Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/7562
Karar No: 2022/4396
Karar Tarihi: 02.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7562 Esas 2022/4396 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davanın konusu, davalı bankanın yönlendirmesi ve ikna edici beyanları sonucu müvekkilinin hesabındaki paranın türev piyasalarda kullanılmasıyla tükendiği iddiasıyla uğranılan zararın davalı bankadan tahsili ve bankaca talep edilen borç miktarı nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemlerine ilişkindir. Mahkemece bozma ilamına uyulmasından sonra davacının 340.000,00 TL alacağının davalıdan tahsili, davacının davalıya 43.203,92 TL borçlu olmadığının tespitine karar verildi. Ancak davalı banka, opsiyon sözleşme teyit formunda belirlenen opsiyon kullanım hakkı iptal seviyesine ulaşması halinde opsiyon kullanım hakkının alıcı tarafından geçersiz kılınacağının kaydedildiğini, bu kapsamda davalı bankanın opsiyon bitiş tarihi olan tarihten önce kullanılmayacak bir hakkı kullanarak Avrupa tipi opsiyona ters ve aykırı bir işlem tesis ettiğini belirtmiştir. Yargıtay kararıyla bu değerlendirmenin yanılgılı olduğu ve davanın kabul edilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Kanun maddeleri olarak, dava konusu opsiyon işleminin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 4-i maddesinin bankalara verdiği yetki kapsamında olduğu ancak davalı bankanın özen yükümlülüğünü yerine getirmediği belirtilmiştir.
11. Hukuk Dairesi         2020/7562 E.  ,  2022/4396 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 25.06.2020 tarih ve 2016/639 E. - 2020/204 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 31.05.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av....dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın ... Bankacılık Şube Müdürü ve çalışanlarının ısrarı ile bankanın İzmir - ...şubesinde hesap açtırıp para yatırdığını, banka çalışanlarının yönlendirme ve ikna edici beyanları üzerine hesaptaki paranın tükendiğini, yapılan işlemler sırasında müvekkilinin uyarılmadığını, bankacılık kurallarına uyulmadığını, müvekkilinin menfaatlerinin gözetilmediğini iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 20.000,00 TL'nin 04.08.2011 tarihinden itibaren işleyen avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davalı bankaya 43.203,92 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkili tarafından yapılan tüm işlemlerin imzalanan sözleşme ve davacının verdiği talimatlar doğrultusunda yapıldığını, davacının 2009 yılından itibaren özel bankacılık hizmetlerinden yararlandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacının bozma ilamında açıklanan harç eksikliğini giderdiği, bozma ilamından sonra alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında belirtilen hesaplama yöntemi, raporun konusunda ehil ve yetkin kişiler tarafından hazırlanmış olması, esasen hazırlanan ek raporun içerikleri dikkate alındığında davacının ana para zararının 340.000,00 TL olduğu yönündeki hesaplamaya itibar edildiği, bu suretle son bilirkişi kurulunun on sayfalık birinci ek raporunda açıkladığı üzere davalı bankanın telefonla yaptığını beyan ettiği teminat tamamlama çağrısı olarak açıklanan görüşmelerin içeriğinin teminatı tamamlama çağrısını içermediği, kesin bir tutarın getirilmesi için davacıdan bu yönde talepte de bulunulmadığı ve aksine bir durumun ise ortaya konulamadığı dikkate alındığında ana para tutarından davalı bankanın sorumluluğunun mevcut olduğu, son bilirkişi kurulu raporu ve uzman kişi görüşü de dikkate alındığında davalı banka tarafından icra edilen opsiyon işlemlerinin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 4-i maddesinin bankalara verdiği yetki kapsamında olduğu, dava konusu opsiyon işleminin SPK mevzuatı hükümlerine tabi olmadığı, davalı bankanın basiretli bir tacir ve yine bir güven kurumu olması itibari ile özen yükümlülüğünü yerine getirmediği, davacının belirtilen miktar tutarında davalıdan ana para alacağının olduğu kabul edilmekle artık davacının davalıya borçlu değil davalıdan alacaklı olduğunu kabul etmek gerektiği, buna göre davacının, davalı bankanın talep ettiği 43.203,92 TL miktar yönünden davalı bankaya borçlu bulunmadığı, davacı vekilinin 24.10.2016 tarihli dilekçesi ile talebini açıklayıp harç eksikliğini gidermesinden sonra 24.06.2019 tarihli dilekçesi ile 15.602,22 TL faiz alacağı hakkında dahi hüküm oluşturulmasını talep ettiği, ancak bozma kararından sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı, bu hususta karşı tarafın açık muvafakatı bulunmadığı gerekçesiyle asıl talebe konu 340.000,00 TL alacağın 04.08.2011 tarihinden itibaren Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın kısa vadeli kredilere uyguladığı avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacı ile davalı arasında yapılan 04.03.2011 ile 01.03.2012 gözlem dönemini kapsayan "opsiyon sözleşme teyid form" başlıklı operasyon sözleşmesinden kaynaklanan ve bankacılık işlemleri nedeniyle davalı bankanın davacıdan talep ettiği 43.203,92TL miktar yönünden, davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, davacı vekilinin "dava tarihine kadar işlediği belirtilen ve işlemiş faiz kısmı ile ilgili 24.06.2019 tarihli dilekçesinde açıkladığı 15.602,22 TL miktar faiz alacağı hakkında usule uygun bir ıslah veya açık muvafakat bulunmadığından bu miktara ilişkin talebin yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava, davacının davalı bankadaki hesabında bulunan paranın, davalı banka çalışanlarının yönlendirmesi ve ikna edici beyanlarıyla türev piyasalarda yapılan bir takım kusurlu işlemler sonucu tükendiği iddiasıyla uğranılan zararın davalı bankadan tahsili ve bankaca talep edilen 43.203,92 TL nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemlerine ilişkindir.
    Davalı vekili, yapılan tüm işlemlerin imzalanan sözleşme ve davacının verdiği talimatlar doğrultusunda yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyulmasından sonra yukarıda açıklanan gerekçelerle 340.000,00 TL alacağın davalıdan tahsiline, davacının davalıya 43.203,92 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
    Dava dosyası içinde bulunan opsiyon sözleşme teyit formunda, gözlem dönemi boyunca herhangi bir zaman, opsiyona konu olan döviz çiftinin, belirlenen opsiyon kullanım hakkı iptal seviyesine ulaşması veya geçmesi halinde, opsiyon kullanım hakkının alıcı tarafından geçersiz kılınacağı, aksi durumda opsiyonu alan tarafın, opsiyon bitiş saatine kadar opsiyon kullanma hakkını münhasır takdirine göre kullanabileceği, opsiyonun kullanılması durumunda yukarıda belirtilen şekilde hesaplarda hareket olacağı, … kullanılan bu ürünün anapara korumalı bir ürün olmadığı kayıt altına alındığı gibi dava dosyasının incelenmesinden, dava konusu olayda Avrupa tipi opsiyon sözleşmesinin söz konusu olduğu, bu tür sözleşmelerin sözleşmeye konu mal ve kıymeti alma ya da satma hakkını vade sonunda kullanma hakkı verdiği, davalı bankanın opsiyon bitiş tarihi olan 01.03.2012 tarihinden önce kullanılmayacak bir hakkı kullanarak Avrupa tipi opsiyona ters ve aykırı bir işlem tesis ettiği, ancak türev işlemleri çerçeve sözleşmesinde davalı bankaya bu yönde bir hak tanındığı, işlemler konusunda herhangi bir zorlamanın söz konusu olmadığı gözetilerek tüm deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 02/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi