Esas No: 2017/542
Karar No: 2019/472
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/542 Esas 2019/472 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 65-253
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık ... hakkındaki kamu davasının şikâyetten vazgeçme nedeniyle düşmesine ilişkin Ardahan (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince verilen 10.10.2012 tarihli ve 111-483 sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 20.12.2013 tarih ve 8757-30123 sayı ile;
“5237 sayılı TCK’nın 179/3. maddesinde düzenlenen; alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle veya başka bir nedenle "emniyetli bir şekilde" araç kullanamayacak kişinin, bu hâlde araç kullanması suçu kasıtla işlenebilecek bir suçtur. Alkol ve uyuşturucu maddenin sırf kullanılmış olması bu suçun oluşması için yeterli olmamakla birlikte Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu raporlarında istikrarlı bir şekilde vurgulandığı üzere; alkollü bir şekilde trafikte seyreden bir sürücünün alkol konsantrasyonu hangi seviyede olursa olsun bireysel farklılıklar göstermekle birlikte trafik güvenliği açısından değişen derecelerde risk oluşturabileceği, ancak bu durumun tehlike arz edecek düzeyde olup olmadığı, dolayısıyla sürücünün tesiri altında bulunduğu alkol seviyesinde araç kullanması hâlinde, güvenli sürüş yeteneğini kaybedip etmediği, bireyin o andaki sürüş ehliyetini belirleyebilecek dikkat, algı, denge, refleks, psikomotor ve nöromotor koordinasyon gibi nörolojik, nistagmus, akomadasyon, görme gibi oftalmolojik ve genel durumunun tespitine yönelik detaylı dahili muayenesine yönelik tıbbi verilerin değerlendirilmesi ile mümkün olabileceği, ancak böyle bir tespit yapılmamış olsa bile bireysel farklılıkları da elimine edebilecek şekilde 1,00 promilden yüksek olarak saptanan alkol düzeyinin, güvenli sürüş yeteneğini kaybettireceğinin, bilimsel olarak kabulü gerektiği anlaşılmakla;
İncelenen dosyada; 1,52 promil alkollü araç kullandığı tespit edilen sanığın güvenli sürüş yeteneğini kaybettiği, her ne kadar sanık hakkında mağdurun şikâyetçi olmaması nedeniyle düşme kararı verilmiş ise de trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun 5237 sayılı TCK"da topluma karşı işlenen suçlardan olması ve şikâyete tabi olmaması karşısında, sanığın atılı suçtan mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Ardahan (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesi 22.05.2014 tarih ve 62-524 sayı ile sanığın atılı suçtan TCK"nın 179/2-3 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 27.11.2015 tarih ve 4970-18454 sayı ile;
"1,52 promil alkollü hâlde araç kullandığı tespit edilen sanığın güvenli sürüş yeteneğini kaybettiği ve atılı trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun unsurlarının oluştuğu, ancak, sanığın adli sicil kaydı incelendiğinde, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan 2010 tarihli sabıkası bulunmakla birlikte, tespit edilen alkol promil miktarı göz önüne alındığında, maddede öngörülen cezanın alt sınırı da nazara alınmak suretiyle, adalet, hakkaniyet ve nasafet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi ve alt sınırdan bir miktar uzaklaşılması gerektiği gözetilmeden, asgari haddin çok üzerinde temel ceza tayin edilerek teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
6545 sayılı Kanun"un 84. maddesiyle 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 6. maddenin 1. fıkrası uyarınca sulh ceza mahkemelerinin kaldırılması nedeniyle bozmadan sonra yargılama yapan Ardahan Asliye Ceza Mahkemesi ise 29.02.2016 tarih ve 65-253 sayı ile;
"...Sanık ..."in 1,52 promil alkollü hâlde araç kullandığı, güvenli sürüş yeteneğini kaybettiği ve böylelikle üzerine atılı trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu işlediği, aynı zamanda sanık hakkında temel ceza tayin edilirken alt sınırdan uzaklaşılması gerektiği yönünde kuşku yoktur, zira bu husus Dairemizin de kabulündedir. Mahkememiz ile Dairemiz arasındaki uyuşmazlık asgari haddin çok üzerinde temel ceza tayin edilip edilmediği hususunda olup Daire bozma kararından önceki kararımızda sanıkta tespit edilen alkol oranının fazlalığı, sanığın daha önceden de trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan dolayı mahkûmiyetine karar verilmiş olması ve sanığın suç işlemekteki ısrarı dikkate alınarak alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayini yoluna gidilmiştir. Böylelikle gerekçesi açıklanarak ve bu doğrultuda alt sınırdan uzaklaşılarak verilen kararımızda bir isabetsizlik olmadığı," gerekçesiyle bozmaya direnerek sanığın önceki hüküm gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.04.2016 tarihli ve 127409 sayılı "onama" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 565-922 sayı ile 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 29.03.2017 tarih ve 138-2544 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; TCK’nın 179/3. maddesi delaletiyle aynı Kanun’un suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 179/2. maddesi gereğince 2 yıla kadar hapis cezasını gerektiren trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık hakkında temel cezanın 1 yıl olarak tayin edilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
