17. Hukuk Dairesi 2014/9805 E. , 2016/2252 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR : 1-...
2-...
3-...
Taraflar arasındaki muvazaalı tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, müvekkilinin davalı ..."ün yanında uzun yıllar işçi olarak çalıştığını, tazminat alacaklarının tahsili için ... sayılı dosyasında açılan davanın müvekkili lehine sonuçlandığını, dava sırasında borçluya ait malvarlığı üzerine konulan hacizlerin mahkemece hatalı olarak kaldırılması üzerine borçlunun üç adet aracı üzerine eniştesi olan davalı 3.kişi ... lehine rehin kurulduğunu, aynı şekilde aynı tarihte borçluya ait bir taşınmaz üzerinde arkadaşı olan davalı 3.kişi ... lehine ipotek kurulduğunu, bu kişinin iş davasında borçlu lehine tanıklık yaptığını, tasarrufların alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla yapıldığını ileri sürerek muvazaalı tasarruf işlemlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu vekili, dava konusu tasarrufların gerçek olduğunu, aciz belgesinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece tasarrufun iptali davalarında geçici veya kesin aciz belgesi bulunmasının dava ön koşulu olduğu, davacıya aciz belgesi sunması için iki haftalık kesin süre
...
verildiği, süreye rağmen aciz belgesinin sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.
Bir davada taraflarca öne sürülen maddi olguların değerlendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir.
Dava dilekçesindeki ileri sürülüşe, yargılama aşamasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava, niteliği itibariyle Borçlar Kanunu"nun 19. (eski 18) maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. İİK"na dayalı iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki tür davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. Muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler (olayımızda davacı) tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Ancak, 3.kişinin (davacının) danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklık bir işlemin yapılması gerekir.
Somut olayda, davalı borçlu ... hakkındaki mahkeme ilamına dayalı 2012/444 sayılı icra takibi kesinleştiğine göre davacının davalıdan alacaklı olduğu tartışmasızdır.
Davacının bu davadaki amacı, alacaklarını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayanan bu gibi davalarda esasen davacının icra takibine geçmesine ve aciz belgesi almasına gerek yoktur...."nun 277 vd maddelerinde iptal davalarına konu olan tasarruflar özünde geçerli olmalarına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Bu davada ise davacı, muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK"nun 277 vd maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı, davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına da engel değildir.
Davacının iddiasını kanıtlaması durumunda, iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK"nun 283/1.maddesi benzetme yoluyla uygulanarak hüküm kurulması gerekecektir.
Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgulara göre davanın İİK"nun 277 vd maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine
...
ilişkin olduğu ve aciz belgesinin bulunması gerekliliğine dair mahkemenin kabulüne katılma olanağı yoktur.
Bu durumda mahkemece, danışıklı işlemlerin var olup olmadığı konusunda toplanan ve toplanacak taraf delilleri değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25.2.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.