Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2016/927
Karar No: 2019/474
Karar Tarihi: 18.06.2019

Kaçakçılık ve sahtecilik suçları - Uzatılmış zamanaşımı süresinin dolması - Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/927 Esas 2019/474 Karar Sayılı İlamı

 

 

Ceza Genel Kurulu         2016/927 E.  ,  2019/474 K.

  •  


"İçtihat Metni"


Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 7. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 277-147

Sanık ... hakkında kaçakçılık ve sahtecilik suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, kaçakçılık suçundan açılan kamu davasının uzatılmış zamanaşımı süresinin dolması sebebiyle düşürülmesine, sahtecilik suçu bakımından ise sanığın 765 sayılı TCK’nın 342/1, 80, 59, 31 ve 33. maddeleri gereğince 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 14.06.2013 tarihli ve 277-147 sayılı hükümlerin sanık müdafisi, katılan ... Ticaret Bölge Müdürlüğü vekili, katılan ... vekili ve katılan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 03.11.2015 tarih ve 27536-21056 sayı ile;
"I- Sanık ... hakkında kurulan resmî evrakta sahtecilik suçundan mahkûmiyet, kaçakçılık suçundan zamanaşımı sebebiyle düşme hükümlerine yönelik temyiz itirazlarına göre yapılan incelemede;
Yapılan duruşmaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, gösterilen gerekçeye ve takdire göre sanık müdafisinin ve katılanlar vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi onanmasına,
II- Suça konu kaçak araçların iadesine yönelik yapılan temyiz incelemesinde ise;
Suça konu 14 adet aracın yurda kaçak yollardan sokulmaları ve bizatihi suç eşyası olmaları sebebiyle, müsaderelerine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi,
Yasaya aykırı, katılan vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca bozulmasına..." karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 20.04.2016 tarih ve 419170 sayı ile;
"...İtirazımızın özü, sanık hakkında gerçek fiyat ile Almanya"dan satın aldığı ve Türkiye"ye ithal ettiği araçların beyannamelerini düşük göstererek vergi kaybına neden olduğu iddiasıyla sahtecilik ve kaçakçılık suçlarından açılan davanın dayanağı olan alım-satım faturalarının asıllarının incelenmesi, soruşturma raporunun dayanağı olan Alman makamlarınca verilen onaylı fotokopi belgelerinin tercümesinin yapılması, Almanya"dan BMW firmasından ve yetkili distribütör firmadan sorularak fiyat araştırması yapılması, fiyatların makul olduğunu beyan etmesine rağmen sonuç kısmında soruşturma raporunu tekrar eden bilirkişi raporundaki çelişkinin giderilmesi gerekirken bu hususların yerine getirilmeden eksik araştırma ve inceleme ile mahkûmiyet kararı verilmesinin isabetli olmadığıdır.
Sanık ... hakkında, yetkilisi olduğu Çel-Tur Turizm Otomotiv Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. adına 17/04/2003-16/12/2004 tarihleri arasında Almanya"dan... isimli şahıstan 14 adet BMW marka aracı 11 adet beyanname ile ithal ederken, araçların değerini gerçek değerinin altında beyan ederek sahtecilik ve kaçakçılık suçlarını işlediği iddia edilen somut olayda, iddianamenin dayanağı olan 16 nolu Müfettiş Soruşturma Raporuna göre araçların toplam değerinin 608.700 Euro, gerçek değerinin 765.200 Euro, aradaki farkın 156.500 Euro olduğu ve bu fark nedeniyle 50.706 TL vergi kaybı olduğu belirtilmiştir.
Sanık aşamalardaki savunmalarında özetle "Yaptığım fiyat araştırması ile uygun fiyat aldığım... isimli şahıstan söz konusu araçları satın aldım ve parasını banka havalesi ile gönderdim, ikinci bir fatura yoktur, ithalini yaptığım araçlara ödediğim bedel ile bana fakslanan ve nakliyeci ile gelen fatura ve banka dekontu uyumludur. Ayrıca beyan ettiğim değerler resmî distribütör firmaların aynı araçlar için beyan ettiği değerlerden daha yüksektir." şeklinde beyanda bulunarak atılı suçları reddetmiştir.
Araçların mevcut malikleri yargılamaya katılmış, "İkinci bir fatura olmadığını, sanıktan satın aldıkları fiyat ile faturalarının uyumlu olduğunu" beyan etmişlerdir.
Yargılamaya konu olan bu davanın dayanağı olan soruşturma raporuna dayanılarak... isimli şahıstan araç alarak ithal eden 53 ayrı ithalatçı sanık hakkında kamu davası açıldığı, Mahkemece şahıslar hakkında ayrı ayrı dava açılması gerektiği gerekçesiyle iddianamenin iadesine karar verildiği, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca ayırma kararı verilerek ayrı ayrı davalar açıldığı, bu davanın da o ayrılan evraklardan birisi olduğu görülmüştür.
Ayırma kararı verilerek ayrı ayrı açılan davaların akibetinin bu yargılama dosyasında araştırılmadığı o dosyaların incelenmediği görülmüştür. Ayrıca... isimli şahsın akibeti ve hakkında ne gibi bir adli işlem yapıldığı dosyadan belli değildir.
Dosyada mevcut 16 nolu Müfettiş Soruşturma Raporunun eki olarak gösterilen araçlara ait dayanak belgelerin Almanca olduğu, yargılama aşamasında tercümesinin yapılmadığı görülmüştür.
Yargılama aşamasında alınan ve hükme esas kılınan 28.11.2012 tarihli bilirkişi raporunun inceleme kısmında 3. sayfada "Söz konusu mümessil firmaların beyan ettiği kıymetlerle, 11 adet gümrük giriş beyannamelerinde beyan edilen kıymetler karşılaştırılmış olup mümessil kıymetlerinin daha düşük olduğu görülmesine rağmen, soruşturmayı yapan müfettişlerin bizzat Almanya"ya giderek Alman resmî makamlarından almış oldukları ve Alman çıkış beyannamelerindeki ve resmî belgelerdeki kıymetlerin, mümessil kıymetlerini doğrulamadığı, ticari teamüller, mümessillerin birden fazla aracı bir partide ithal etmelerinden kaynaklanan indirimler, v.b. nedenlerle bu fiyatların daha düşük olacağı muhtemel görünse de resmî kayıtlardaki kıymetlerin esas alınmasının uygun olacağı, tarafımızdan düşünülmektedir." denilmesine rağmen, sonuç bölümünde 16 nolu müfettiş raporunun tekrarından ibaret görüş belirtilmiştir.
Yüksek Yargıtay 7. Ceza Dairesinin benzer olaylarda verdiği kararlarda belirtildiği üzere, dayanak alım-satım faturalarının asıllarının incelenmesi, soruşturma raporunun dayanağı olan Alman makamlarınca verilen onaylı fotokopi belgelerinin tercümesinin yapılması, Almanya"dan BMW firmasından ve yetkili distribütör firmadan sorularak fiyat araştırması yapılması gerekirken yargılama aşamasında bu hususların yerine getirilmediği, tercüme yapılmadığı, dosyadaki dayanak belgelerin Almanca olduğu, bilirkişi raporunun kendi içerisinde çelişkili olarak 16 nolu müfettiş soruşturma raporunun tekrarından ibaret olduğu görülmüştür.
Sanık hakkında açılan kamu davasının dayanağı, Alman makamlarında ikinci bir fatura olduğu, Almanya"dan araçları satan... isimli şahıs ile sanğın anlaşarak iki ayrı fatura üzerinden ithalat yapıldığı, düşük bedelli fatura ile gümrük işlemlerinin yapılmasına rağmen daha yüksek olan gerçek bedel üzerinden Hakan Turan"a ödeme yapıldığı, aradaki fark nedeniyle daha düşük vergi ödendiği iddiasıdır.
Dosyaya sunulan belgelerden ve bilirkişinin raporunun 3. sayfasında da belirtildiği üzere sanığın beyan ettiği fiyatların mümessil firmaların fiyatlarından bile yüksek olduğu anlaşılmaktadır.
O halde sanığın sahte beyanda bulunarak vergi kaçırdığının ispatlanması için... isimli şahsa, gümrüğe beyan edildiğinden daha yüksek bir bedelin ödendiğinin ve ikinci bir fatura olduğunun tespiti gerekmektedir. Maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti için dayanak belgelerin tercümesinin yapılması, Alman BMW firmasından ve yetkili distribütör firmadan muadil araçların fiyatlarının sorulması, sanığın harici ödeme yaptığı varsayımının delillendirilmesi gerekmektedir.
Mevcut yargılamada bu araştırmalar yapılmamış, bilirkişi raporunun kendi içerisindeki çelişki giderilmemiş, sanığın savunmasının aksine delil elde edilemediği halde, 16 nolu müfettiş soruşturma raporunun tekrarından ibaret olan bilirkişi raporuna göre mahkûmiyet kararı verilmiştir.
Sanık ... hakkında sahtecilik suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün eksik inceleme ve araştırma yapıldığı gerekçesiyle bozulması, müsadereye yer olmadığına ve şerhin kaldırılmasına dair kararın ise onanmasına karar verilmesi gerektiği..." görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 11.05.2016 tarih ve 10062-7127 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... hakkında kaçakçılık suçundan verilen zamanaşımı nedeniyle düşme hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanık hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ve araçların müsaderesine yer olmadığına dair kararla sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Resmî belgede sahtecilik suçundan eksik araştırma ile mahkûmiyet hükmü kurulup kurulmadığının,
2- Müsaderesi talep edilen araçların müsaderesine yer olmadığına dair kararın isabetli olup olmadığının,
Belirlenmesine ilişkin olup (1) numaralı uyuşmazlık konusunda eksik araştırma ile hüküm kurulduğu sonucuna ulaşılması hâlinde, (2) numaralı uyuşmazlık konusunun bu aşamada değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin;
a) Değerlendirilemeyeceği kabul edilirse; araçların müsaderesine yer olmadığına dair kararın resmî belgede sahtecilik suçundan yapılacak araştırmanın sonucuna göre müsadere hususunun değerlendirilmesi lüzumundan bozulmasının gerekip gerekmediğinin,
b) Değerlendirilebileceği sonucuna ulaşılırsa; ayrıca söz konusu kararın, Özel Dairece müsaderesi talep edilmeyen bir araç da dahil edilmek suretiyle 14 aracın müsadere edilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasının isabetli olup olmadığının,
Değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Gümrük müfettişlerince hazırlanan 12.12.2007 tarihli ve 16 sayılı soruşturma raporunda, Almanya"dan ithal olunan bir kısım lüks araçların gümrük işlemleri sırasında Türk gümrük idaresine düşük kıymetli fatura ibraz etmek suretiyle araçların ithalinde ve sonrasındaki tescil sırasında ödenmesi gereken vergilerin eksik ödendiği, bu şekilde gümrük idaresinin yanıltılarak zarara uğratıldığı iddialarının soruşturulması kapsamında görevlendirilen müfettişlerin, Alman Gümrük Kriminal Dairesi (ZKA) ve Alman Bochum Vergi Dairesinden soruşturmacılarla yaptıkları toplantılarda, Hakan Turan isimli şahsa ait olup Almanya"da faaliyet gösteren 24 H Autovermietung E.K. adlı araç ticareti ile uğraşan firma üzerinden Türkiye"ye ihraç edilen yaklaşık 450 araçla ilgili olarak Alman gümrük ve maliye idarelerine beyan edilen faturaların kıymet yönünden farklılıklar göstermesi üzerine Alman makamlarınca başlatılan soruşturmada, ihraç sırasında Alman gümrük idaresine deklare edilen faturanın sahte olduğunun, araçların gerçek değerini yansıtmadığının, sahte faturaların Türk gümrük idaresinde de kullanıldığı yönünde bilgilere ulaşıldığının, bu kapsamda el konulan konuyu aydınlatıcı bilgi ve belgelerin Alman Gümrük Kriminal Dairesi yetkililerinin onayı ile Bochum Vergi Dairesi soruşturmacıları tarafından müfettişlere tutanakla resmî olarak teslim edildiğinin, Türkiye"ye getirilen bu belgelerle Yeşilköy ve Gebze Otomotiv İhtisas Gümrük Müdürlüklerinden temin edilen araçların ithaline ilişkin belgelerin karşılaştırmalı incelenmesinde, 24 H Autovermietung E.K. firması tarafından 2000 yılından itibaren Türkiye"ye araç ihracatı yapıldığının, 2002 yılına kadar ihracatçı şirketin düzenlediği faturalar ile Alman gümrük idaresine sunulan çıkış beyannameleri ekindeki faturaların aynı kıymeti ifade ettiğinin, ancak bu faturaların Türk gümrüğüne sunulmayarak bunun yerine sahte ve düşük kıymetli faturaların beyan edildiğinin, dolayısıyla Almanya ihraç beyannameleri ile Türkiye"de düzenlenen ithalat beyannamelerinin birbirinden farklı olduğunun, 2002 yılından sonra firma tarafından Türkiye"ye gönderilen araçlar için Almanya"da biri düşük diğeri yüksek iki tane fatura düzenlendiğinin, düşük kıymetli faturanın hem Almanya gümrüğündeki ihracat işlemlerinde hem de Türkiye gümrüğündeki ithalat işlemlerinde kullanıldığının, araçların gerçek değerini gösteren faturaların her iki gümrüğe de ibraz edilmediğinin, Almanya maliye idaresi ile gümrük kriminali tarafından düşük kıymetli faturaların gerçeği yansıtmadığı açıkça belirtildiğinden, Türkiye gümrük idarelerine sunulan faturaların dolayısıyla beyanların gerçeğe aykırı olduğunun, bu nedenle ithalat işlemleri ve araçların tescili sırasında alınan KDV ve ÖTV açısından Devletin zarara uğratıldığının,
Bu kapsamda; 17.04.2003 tarihli ve 3280 sayılı beyanname ile ithal edilen WBAFA710XOLU86682, 30.07.2003 tarihli ve 7076 sayılı beyanname ile ithal edilen WBANA71050B101630 ve WBANC71010B149071, 26.08.2003 tarihli ve 8087 sayılı beyanname ile ithal edilen WBANC71000B149062, 05.09.2003 tarihli ve 8514 sayılı beyanname ile ithal edilen WBAFA71090LW16578, 20.10.2003 tarihli ve 9865 sayılı beyanname ile ithal edilen SALLMAMC44A150804, 20.10.2003 tarihli ve 9872 sayılı beyanname ile ithal edilen WBAFA71030LW18410, 06.02.2004 tarihli ve 1003 sayılı beyanname ile ithal edilen WBAEH71040B290640, 26.02.2004 tarihli ve 1899 sayılı beyanname ile ithal edilen WBAPB51080WB40167, 09.11.2004 tarihli ve 13173 sayılı beyanname ile ithal edilen WP1ZZZ9PZ5LA03737, 19.11.2004 tarihli ve 13550 sayılı beyanname ile ithal edilen SALLMAMC45A184979, 16.12.2004 tarihli ve 14725 sayılı beyanname ile ithal edilen WP1ZZZ9PZ5LA02980, WP1ZZZ9PZ5LA03157 ve WP1ZZZ9PZ5LA03175 şasi numaralı toplam (14) adet aracın, ithalatçı firma olan Çel-Tur Turizm Otomotiv San. ve Tic. Ltd. Şti"nin ortağı ve yetkilisi sanık tarafından düzenlenen (11) adet serbest dolaşıma giriş beyannamesine eklenen faturalardaki kıymetlerinin, gerçek kıymetlerinden düşük gösterilmek suretiyle 156.500 Euro"nun eksik beyan edildiğinin belirtilerek sanık ... yukarıda sayılanlardan başka araçların ithalat işlemlerini gerçekleştiren kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulduğu,
