4. Hukuk Dairesi 2010/107 E. , 2011/2466 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 08/07/2008 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/09/2009 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de davacı vekili taraflarından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 08/03/2011 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... geldi, karşı taraftan davacı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
Dava, haksız şikayet nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin olup yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, taraflarca temyiz olunmuştur.
Dosya içeriğinden; davacı yüklenicinin, taraflar arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre davalıya bağımsız bölümlerini teslim ettiği, bağımsız bölümleri satmak için anahtarları davacıya bırakan davalının; evdeki kapılar, dolaplar, zemin döşemeleri ve klozetin sökülerek davacı tarafından alındığını saptaması üzerine olayı anlatarak Cumhuriyet Savcılığına şikayetçi olduğu, olayın hukuki çekişme olduğu gerekçesiyle verilen takipsizlik kararına itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Davacı, davalının itiraz dilekçesindeki suçun nitelendirilmesinin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu iddia ederek, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmasını istemiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın "Hakların korunması ile ilgili hükümler" başlıklı 36. maddesinde; "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." biçiminde düzenlenerek güvence altına alınmıştır. Belirtilen düzenleme gereğince kişi; yargı mercileri önünde ve yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle suçlular hakkında yasal işlem yapılmasını ve onların cezalandırılmasını isteme hak ve yetkisine sahiptir.
Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için, şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların bulunması zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı belirti (emare) ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğünün sınırları aşılarak kullanıldığı ve şikayet edilenin kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılır.
Dava konusu olayda, yüklenici olan davacı, davalıya teslim ettiği bağımsız bölümdeki malzemeleri almış olması nedeniyle davalı tarafından şikayet edildiğine göre, davalının şikayet hakkını ve şikayet üzerine verilen takipsizlik kararına itirazını kötü niyetle, davacıyı zarara sokmak amacıyla kullanarak davacının kişilik haklarına saldırıda bulunduğu kabul edilemez.
Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA; bozma nedenine göre davacının tüm, davalının öteki temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve temyiz eden davalı yararına takdir olunan 825.00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine ve davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 08/03/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.