3. Hukuk Dairesi 2016/853 E. , 2017/11781 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle, duruşma günü olarak belirlenen 12.09.2017 tarihinde davacı vekili Av. ... geldi. Davalı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 8 adet burma bilezik, 36 adet çeyrek altın, 3 adet ata altını ve bir adet takı setinden ibaret olan ziynet eşyalarını iade edilmek şartı ile eşi olan davalıya verdiğini, davalının ziynet eşyalarının bir bölümü ile kredi kartı borcunu ödediğini, bakiye kalan ziynet eşyaları ile de araç satın aldığını ileri sürerek; ziynet eşyalarının aynen iadesini, olmadığı takdirde bedeli olan 20.870 TL"nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 18.04.2013 tarihli dilekçesi ile ziynet eşyalarının değerinin 33.990 TL olduğunu bildirerek tamamlama harcını ikmal etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; ziynet eşyalarının evlilik birliği içerisinde davacının rızası ile bozdurulduğunu savunmuş, 05.02.2014 tarihli dilekçesinde ise; 2004 yılı içerisinde aracını değiştirmek istediğini, davacının altınlarını verme teklifini kabul etmediğini, bu nedenle davacının babasına ziynetlerini vererek bozdurduğunu, akşamleyin kendisine 3.000 TL verdiğini, davacıya maddi durumu düzelince ziynetlerini geri alacağını söylediğini, çeyrek ve ata altınları ise davacının kendi ihtiyaçları için bozdurduğunu bildirerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacıya düğünde takılan ziynet eşyalarının tümünün akıbetinin ne olduğu ile davacının ziynet eşyalarının rızası dışında kullanıldığı hususlarını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, davalı eşte kaldığı ileri sürülen ziynet eşyalarının aynen, olmadığı takdirde bedelinin iadesi istemine ilişkindir.
Yerleşmiş Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları, kim tarafından alınmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılır, ona iadesi gerekir. Ancak, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının kanıtlanması halinde, koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur.
Davacı kadın, ziynet eşyalarını iade edilmesi şartıyla davalı kocasına verdiğini ileri sürmüştür. Bu durumda, kural olarak ispat yükü davacı kadındadır. Ancak, davalı koca cevap dilekçesinde, ziynet eşyalarının davacı kadının rızası ile bozdurulduğunu savunmuştur. Açıklanan bu savunma karşısında ispat yükü yer değiştirmiş olup, ziynet eşyalarının davacı kadının isteği ve onayı ile iade edilmemek üzere kendisine verildiğini davalı kocanın ispat etmesi gerekir.
Bundan ayrı, 05.02.2014 tarihli dilekçesi ile davalı koca, ziynet eşyalarını (bedelini) ileride iade etmek üzere davacı kadından aldığını bildirmiştir. Davalı koca, yine taraflar arasında ... 9.Aile Mahkemesinde görülen 2010/743 Esas sayılı davanın 08.03.2012 tarihli celsesinde aynı yönde beyanda bulunmuştur. Buna göre, davalı koca, davaya konu ziynet eşyalarını davacı kadına iade ile mükelleftir.
O halde mahkemece; açıklanan bu olgular gözetilmek suretiyle uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanlış gerekçeler ile ispat yükü tersine çevrilerek, davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, 1.480 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.