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca sanık ile birlikte 53 şüpheli hakkında düzenlenen 12.06.2008 tarihli ve 26675-1958 sayılı iddianamenin Yerel Mahkemece, her bir olay yönünden bağlantılı olaylar ve şüpheliler hakkında ayrı ayrı kamu davasının açılmasının sağlanması bakımından iade edilmesinden sonra sanık hakkındaki soruşturmanın ayrılarak incelemeye konu kamu davasının açıldığı,
Makine mühendisi bilirkişi Gazi Gündoğdu tarafından düzenlenen raporlarda; WBAFA710XOLU86682 şasi numaralı, 34 .. .... plaka sayılı, 45.100 Euro olarak beyan edilen aracın gerçek değerinin 52.500 Euro, 17.04.2003 tarihi itibarıyla CİF kıymetinin 91.822,50 TL; WBANA71050B101630 şasi numaralı, 34 .. ... plaka sayılı, 40.550 Euro olarak beyan edilen aracın gerçek değerinin 49.500 Euro, 30.07.2003 tarihi itibarıyla CİF kıymetinin 80.347,50 TL; WBAFA71090LW16578 şasi numaralı, 03 .. ... plaka sayılı, 42.800 Euro olarak beyan edilen aracın gerçek değerinin 47.500 Euro, 05.09.2003 tarihi itibarıyla CİF kıymetinin 71.535 TL; SALLMAMC44A150804 şasi numaralı, 34 .. ... plaka sayılı, 46.000 Euro olarak beyan edilen aracın gerçek değerinin 55.000 Euro, 20.10.2003 tarihi itibarıyla CİF kıymetinin 93.060 TL; WBAFA71030LW18410 şasi numaralı, 35 ... .. plaka sayılı, 42.350 Euro olarak beyan edilen aracın gerçek değerinin 46.500 Euro, 20.10.2003 tarihi itibarıyla CİF kıymetinin 78.678 TL; WBAEH71040B290640 şasi numaralı, 34 ... .. plaka sayılı, 58.000 Euro olarak beyan edilen aracın gerçek değerinin 72.000 Euro, 06.02.2004 tarihi itibarıyla CİF kıymetinin 120.384 TL; WP1ZZZ9PZ5LA03737 şasi numaralı olup bilirkişice rapora WDB2304741F018705 olarak yazılan, 34 ... .. plaka sayılı, 42.000 Euro olarak beyan edilen aracın gerçek değerinin 54.000 Euro, 09.11.2004 tarihi itibarıyla CİF kıymetinin 101.258 TL; SALLMAMC45A184979 şasi numaralı, 34 .. .... plaka sayılı, 49.000 Euro olarak beyan edilen aracın gerçek değerinin 51.500 Euro, 19.11.2004 tarihi itibarıyla CİF kıymetinin 91.679 TL; WP1ZZZ9PZ5LA03175 şasi numaralı, 34 .. .... plaka sayılı, 43.200 Euro olarak beyan edilen aracın gerçek değerinin 60.000 Euro, 16.12.2004 tarihi itibarıyla CİF kıymetinin 112.500 TL,
Makine mühendisi bilirkişi Mesut Doygun tarafından düzenlenen raporda; WBANC71000B149062 şasi numaralı, 34 .. .... plaka sayılı, 39.150 Euro olarak beyan edilen aracın gerçek değerinin 44.716 Euro, CİF kıymetinin 67.074 TL,
Makine mühendisi bilirkişi Mehmet Özel tarafından düzenlenen raporda; WP1ZZZ9PZ5LA02980 şasi numaralı, 35 .. .... plaka sayılı, 43.200 Euro olarak beyan edilen aracın 16.12.2004 tarihi itibarıyla CİF kıymetinin 60.000 Euro karşılığı 113.676 TL,
Makine mühendisi bilirkişiler İsmet Özdemir ve Fethi İnce tarafından düzenlenen raporda; WBAPB51080WB40167 şasi numaralı, 01 .. ... plaka sayılı, 35.000 Euro olarak beyan edilen aracın 26.02.2004 tarihi itibarıyla CİF kıymetinin 38.873 Euro karşılığı 64.358 TL olduğunun belirtildiği,
Bilirkişi raporları üzerine düzenlenen kaçak eşyaya mahsus tespit varakalarında; WBAFA710XOLU86682 şasi numaralı, 34 .. .... plaka sayılı aracın CİF kıymetinin 91.822,50 TL, gümrük vergilerinin 86.955,91 TL, gümrüklenmiş değerinin 178.778,41 TL; WBANA71050B101630 şasi numaralı, 34 .. ... plaka sayılı aracın CİF kıymetinin 80.347,50 TL, gümrük vergilerinin 76.174,31 TL, gümrüklenmiş değerinin 156.611,81 TL; WBAFA71090LW16578 şasi numaralı, 03 .. ... plaka sayılı aracın CİF kıymetinin 71.535 TL, gümrük vergilerinin 67.743,65 TL, gümrüklenmiş değerinin 139.278,65 TL; SALLMAMC44A150804 şasi numaralı, 34 .. ... plaka sayılı aracın CİF kıymetinin 93.060 TL, gümrük vergilerinin 118.325,79 TL, gümrüklenmiş değerinin 211.385,79 TL; WBAFA71030LW18410 şasi numaralı, 35 ... .. plaka sayılı aracın CİF kıymetinin 78.678 TL, gümrük vergilerinin 100.039,08 TL, gümrüklenmiş değerinin 178.717,08 TL; WBAEH71040B290640 şasi numaralı, 34 ... .. plaka sayılı aracın CİF kıymetinin 120.384 TL, gümrük vergilerinin 153.068,26 TL, gümrüklenmiş değerinin 273.452,26 TL; WP1ZZZ9PZ5LA03737 şasi numaralı olup bilirkişice rapora WDB2304741F018705 olarak yazılan, 34 ... .. plaka sayılı aracın CİF kıymetinin 101.258 TL, gümrük vergilerinin 140.578,51 TL, gümrüklenmiş değerinin 241.836,51 TL; SALLMAMC45A184979 şasi numaralı, 34 .. .... plaka sayılı aracın CİF kıymetinin 91.679 TL, gümrük vergilerinin 98.719,95 TL, gümrüklenmiş değerinin 190.398,95 TL; WP1ZZZ9PZ5LA03175 şasi numaralı, 34 .. .... plaka sayılı aracın CİF kıymetinin 112.500 TL, gümrük vergilerinin 156.186 TL, gümrüklenmiş değerinin 268.686 TL; WBANC71000B149062 şasi numaralı, 34 .. .... plaka sayılı aracın CİF kıymetinin 67.074 TL, gümrük vergilerinin 63.519,08 TL, gümrüklenmiş değerinin 130.593,08 TL; WP1ZZZ9PZ5LA02980 şasi numaralı, 35 .. .... plaka sayılı aracın CİF kıymetinin 113.676 TL, gümrük vergilerinin 157.818,66 TL, gümrüklenmiş değerinin 271.494,66 TL; WBAPB51080WB40167 şasi numaralı, 01 .. ... plaka sayılı aracın CİF kıymetinin 64.358 TL, gümrük vergilerinin 81.831,20 TL, gümrüklenmiş değerinin 149.189,20 TL olduğunun bildirildiği,
20.12.2010 havale tarihli, emekli Gümrük Başmüfettişi İsmet Kılıç ve Makine Mühendisi İbrahim Nuri İyier tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; 17.04.2003 tarihli ve 3280 sayılı, 30.07.2003 tarihli ve 7076 sayılı, 26.08.2003 tarihli ve 8087 sayılı, 05.09.2003 tarihli ve 8517 sayılı, 20.10.2003 tarihli ve 9865 sayılı, 20.10.2003 tarihli ve 9872 sayılı, 06.02.2004 tarihli ve 1003 sayılı, 26.02.2004 tarihli ve 1899 sayılı, 19.11.2004 tarihli ve 13550 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannameleriyle ithal edilen, (5) adet muhtelif tipte 2003 model BMW, (2) adet değişik tipte 2004 model BMW, (1) adet 2005 model Land Rover ve (1) adet 2004 model Rang Rover marka toplam (9) adet aracın gümrüğe beyan edilen kıymetlerinin, bu araçların Türkiye distribitörü olan Borusan AŞ tarafından gümrük idaresine bildirilmiş olan listedeki kıymetler ile bu şirket tarafından ithal edilen aynı araçlar için gümrük idaresine beyan edilen kıymetlere uygun olduğunun, bu araçların ithalatında noksan ödenmiş vergi bulunmadığının, 16.02.2004 tarihli ve 1410 sayılı beyanname ile ithal edilen (1) adet 2004 model, 09.11.2004 tarihli ve 13173 sayılı beyanname ile ithal edilen (1) adet 2004 model, 16.12.2004 tarihli ve 14725 sayılı beyanname ile ithal edilen (3) adet 2005 model Porche Cayenne tipi toplam (5) adet araç için ise gümrük idaresine ibraz edilen faturalardaki kıymetlerin, bu araçlar için düzenlenen aynı numara ve tarihleri taşıyan ve Almanya gümrük makamlarınca gümrük müfettişlerine ibraz edilen faturalardaki kıymetlerden daha düşük olduğunun, diğer bir ifade ile bu araçlar için satıcı Alman firması tarafından çift fatura düzenlendiğinin ve düşük kıymetli faturaların ithal esnasında gümrüğe ibraz edildiğinin, düşük kıymet beyan edilmek suretiyle eksik vergi ödendiğinin, bu (5) adet araç için toplam 453.322 TL CİF kıymeti beyan edildiğinin, eksik beyan edilen CİF kıymetinin 193.849 TL, eksik alınan vergiler tutarının 29.492 TL, gümrüklenmiş değerin 729.093 TL olduğunun,
Yerel Mahkemece hükme esas alınan 28.11.2012 tarihli, emekli Gümrük Başmüfettişi Ender Yücesoy, yetkilendirilmiş Gümrük Müşaviri Mustafa Caner Sevimli ve Makine Mühendisi Ahmet Necip İşçeviren tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda ise; mümessil firmaların beyan ettiği kıymetlerle, (11) adet gümrük giriş beyannamesinde beyan edilen kıymetler karşılaştırıldığında mümessil kıymetlerin daha düşük olduğunun görülmesine rağmen soruşturmayı yapan müfettişlerin bizzat Almanya"ya giderek resmî makamlarından aldıkları Alman çıkış beyannamelerindeki ve resmî belgelerdeki kıymetlerin mümessil kıymetleri doğrulamadığının, ticari teamüllere göre mümessillerin birden fazla aracı bir partide ithal etmelerinden kaynaklanan ve belirli tarihlerde yapılan indirimler gibi nedenlerle bu fiyatların daha düşük olacağı muhtemel görünse de resmî kayıtlardaki kıymetlerin esas alınmasının uygun olacağının düşünüldüğü, öte yandan, Mahkemece ilgili idareye tanzim ettirilen kaçak eşyaya mahsus tespit varakalarının ekinde yer alan ve Makine Mühendisi bilirkişi Gazi Gündoğdu tarafından araçların kıymetleri ile ilgili olarak düzenlenen raporlarda, gümrük giriş beyannamelerinde yapılan kıymet beyanlarının düşük olduğunun, müfettişler tarafından tespit edilen gerçek kıymetlerle kendisinin tespit ettiği araç kıymetlerinin birbirine çok yakın olması nedeniyle müfettişlerin tespitlerinin yerinde olduğunun açıkça zikredildiği, bu nedenle ithalatçı firmanın gümrük idaresine beyan etmiş olduğu kıymetlerin gerçek değerlerin altında bulunduğunun, (14) araçta toplam 156.500 Euro karşılığı 281.700 TL kıymet farkı bulunduğunun, eksik alınan vergi tutarının 50.706 TL olduğunun, toplam CİF kıymetinin 1.174.445 TL, gümrüklenmiş değerin 2.587.272 TL olduğunun belirtildiği,