26.03.2012 tarihli maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında; sanık ..."ın 26.03.2012 tarihinde saat 11.00 sıralarında sevk ve idaresindeki 75 .. 256 plaka sayılı aracıyla Sanayi Sitesine doğru seyir hâlinde iken Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü önüne geldiğinde aracının sağ ön ve tampon kısmıyla, önünde seyir hâlinde bulunan sürücü ..."in sevk ve idaresindeki 75 .. 699 plaka sayılı aracın sol arka kısmına çarpması sonucunda çift taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, yapılan alkol kontrolünde sanığın 1,52 promil alkollü olduğu açıklamalarına yer verildiği, tutanak ekindeki alkolmetre ölçüm sonucuna göre, sanıkta 1,52 promil alkol tespit edildiği,
Sanık ..."ın Kollukta; 25.03.2012 tarihinde akşam saatlerinde tek başına alkol aldığını, ertesi gün saat 11.00 sıralarında kendisine ait 75 .. 256 plaka sayılı aracı ile Sanayi Sitesine seyir hâlinde iken ismini olaydan sonra öğrendiği ..."in sevk ve idaresindeki araca arkadan çarptığını, alkollü olarak araç kullandığı için üzgün olduğunu, Mahkemede; olay sırasında alkollü olduğunu, pişman olduğunu savunduğu,
Sanığın adli sicil kaydında; Ardahan (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince 10.05.2010 tarih ve 203-356 sayı ile trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan TCK"nın 179/3 delaletiyle 179/2, 62, 50 ve 52/4. maddeleri gereğince verilen miktar itibarıyla kesin nitelikli 500 TL adli para cezasına ilişkin mahkûmiyetinin bulunduğu,
Yerel Mahkemece TCK"nın 179/2. maddesi gereğince temel cezanın 1 yıl hapis cezası olarak belirlendiği ve buna ilişkin gerekçenin “suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zararın ağırlığı, sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı ve sanığın güttüğü saik ve amaç, sanıkta tespit edilen alkol oranının fazlalığı, sanığın daha önceden de trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan dolayı mahkûmiyetine karar verilmesi, sanığın suç işlemekteki ısrarı nazara alınarak” şeklinde gösterildiği,
Anlaşılmaktadır.
Sanığa atılı suç, TCK’nın “Trafik güvenliğini tehlikeye sokma” başlıklı 179. maddesinin suç tarihi (26.03.2012) itibarıyla yürürlükte bulunan ikinci ve üçüncü fıkralarında;
“Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiş olup 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle TCK’nın 179. maddesinin ikinci fıkrasına “idare eden kişi,” ibaresinden sonra gelmek üzere “üç aydan” ibaresi eklenerek madde son hâlini almıştır. Üst sınırı 2 yıl hapis cezasını gerektiren suçta suç tarihi gözetildiğinde cezanın alt sınırı, TCK’nın 49. maddesinin birinci fıkrasındaki “Süreli hapis cezası kanunda aksi belirtilmeyen hâllerde bir aydan az, yirmi yıldan fazla olamaz.” düzenlemesi uyarınca 1 ay hapis cezasıdır.
Temel cezanın belirlenmesine ilişkin ilkeler ise 5237 sayılı TCK"nın 61. maddesinin birinci fıkrasında;
“(1) Hâkim, somut olayda;
a) Suçun işleniş biçimini,
b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,
d) Suçun konusunun önem ve değerini,
e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
g) Failin güttüğü amaç ve saiki,
Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler.” şeklinde düzenlenmiştir.
5237 sayılı TCK’nın “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasındaki; “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.” biçimindeki hüküm ile de, işlenen fiil ile hükmolunan ceza ve güvenlik tedbirleri arasında “orantı” bulunması gerektiği vurgulanmış, madde gerekçesinde de; "Suç işlenmesiyle bozulan toplum düzeninde adaletin sağlanması için suç işleyen kimseye uygulanacak ceza hukuku yaptırımlarının haklı ve ölçülü olması gerekir. Çünkü ancak haklı ve suçun ağırlığıyla orantılı bir yaptırım ile suç işleyen kişinin bu fiilinden pişmanlık duyması sağlanabilir ve yeniden topluma kazandırılması söz konusu olabilir. Yine bireylerin hukuka olan güvenlerinin pekişmesi ve cezanın caydırıcılık etkisinin doğru biçimde gösterilebilmesi için de ceza hukukunun temel ilkelerinden olan oranlılık ilkesine uymak gerekir." şeklinde açıklamalara yer verilmiştir.
