10. Hukuk Dairesi 2016/4194 E. , 2016/7612 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalı ... hakkındaki dava reddedilip diğer davalılar yönünden istem kısmen hüküm altına alınmıştır.
Hükmün, davacı ... avukatı, davalı ... avukatı, davalılar ... ... avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Davalılar ..., ... ve ... vekilinin temyiz istemi yönünden, ... Noterliklerince düzenlenen vekaletnamelerin içeriklerine göre temyizden feragat etme yetkisi bulunan avukat tarafından yasal süresinde temyiz yoluna başvurulduktan sonra 27.04.2011 günü temyiz talebinden vazgeçildiğinden, temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
2-) Davacı Kurum vekili ile davalı ... vekilinin temyiz itirazları bakımından;
Davalı ... tarafından taahhüt edilen dava dışı vakfa ait arazi üzerindeki mağaza inşaatının 45. ve 46. parsel binalarının çatı kaplama işinin davalı ... ve ... tarafından üstlenildiği, işverence hakkında 13.11.2001 tarihinde çalışmaya başladığı yönünde düzenlenen işe giriş bildirgesi 19.11.2001 günü Kuruma verilen sigortalının 18.11.2001 tarihinde işyerinde çalışmakta iken zemin katla bodrum kat arasındaki aydınlatma boşluğuna düşerek yaşamını yitirdiği, gerçekleşen iş kazası sonrasında hak
sahiplerine yapılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle uğranılan Kurum zararının davalılardan teselsül hükümlerine göre rücuan alınması için işbu davanın açıldığı anlaşılmakta olup mahkemece yapılan yargılamada, kusur raporu alınmaksızın ceza davasında hazırlanan rapora dayanılarak karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 9. maddesinde, işverenin, çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce işe giriş bildirgeleriyle Kuruma doğrudan bildirmekle veya bu belgeleri iadeli-taahhütlü olarak göndermekle yükümlü olduğu, inşaat işyerlerinde işe başlatılacak kimseler için işe başlatıldığı gün Kuruma veya iadeli-taahhütlü olarak postaya verilen işe giriş bildirgelerinin de süresi içinde verilmiş sayılacağı belirtilmiş, 10. maddesinde, sigortalı çalıştırılmaya başlandığının süresi içinde Kuruma bildirilmemesi durumunda bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca saptandığı tarihten önce gerçekleşen iş kazası durumlarında ilgililerin sigorta yardımlarının Kurumca sağlanacağı, ancak, belirtilen sigorta olayları için Kurumca yapılan ve ilerde yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirlerin sermaye değerleri tutarının, 26. maddede yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın işverene ayrıca ödettirileceği açıklanmış, 26. maddesinde, iş kazası, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı davranışı ya da suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya hak sahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerin sermaye değerleri toplamının Kurumca işverene ödettirileceği, iş kazası, üçüncü bir kişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücu edileceği bildirilmiştir.
Bu tür rücu davalarında 506 sayılı Kanunun 26. maddesi ile birlikte 10. maddesinin de uygulanması gerektiğinde, maddedeki “26. maddede yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın” ibarelerinden yola çıkılıp gelir ve giderlerin tümü üzerinden 818 sayılı Borçlar Kanununun 43. ve 44. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 51-52.) maddeleri gereğince sigortalının kusurunun yarısından az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak işverenin sorumlu tutulacağı tutarlar belirlenmelidir.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, davalı şirketler arasında anılan Kanunun 87. maddesi kapsamında aracılık ilişkisinin, sigortalının bildirimi yasal süresinde gerçekleştirilmediğinden de 10. maddenin uygulama koşullarının varlığı belirgin olup, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu;
a-) Yöntemince düzenlenmiş bilirkişi kusur raporu alınıp ilgililerin kusur oran ve aidiyetleri açıklıkla belirlenmeksizin, ceza davasında hazırlanan rapora dayanılarak karar verilmesi,
b-) Koşulları gerçekleşen 10. maddenin asıl işveren konumundaki davalı ... hakkında uygulanmaması,
c-) Hak sahiplerine bağlanan ölüm gelirlerinin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerleri ile gelirleri kesilenlere ödenen fiili tutarlar karşılaştırılıp daha az olanın hükme esas alınması gereğine uyulmaması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekili ile davalı ,,,. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek hüküm bozulmalı, yeniden yapılacak yargılama sonunda karar verilirken, ilk hüküm yönünden temyiz yoluna başvurmayan ve temyiz talebinden vazgeçen davalılar hakkında Kurum yararına oluşan usulü kazanılmış hak olgusu da gözetilmelidir.
S O N U Ç : 1-) Davalılar ,,,., ... ve ... vekilinin temyiz istemi yönünden, yöntemince gerçekleştirilen vazgeçme göz önünde bulundurularak temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2-)Davacı Kurum vekili ile davalı ,,, vekilinin temyiz itirazları bakımından, hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davalı ... ’ne geri verilmesine, 05.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.