Sanık hakkında suç duyurusunda bulunulan raporda yer alan 30.07.2003 tarihli ve 7076 sayılı beyanname ile ithal edilen WBANC71010B149071 ve 16.12.2004 tarihli ve 14725 sayılı beyanname ile ithal edilen WP1ZZZ9PZ5LA03157 şasi numaralı araçlar için bilirkişiye değer tespiti yaptırılmadığı, anılan müfettiş raporunda yer almayan 20.10.2003 tarihli ve 9872 sayılı beyanname ile ithal edilen SALLMAMC44A148729 şasi nolu, 34 ... .. plaka sayılı aracın değeri için ise bilirkişi görüşüne başvurulduğu,
12.12.2007 tarihli ve 16 sayılı müfettiş raporunun ek listesinde (Sayfa no: 109, 110) yazılı olan dava konusu araçlara ilişkin olarak yurt dışından temin edilen fatura ve diğer belgelerin (Ek no: 217, 219, 221, 223, 225, 227, 229, 231, 233, 235, 237) dosya içerisinde bulunmadığı,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... suçtan zarar gören araç sahipleri, araçları trafik kayıtlarına güvenerek kaçakçılık suçuna konu olduğunu bilmeden satın aldıklarını beyan etmişlerdir.
Sanık ... aşamalarda; Çel-Tur Turizm Otomotiv San. ve Tic. Ltd. Şti"nin ortağı ve yetkilisi olduğunu, gelen teklifleri değerlendirdiğini, çevrede yaptıkları araştırmada gönderici firmadan yapılan ithalatlarda herhangi bir sorun yaşanmadığını öğrenmeleri üzerine ihtalat için talepte bulunduklarını, fatura fotokopisinin ve araç aksesuarlarını gösteren detaylı proforma faturanın kendilerine faks ve elektronik posta yoluyla gönderildiğini, araç bedellerinin tamamının banka kanalıyla peşin olarak ödendiğini, banka dışında hiç bir şekilde ödeme yapılmadığını, mal bedeli transferinden sonra araçların Türkiye"ye geldiğini, araçlarla birlikte nakliyeci vasıtasıyla gelen fatura asıllarının ithalat işlemleri dolayısıyla gümrük idaresine sunulduğunu, daha önce kendilerine fakslanan faturalarla gümrük idaresinde işlem gören faturaların aynı olduğunu, ikinci faturalardan bilgilerinin olmadığını, düşük değerli fatura kullanılmadığını, araçları Almanya’dan gönderen firmanın sahibi olan... isimli şahsın kimlik ve adres bilgilerini bilmediğini savunmuştur.
Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.
1- Resmî belgede sahtecilik suçundan eksik araştırma ile mahkûmiyet hükmü kurulup kurulmadığı;
Uyuşmazlık konusunun çözümüne yönelik olarak 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK’nın resmî belgede sahtecilik suçu ve unsurları ile zincirleme suça ilişkin hükümlerin incelenmesinde fayda bulunmaktadır.
Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun altıncı bab üçüncü faslında düzenlenen evrakta sahtecilik suçlarının hukuki konusu kamunun güvenidir. Belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi, gerçek bir belgeye eklemeler yapılması, tamamen veya kısmen değiştirilmesi eylemlerinin kamu güvenini sarstığı kabul edilerek suç sayılıp, yaptırıma bağlanmıştır.
Anılan Kanun’un 339. maddesinde; "Bir memur memuriyetini icrada tamamen veya kısmen sahte bir varaka tanzim eder veya hakiki bir varakayı tağyir ve tahrif eyler ve bundan dolayı umumi ve hususi bir mazarrat tevellüt edebilirse üç seneden on seneye kadar ağır hapis cezasına mahkum olur. Eğer işbu varaka sahteliği ispat edilmedikçe muteber olan evrak kabilinden ise ağır hapis cezası beş seneden on iki seneye kadar verilir.
Evrakın musaddak suretleri kanunen zayi olan asılları makamına kaim olmak lazım geldiği takdirde mezkur suretler hakkında asılları gibi muamele olunur",
342. maddesinde; "Bir kimse resmen memur olmadığı halde 339 uncu maddede gösterilen suretlerle resmi bir varakada sahtekarlık yaparsa iki seneden sekiz seneye kadar ağır hapis cezasile cezalandırılır.
Eğer vesika kanunen sahteliği isbat olunmadıkça muteber olan resmi evrak kabilinden ise dört seneden on seneye kadar ağır hapis cezası hükmolunur.
Ve eğer sahtekarlık aslın vücudunu farzederek yahut sahih olan aslına mugayir surette yazarak veyahut sahih bir sureti tahrif eyliyerek resmi bir varakanın sureti üzerinde işlenmişse bir seneden üç seneye kadar ağır hapse mahkum olur.
Eğer mezkur varaka kanunen sahteliği isbat olunmadıkça muteber addolunan evrak kabilinden ise verilecek ceza iki seneden beş seneye kadar ağır hapistir." hükümlerine yer verilmiştir.