Kanun koyucu, cezaların kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından hâkime, olayın özelliği ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçesini göstererek iki sınır arasında temel cezayı belirleme yetki ve görevi yüklemiştir. Hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçe, TCK’nın 61. maddesinin 1. fıkrasına uygun olarak, suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saiki ile ilgili, dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olmalıdır. Gerekçenin bu niteliği kararı aydınlatma, keyfiliği önleme ve tarafları tatmin etme özelliklerini taşımasının yanında, hâkimin, aşağı ve yukarı hadler arasında takdir yetkisini kullanırken TCK"nın 61. maddesinde düzenlenen kuralların dışına çıkıp çıkmadığının Yargıtayca denetleneceğini de göstermektedir.
Öte yandan, Ceza Genel Kurulunun 06.10.2009 tarihli ve 124-224 sayılı ve 01.10.2013 tarihli ve 1343-404 sayılı kararlarında da değinildiği üzere sanığın adli sicil kaydında geçmiş hükümlülüklerinin bulunması, TCK’nın 61. maddesinde sayılan temel cezanın belirlenmesi ölçütleri arasında bulunmadığından alt sınırdan uzaklaşma gerekçesi olarak kullanılamayacaktır.
Bu aşamada, TCK’nın 179/3. maddesinde düzenlenen alkol etkisiyle trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçuna kısaca değinilerek bu suçta temel cezanın nasıl belirlenmesi gerektiğinin üzerinde durulmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın "Trafik güvenliğini tehlikeye sokma" başlıklı 179. maddesinin üçüncü fıkrasında; "Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır" hükmüne yer verilip, fıkranın uygulanma şartları ise gerekçesinde; "Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişinin cezalandırılması öngörülmüştür. Bu bakımdan, örneğin, uzun süre araç kullanmak dolayısıyla yorgun ve uykusuz olan kişilerin araç kullanmaya devam etmesi hâlinde de bu suçun oluştuğunu kabul etmek gerekir." şeklinde açıklanmıştır.
TCK"nın 179. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen suçun faili, alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişidir. Suçun oluşması için tek başına alkol veya uyuşturucu madde etkisinde araç kullanmak yeterli olmayıp ayrıca kişinin alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edip edemeyeceğinin, diğer bir deyişle güvenli araç kullanıp kullanamayacağının tespit edilmesi gerekmektedir. (Ömer Metehan Aynural, Soyut Tehlike Bağlamında Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu (TCK 179/3), On İki Levha Yayıncılık A.Ş., 1. Baskı, İstanbul, Mart 2018, s. 42-45.)
TCK"nın 179/3. maddesinde sözü edilen alkol, alkollü içki yapımında kullanılan alkol türü olan etanoldür (etil alkol). Promil ise, alınan alkolün bin mililitre (1 litre) kandaki oranını gram cinsinden gösteren ölçü birimidir. Alkolün ağırlığı, kanın ise hacmi dikkate alınarak kurulan orantı üzerinden kandaki alkolün promil cinsinden seviyesi belirlenir. Örneğin 0,40 promil, bin mililitre kanda 0,4 gram alkol bulunduğunu gösterir. Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulunca vücuda alınan etil alkolün kandaki seviyesinin ortalama olarak saatte 0,15 promil azaldığının tıbben bilindiği belirtilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun suç tarihinden sonra 11.06.2013 tarihli ve 28674 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6487 sayılı Kanun"un 19. maddesi ile değişik 48. maddesinin altı ve yedinci fıkralarında;
“Yapılan tespit sonucunda, 1.00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 179 uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanır.
Hususi otomobil sürücüleri bakımından 0.50 promilin, diğer araç sürücüleri bakımından 0.20 promilin üzerinde alkollü olan sürücülerin trafik kazasına sebebiyet vermesi hâlinde, ayrıca Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlemelere yer verilmiş olup Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.12.2018 tarihli ve 708-608 sayılı kararında da açıklandığı üzere 11.06.2013 tarihinde ve sonrasındaki dönemde gerçekleşen eylemler yönünden maddenin altıncı fıkrası uyarınca 1,00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında her hâlükârda, yedinci fıkrası uyarınca da 0,50 promilin üzerinde alkollü olan otomobil sürücüleri ile 0,20 promil alkollü olan diğer araç sürücülerinin ise trafik kazasına sebebiyet vermeleri hâlinde TCK’nın 179. maddenin üçüncü fıkrası kapsamındaki trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu oluşacaktır. Somut olay gibi 11.06.2013 tarihinden önceki dönemde gerçekleşen eylemlerde ise 0,30 promil ve altında alkollü olduğu tespit edilen sürücüler açısından aksi ispatlanmadığı sürece emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edecek durumda olduklarından suç oluşmayacak, 0,31-1,00 promil alkol tespit edilen kişilerin emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edip edemeyecek hâlde olup olmadıkları hususunun olaydan sonra en kısa sürede yapılacak ayrıntılı bir doktor muayenesiyle belirlenmesi gerekecek, bunun mümkün olmadığı hâllerde bu husus failin olay sırasındaki davranışları değerlendirilmek suretiyle belirlenebilecek, 1,01 promil ve üzerinde alkol tespit edilen kişilerin ise her koşulda emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde oldukları kabul edilecek ve bu kişiler açısından TCK’nın 179. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamındaki suç oluşacaktır.
Özel Dairece istikrarlı şekilde, failde tespit edilen promil miktarı temel cezanın belirlenmesindeki kriterlerden birisi olarak kabul edilerek promil miktarı arttıkça temel cezanın da promil miktarı gözetilerek artırılması gerektiği vurgulanmaktadır. Failde tespit edilen promil miktarının TCK’nın 61. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendindeki “suçun işleniş biçimi” kapsamında değerlendirilebileceği ve promil miktarının fazlalığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesi gerektiği kabul edilmelidir. Bununla birlikte, promil miktarının fazlalığına göre alt sınırdan uzaklaşılırken de TCK"nın 3. maddesi uyarınca "orantılılık" ilkesi de gözetilerek suçun alt ve üst sınırları arasında makul ve ölçülü bir ceza tayin edilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanığın 26.03.2012 tarihinde saat 11.00 sıralarında sevk ve idaresindeki 75 ... 256 plaka sayılı araçla seyir hâlinde iken önünde aynı istikamette seyir hâlinde bulunan sürücü ...’in sevk ve idaresindeki aracın arka kısmına çarpmak suretiyle çift taraflı maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiği, alkolmetre cihazı ile yapılan ölçümde sanığın 1,52 promil alkollü olduğunun tespit edildiği, sanığın bu suretle aldığı alkolün etkisiyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanmak suretiyle trafik güvenliğini tehlikeye soktuğu, Yerel Mahkemece, TCK"nın 179/2. maddesi gereğince temel cezanın 1 yıl hapis cezası olarak belirlendiği ve buna ilişkin gerekçenin “suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zararın ağırlığı, sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı ve sanığın güttüğü saik ve amaç, sanıkta tespit edilen alkol oranının fazlalığı, sanığın daha önceden de trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan dolayı mahkûmiyetine karar verilmesi sanığın suç işlemekteki ısrarı nazara alınarak” şeklinde gösterildiği anlaşılmakla; maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet veren sanıkta tespit edilen promil miktarının çok yüksek olmaması, suçun işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri ile failin güttüğü amaç ve saikin somut olayda bir özellik arz etmemesi nedeniyle temel cezanın alt ve üst sınırlar arasında belirlenmesi açısından göz önünde bulundurulamayacak olması karşısında, suç tarihi itibarıyla bir aydan iki yıla kadar hapis cezasını gerektiren trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık hakkında, suçun işleniş biçimi ile meydana gelen zararın ve tehlikenin ağırlığı dikkate alınarak TCK’nın 179/2. maddesi uyarınca alt sınırdan makul ölçüde uzaklaşılmak suretiyle bir ceza tayin edilmesi gerekirken sanığın geçmişte aynı nitelikte bir suçtan mahkûmiyetinin bulunmasının temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesinde bir kriter olarak nazara alınamayacağı da gözetilmeden TCK"nın 3. maddesinde düzenlenmiş “orantılılık” ilkesi ihlal edilerek, temel cezanın 1 yıl olarak belirlenmesinde isabet bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, TCK"nın 179/3. maddesi delaletiyle aynı Kanun’un 179/2. maddesi uyarınca alt sınırdan makul ölçüde uzaklaşılmak suretiyle bir ceza tayin edilmesi gerekirken temel cezanın 1 yıl olarak belirlenmesi suretiyle fazla ceza tayini isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yerel Mahkemece, temel cezanın 1 yıl hapis cezası olarak belirlenmesinin isabetli olduğu, bu nedenle direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün onanması gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Ardahan Asliye Ceza Mahkemesinin 29.02.2016 tarihli ve 65-253 sayılı direnme kararına konu hükmünün, TCK"nın 179/3. maddesi delaletiyle aynı Kanun’un 179/2. maddesi uyarınca alt sınırdan makul ölçüde uzaklaşılmak suretiyle bir ceza tayin edilmesi gerekirken temel cezanın 1 yıl olarak belirlenmesi suretiyle fazla ceza tayini isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 18.06.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.