Esas No: 2021/350
Karar No: 2022/4310
Karar Tarihi: 01.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/350 Esas 2022/4310 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi, bir limited şirket ile bir kişi arasındaki davalı şirketin müdürünün azledilmesi ve yetkilerinin kaldırılması hakkındaki uyuşmazlıkta, davacının şirketi temsil yetkisinin 21/07/2009 tarihi itibariyle sona erdiğine ilişkin istem bakımından davanın kabulüne karar verdi. Buna karşın, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın tamamının reddedilmesi üzerine, davacı vekili temyiz etti. Yapılan inceleme sonucunda, somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı tespit edildi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı onandı. Ek olarak, eski kanun maddesi TTK 543'ün limited ortaklık sözleşmesiyle tayin edilen müdürlerin azli ve yetkilerinin kaldırılması ancak ortaklık sözleşmesinin değiştirilmesiyle mümkün olduğunu ama ortak olmayan müdürlerin ortaklar kurulu kararıyla her zaman azlinin mümkün olduğunu belirtti. Ayrıca, yeni yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK'nın müdürün görevden alınmasına ilişkin hükümleri de incelendi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 04.12.2018 tarih ve 2017/621 E. - 2018/750 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 23.09.2020 tarih ve 2019/615 E. - 2020/858 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı ve yetkilisi olduğunu, şirketteki tüm hisselerini dava dışı kişilere devrettiğini, müdürlükten ayrıldığını, davalı şirket tarafından şirket müdürü olarak başka bir ortağın atandığını, davalının müvekkilinin şirket müdürlüğünün ve yetkisinin kaldırıldığını ilan ettirmemesi nedeniyle mağdur olduğunu belirterek 21/07/2009 tarihi itibarıyla müvekkilinin davalı şirket ortağı ve müdürü olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, eski TTK 543. maddesi uyarınca limited ortaklık sözleşmesiyle tayin edilen müdürlerin azli ve yetkilerinin kaldırılması ancak ortaklık sözleşmesinin değiştirilmesiyle mümkün olduğu, ortak olmayan müdürlerin ortaklar kurulu kararıyla her zaman azlinin mümkün olduğu, davacının hisse devir sözleşmesiyle hissesini devrettiği ve 20/07/2009 tarihli ortaklar kurulu kararıyla şirketin devre muvafakat ederek ortaklığın sonlandığı sicil gazetesinde ilan edildiğinden tescil edildiği 21/07/2009 tarihi itibariyle davacının şirket ortaklığının sona erdiği, ancak şirket ana sözleşmesiyle 2007 tarihinde davacının şirketi 10 yıl süreyle temsil ve ilzama yetkili kılındığı, şirket hissesini devrettikten sonra temsil yetkisinin sona erdiğine dair ana sözleşmede bir değişiklik yapılmadığı ve bu yönde genel kurulda herhangi bir karar da alınmadığı, şirketi temsile yeni bir temsilcinin tayin edilmesinin davacının şirketi temsil yetkisini sona erdirir bir sonuç doğurmayacağından temsil yetkisinin bu tarih itibariyle sona erdiğine dair istem yerinde görülmeyerek davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İstinaf mahkemesince, davacının şirketi temsil yetkisinin 21/07/2009 tarihi itibariyle sona erdiğine ilişkin istemi bakımından, davanın 6102 sayılı TTK'nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra 19/09/2017 tarihinde açıldığı ve İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinde belirtilen mülga 6762 sayılı TTK'nın 543. maddesinin 6102 sayılı TTK'da karşılığı bulunmadığı gibi dava tarihi itibarıyla somut uyuşmazlıkta uygulanma yeri olmadığı, TTK'nın yürürlüğe girdiği tarihte davacının ana sözleşmede belirtilen müdürlük görev süresinin devam ettiği, 6102 sayılı TTK'nın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 aylık süre içerisinde müdürün görevden alınmasına ilişkin davalı şirketin herhangi bir kararı da bulunmadığı, yürürlük yasasının 25. maddesi gereğince davacının ana sözleşmede yer alan müdürlük görevinin sona erdiği tarih olan 16/01/2017 tarihinden itibaren davalı şirket müdürü olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, 21/07/2009 tarihi itibariyle davacının davalı şirket ortaklığının sona erdiğinin ve 16/01/2017 tarihi itibarıyla davacının davalı şirket müdürü olmadığının tespitine karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 01/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.