Buna göre, memurların sahte resmî belge düzenleme, gerçek bir belgeyi tağyir ve tahrif etme, resmî belgenin aslında ya da kaybolan asıl belgenin yerine geçen onaylı örneği üzerinde sahtecilik eylemleri 339. madde ile yaptırıma bağlanmış, görevli olmayan kimse tarafından işlenmiş eylemler için 342. maddesi düzenlemesi getirilmiştir.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"nın “Resmi belgede sahtecilik” başlıklı 204. maddesinde ise
“(1) Bir resmî belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmî belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmî belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmî bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmî belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Resmî belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması hâlinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, resmî belgede sahtecilik suçu seçimlik hareketli olarak düzenlenmiş olup, kanun koyucu gerçek bir belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesini, belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesini veya sahte belgenin kullanılmasını suç olarak saymıştır.
Maddenin ikinci fıkrasında, resmî belgede sahtecilik suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmış ve daha ağır bir yaptırıma bağlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesinin yanı sıra, suçun konusunu oluşturan belgenin kamu görevlisinin görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu bir belge olması gerekir. Kamu görevlisinin gerçeğe aykırı olarak bir olayı kendi huzurunda gerçekleşmiş gibi veya bir beyanı kendi huzurunda yapılmış gibi göstererek belge düzenlemesi halinde, bu fıkra hükmünde tanımlanan suç oluşmaktadır.
Maddenin üçüncü fıkrasında, suçun konusunu oluşturan resmî belgenin, kanunun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan bir belge niteliğinde olması halinde cezanın yarı oranında artırılması hükme bağlanmıştır.
Resmî belgede sahtecilik suçunun oluşabilmesi için maddede belirtilen seçimlik hareketlerden birinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Zincirleme suç ise 765 sayılı Kanun’un 80. maddesinde; "Bir suç işlemek kararının icrası cümlesinden olarak kanunun aynı hükmünün bir kaç defa ihlal edilmesi, muhtelif zamanlarda vaki olsa bile bir suç sayılır. Fakat bundan dolayı terettüp edecek ceza altıda birden yarıya kadar artırılır" şeklinde düzenlenmiştir.
765 sayılı TCK’nın 80. maddesinde zincirleme suçun varlığının kabulü bakımından gerekli birinci koşul; farklı zamanlarda işlenmiş olsalar dahi ortada birden çok suçun olması, ikinci koşul; bu suçların yasanın aynı hükmünü ihlâl etmesi ve nihayet üçüncü koşul da; suç işleme kararında birlik bulunmasıdır.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Kanun’un 43. maddesinin ilk fıkrasında; "Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır" biçiminde zincirleme suç düzenlemesine yer verilmiş, ikinci fıkrasında; "Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır" denilmek suretiyle aynı neviden fikri içtima kurumu hüküm altına alınmış, üçüncü fıkrasında ise; "Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz" düzenlemesi ile zincirleme suç ve aynı neviden fikri içtima hükümlerinin uygulanamayacağı suçlar belirtilmiştir.
TCK"nın 43/1. maddesindeki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, zincirleme suç hükümlerinin uygulandığı hâllerde aslında işlenmiş birden fazla suç olmasına karşın, fail bu suçların her birinden ayrı ayrı cezalandırılmamakta, buna karşın bir suçtan verilen ceza belirli bir miktarda artırılmaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43/1. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükmünün uygulanabilmesi için;
a) Aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi,
b) İşlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması,
c) Bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerekmektedir.
765 sayılı TCK’da yer alan “muhtelif zamanlarda vaki olsa bile” ifadesi karşısında, aynı suç işleme kararı altında birden fazla suçun aynı zamanda işlenmesi durumunda diğer koşulların da varlığı hâlinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi olanaklıdır. Nitekim, 765 sayılı TCK’nın yürürlüğü zamanında bu husus yargısal kararlarla kabul edilmiş ve uygulama bu doğrultuda yerleşmiştir.
5237 sayılı TCK"nın 43/1. maddesinde bulunan, “değişik zamanlarda” ifadesinin açıklığı karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için suçların farklı zamanlarda işlenmesi gerektiği konusunda öğreti ve uygulamada tam bir görüş birliği bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak, aynı mağdura, aynı zamanda, aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda tek suçun oluşacağı kabul edilmiştir. Bu hâlde zincirleme suç hükümleri uygulanarak artırım yapılamayacak, ancak bu husus TCK’nın 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde göz önüne alınabilecektir.
Ayrıca, kanunda “aynı zaman” ve “değişik zaman” kavramları konusunda bir açıklık bulunmadığından ve önceden kesin saptamaların yapılması da olanaklı olmadığından, bu husus her somut olayın özelliği göz önüne alınarak değerlendirilmeli ve eylemlerin “değişik zamanlarda” işlenip işlenmediği belirlenmelidir.
Zincirleme suç hükümleri yönünden 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK’daki bir diğer fark ise yaptırıma ilişkindir. Zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına karar verilen sanık hakkında 765 sayılı Kanun’un uygulanması hâlinde belirlenen ceza, altıda birden yarıya kadar artırılacakken, 5237 sayılı Kanun’un uygulanması durumunda ise dörtte birden dörtte üçe kadar artırılacaktır. Değişik zamanlarda gerçekleştirilen zincirleme eylemlerde mahkemelerce belirlenen cezaya uygulanacak artırım miktarı yönünden 765 sayılı TCK’nın 80. maddesinde yer alan zincirleme suç hükmü, 5237 sayılı TCK"nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükmüne göre sanık lehinedir.
