MAHKEMESİ : PAZAR(RİZE) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/11/2006
NUMARASI : 2005/736-2006/317
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı Hazine, davalı adına kayıtlı 1020 Sayılı parselin 4,78 m2 lik kısmının kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek, tapu iptali,elatmanın önlenmesi ve yıkım istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazın 356,56 m2 lik kısmının kıyı-kenar çizgisi kapsamında bulunduğunun keşfen saptandığı gerekçesiyle tapusunun iptaline, elatmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.4.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat M. Ç.ile temyiz edilen Hazine vekili Avukat U. S.eldiler,duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi . .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, 3621 Sayılı Yasa’dan kaynaklanan tapu iptali, el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davalı adına kayıtlı çekişme konusu 1020 sayılı parselin, 1956 yılındaki kadastro çalışmasında Mayıs 1954 tarih, 25 no’lu tapu kaydına dayalı olarak tespit gören 3 sayılı ana kadastral parselden ifrazen geldiği, anılan taşınmazın dayanak tapusunun “hasımsız” açılan yüzölçümü düzeltilmesi davası sonucunda oluştuğu; bunun yanında, idarece saptanan 17.11 200 tarihli kıyı-kenar çizgisinin de taraflar bakımından bağlayıcılık kazanmadığı görülmektedir.
Davacı Hazine, 1020 sayılı parselin 4,78 m2.sinin kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Mahallinde yapılan keşif sırasında, üç jeoloji mühendisinin 28.11.l997 gün ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde belirlediği kıyı-kenar çizgisine göre taşınmazın 356,56 m2.lik bölümünün kıyı kapsamında bulunduğu anlaşılmış; mahkemece de, belirlenen 356,56 m2.lik bölüm yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ne varki, HUMK.’nun 87/son maddesinin Anayasa Mahkemesince iptalinden sonra ıslah yoluyla müddeabihin arttırılması olanaklı hale gelmişse de, somut olayda davacı Hazinenin usulüne uygun biçimde gerçekleştirdiği bir ıslah söz konusu değildir.
Hal böyle olunca, istekle bağlı kalınarak dava dilekçesinde bildirilen 4,78 m2. üzerinden davanın kabulü gerekirken, HUMK.’nun 74. maddesi hükmü göz ardı edilip istek aşılmak suretiyle taşınmazın 356,56 m2.lik kısmının tapusunun iptaline karar verilmesi doğru değildir. Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 550.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 15.4.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
MAHKEMESİ : PAZAR(RİZE) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/11/2006
NUMARASI : 2005/736-2006/317
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı Hazine, davalı adına kayıtlı 1020 Sayılı parselin 4,78 m2 lik kısmının kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek, tapu iptali,elatmanın önlenmesi ve yıkım istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazın 356,56 m2 lik kısmının kıyı-kenar çizgisi kapsamında bulunduğunun keşfen saptandığı gerekçesiyle tapusunun iptaline, elatmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.4.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat M. Ç.ile temyiz edilen Hazine vekili Avukat U. S.eldiler,duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi . .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, 3621 Sayılı Yasa’dan kaynaklanan tapu iptali, el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davalı adına kayıtlı çekişme konusu 1020 sayılı parselin, 1956 yılındaki kadastro çalışmasında Mayıs 1954 tarih, 25 no’lu tapu kaydına dayalı olarak tespit gören 3 sayılı ana kadastral parselden ifrazen geldiği, anılan taşınmazın dayanak tapusunun “hasımsız” açılan yüzölçümü düzeltilmesi davası sonucunda oluştuğu; bunun yanında, idarece saptanan 17.11 200 tarihli kıyı-kenar çizgisinin de taraflar bakımından bağlayıcılık kazanmadığı görülmektedir.
Davacı Hazine, 1020 sayılı parselin 4,78 m2.sinin kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Mahallinde yapılan keşif sırasında, üç jeoloji mühendisinin 28.11.l997 gün ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde belirlediği kıyı-kenar çizgisine göre taşınmazın 356,56 m2.lik bölümünün kıyı kapsamında bulunduğu anlaşılmış; mahkemece de, belirlenen 356,56 m2.lik bölüm yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ne varki, HUMK.’nun 87/son maddesinin Anayasa Mahkemesince iptalinden sonra ıslah yoluyla müddeabihin arttırılması olanaklı hale gelmişse de, somut olayda davacı Hazinenin usulüne uygun biçimde gerçekleştirdiği bir ıslah söz konusu değildir.
Hal böyle olunca, istekle bağlı kalınarak dava dilekçesinde bildirilen 4,78 m2. üzerinden davanın kabulü gerekirken, HUMK.’nun 74. maddesi hükmü göz ardı edilip istek aşılmak suretiyle taşınmazın 356,56 m2.lik kısmının tapusunun iptaline karar verilmesi doğru değildir. Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 550.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 15.4.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.