usul Hukuku Temel Bilgiler , s. 214)
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 124. maddesi ile bir davada taraf değişikliğinin, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkün olduğu, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilebileceği, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde hâkimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceği düzenlenmiştir.
Hasımda yanılma halinde taraf değişikliği karşı tarafın muvafakati ile gerçekleştirilebilirken maddi hata bulunması, dürüstlük kuralına aykırı olmaması veya hasımda yanlışlığın kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde ise karşı tarafın muvafakati aranmaksızın hakim tarafından kabul edilmek suretiyle yapılabilmektedir.
Somut olayda, davacının aralarında organik bağ bulunan şirketlerden davalı şirketi işvereni zannettiği görülmektedir. Davacı ile davalı şirket arasında araba satışına dair belge de davacının bu yönde bir yanılgısı olduğunu ortaya koymaktadır. Şu halde davacının husumette yanılgısı mevcut olup 6100 sayılı Kanun"un 124. maddesinin şartları bulunduğundan, davacının 6100 sayılı Kanun"un 124. maddesine göre dava dilekçesinin Doruk Şirketi’ne tebliğine ilişkin talebinin kabul edilerek Doruk Şirketi’nin davaya dahil edilip delillerin toplanması ve yargılamanın yapılması gerekirken husumet sebebiyle davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyizlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.