Öte yandan, ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delillerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
12.12.2007 tarihli ve 16 sayılı müfettiş raporuna göre; Çel-Tur Turizm Otomotiv San. ve Tic. Ltd. Şti"nin ortağı ve yetkilisi sanık tarafından 17.04.2003 ve 16.12.2004 tarihleri arasında düzenlenen (11) adet serbest dolaşıma giriş beyannamesiyle Almanya’dan ithal edilen (14) adet aracın kıymetlerinin gerçek kıymetlerinden düşük gösterilmek suretiyle 156.500 Euro eksik beyanda bulunularak ithalat işlemleri ve araçların tescili sırasında alınan KDV ve ÖTV açısından Devletin zarara uğratıldığı belirtilerek sanık hakkında suç duyurusunda bulunulduğu anlaşılan olayda;
Anılan müfettiş raporu ile suç duyurusunda bulunulması üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca sanık ile birlikte 53 şüpheli hakkında düzenlenen 12.06.2008 tarihli ve 26675-1958 sayılı iddianamenin Yerel Mahkemece iade edilmesinden sonra sanık ... diğer şüpheliler hakkında ayrı ayrı kamu davalarının açıldığı, müfettiş raporunun ek listesinde (Sayfa no: 109, 110; Ek no: 217, 219, 221, 223, 225, 227, 229, 231, 233, 235, 237) yazılı dava konusu araçlara ilişkin olarak yurt dışından temin edilen fatura ve diğer belgelerin dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmakla; bu fatura ve belgelerin diğer dava dosyalarından araştırılarak getirtilmesi, yabancı dilde olmaları hâlinde tercümelerinin yaptırılması, ayrıca ithale konu araçlarla model yılı, yakıt özellikleri, motor silindir hacmi, diğer teknik ve ithal sırasında gümrük idaresine sunulan faturalarında belirtilen aksesuarları gözetilerek dosyaya getirtilen emsal oluşturacak nitelikteki ithalatlar ve distribütör firmalardan alınan fiyatlarla birlikte değerlendirilmek üzere dosyanın gümrük işlemleri konusunda uzman bir kişi ile muhasebeci bilirkişi ve benzer ithalat yapan firmalarda fiilen çalışan konusunda tecrübeli uzman bilirkişiden oluşturulacak üçlü bilirkişi heyetine tevdi edilip ithal sırasında ibraz edilen faturaların araçların gerçek kıymetini yansıtıp yansıtmadıklarının saptanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırmayla hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının bu uyuşmazlık bakımından kabulüne, Özel Daire onama kararının resmî belgede sahtecilik suçu yönünden kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Ulaşılan sonuç karşısında, sanık hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün, sanık müdafisi, katılan ... Ticaret Bölge Müdürlüğü vekili, katılan ... vekili ve katılan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine inceleme yapan Özel Dairece 03.11.2015 tarih ve 27536-21056 sayı ile onanmasına kadar işleyen dava zamanaşımı süresinin, onama kararının Ceza Genel Kurulunca kaldırıldığı tarih itibarıyla kaldığı yerden işlemeye devam edeceği göz önünde bulundurulmalıdır.
2- (1) numaralı uyuşmazlık konusunda eksik araştırma ile hüküm kurulduğu sonucuna ulaşılmakla (2) numaralı uyuşmazlık konusunun bu aşamada değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususuna gelince;
Sanık tarafından ithal edilen araçların müsaderesine mi yoksa iadesine mi karar verilmesi gerektiği hususunun (1) numaralı uyuşmazlık konusunda eksik araştırma ile hüküm kurulması nedenine dayalı bozma kararından sonra Yerel Mahkemece yapılacak araştırmanın neticesine göre değerlendirilmesi gerektiğinden, bu aşamada konunun Ceza Genel Kurulunca incelenmesinin mümkün olmadığı kabul edilmelidir.
(2) numaralı uyuşmazlık konusunun bu aşamada değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşılmakla birlikte; Yerel Mahkemece yapılacak araştırmada sanık tarafından ithal edilen araçların, gerçek kıymetlerinin yerine düşük kıymetler beyan edilmek suretiyle ülkeye sokulduğunun anlaşılması hâlinde her bir araç bakımından müsadere şartlarının oluşup oluşmadığının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, Yerel Mehkemenin müsadereye yer olmadığına dair kararının, (1) numaralı uyuşmazlık konusunda eksik araştırma ile hüküm kurulması nedenine dayalı bozma kararının sonucuna göre müsadere hususunun değerlendirilmesi lüzumundan bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının (1) numaralı uyuşmazlık yönünden KABULÜNE,
2- Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 03.11.2015 tarihli ve 27536-21056 sayılı resmî belgede sahtecilik suçu yönünden onama ve müsadereye yer olmadığına dair karar bakımından ise bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.06.2013 tarihli ve 277-147 sayılı;
a) Resmî belgede sahtecilik suçu yönünden kurulan makûmiyet hükmünün, sanık hakkında eksik araştırmayla hüküm kurulması isabetsizliğinden,
b) Müsadereye yer olmadığına dair kararın ise (2) numaralı uyuşmazlık konusu görüşülmemekle birlikte, (1) numaralı uyuşmazlık konusunda eksik araştırma ile hüküm kurulması nedenine dayalı bozma kararının sonucuna göre müsadere hususunun değerlendirilmesi lüzumundan BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 18.06.2019 tarihinde yapılan müzakerede her iki uyuşmazlık yönünden oy birliğiyle karar verildi.





 

 

 

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi