23. Hukuk Dairesi 2017/2434 E. , 2020/2105 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki karar iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne ve birleşen davanın reddine yönelik verilen hükmün asıl ve birleşen davada davalı vekilince duruşmalı, asıl ve birleşen davada davacı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl ve birleşen davada davalı kooperatif vekili Avukat...ve asıl ve birleşen davada davacı vekili Avukat ..."nin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Asıl davada davacı vekili, davalı kooperatifin 29.06.2008 ve 28.06.2009 tarihli genel kurullarında, anasözleşmeye aykırı olarak, yönetim ve denetim kurulu üyeleri için, ortaklara verilecek konut alanı ölçüleri üzerinden huzur hakkı belirlendiğini, 27.06.2010 tarihli genel kurulda belirlenen huzur hakkı tutarının çok yüksek olduğunu ve ayrıca yönetim ve denetim kurulu üyelerine keyfi olarak belirlenen birim maliyetleri üzerinden konut alma hakkı tanındığını, belirlenen bu huzur hakkı tutarlarının fahiş, hakkaniyete ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, aynı zamanda ... çalışanı olan yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ücret mukabilinde görev yapmasının yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, huzur hakkı konusunda alınan, 29.06.2008 tarihli genel kurulun 10., 28.06.2009 tarihli genel kurulun 12. ve 27.06.2010 tarihli genel kurulun 9. maddesinin iptalini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada ise asıl davada dile getirdiği hususları ileri sürerek, 26.06.2011 tarihli genel kurulun huzur hakkı konusundaki 8. maddesinin iptalini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davalı kooperatif vekili, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, kararların yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurullarına aykırı olmadığını savunarak, davaların reddini istemiştir.
Mahkemece, 29.06.2008 ve 28.06.2009 genel kurulları aleyhine açılan davanın 1 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, 27.06.2010 tarihli ve 26.06.2011 tarihli genel kurullarda davacı tarafın muhalefet şerhi bulunmadığı ve ayrıca bu genel kurullarda huzur hakkı belirlenmesine ilişkin alınan kararlarda, yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabul kısmen reddine, birleşen davanın reddine dair verilen karar, Dairemizin 09.05.2012 tarihli ilamıyla, 29.06.2008 ve 28.06.2009 genel kurul kararları hakkında verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının reddine, 27.06.2010 ve 26.06.2011 tarihli genel kurullar yönünden yapılan ..../...
incelemede; bu genel kurullarda davacı tarafın muhalefet şerhi bulunduğu, kooperatif kayıt ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, huzur hakkı konusunda alınan dava konusu kararların yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek, asıl ve birleşen davalarda davacı yararına bozulmuştur.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, genel kurullarda kararlaştırılan huzur hakkı miktarlarının fahiş olduğu, öte yandan henüz birim maliyetleri kesinleşmeden belirlenen maliyet bedelleri üzerinden yönetici ve deneticilere konut edinme hakkı verilmeyeceği, bu haliyle dava konusu genel kurul kararlarının yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabuü ile 26.06.2008 ve 28.06.2009 tarihli genel kurul kararları aleyhinde açılan davanın hak düşürücü sürenin dolmasıyla nedeniyle reddine dair verilen önceki karar kesinleştiğinden bu hususta yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığını, 27.06.2010 tarihli genel kurulun 9. maddesinin iptaline, birleşen davanın kabulü ile 26.06.2011 tarihli genel kurulun 8. maddesinin iptaline karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada taraf vekilleri, birleşen davada davalı kooperatif vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre asıl davada taraf vekilleri, birleşen davada davalı kooperatif vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl davada taraf vekilleri, birleşen davada davalı kooperatif vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlerden alınmasına, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan taraflar yararına takdir olunan 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan alınarak, yek diğerine verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.