11. Hukuk Dairesi 2017/3990 E. , 2019/1859 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16.HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 27/09/2016 tarih ve 2015/200 E.- 2016/147 K. sayılı kararın asıl davada davacı/birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce verilen 21/06/2017 tarih ve 2016/180-2017/2188 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl davada davacı/birleşen davada davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı/birleşen davada davalı vekili, müvekkilinin 2010/01931 no.lu tasarım tescil belgesindeki 1 no"lu kaşık tasarımının piyasada tutulduğunu, davalının ise taklitlerini sattığını, bu durumun değişik iş dosyası üzerinden tespit edildiğini, davalının eyleminin müvekkilinin tasarım hakkına tecavüz oluşturduğunu, müvekkilinin maddi ve manevi zarar gördüğünü ileri sürerek, davalının tecavüzünün durdurulmasını ve önlenmesini, piyasadaki ürünlerin ve üretim araçlarının toplatılmasını, imhasını, şimdilik 1.000 TL maddi, 3.000 TL manevi tazminatın avans faiziyle davalıdan tahsilini, kararın ilanını talep ve dava etmiş; birleşen davanın ise reddini istemiştir.
Asıl davada davalı ..., işyerini Ağustos 2015 tarihinde diğer davalı ..."e kiraladığını, kendisinin dava konusu kaşıklarla bir ilgisinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Asıl davada diğer davalı, yurt dışındaki Alessi firmasının bir kaşık ürününü internetten görüp beğendiğini ve bu ürünü sipariş ederek yaptırdığını, ayrıca tasarladığı model için TPE"ne tasarım başvurusunda bulunduğunu, diğer davalıdan kiraladığı imalathanede bu kaşık modellerinin imalatını yaptığını, davacının patentinden tespit sırasında haberdar olduğunu, kendi tasarımının özgün bir tasarım olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Birleşen davada davacılar vekili, davalının 2010/01931-1 ve 2010/04461-2 no"lu tasarımlarının daha önce kamuya arz edilmiş oluşu nedeniyle yeni ve ayırd edici olmadığını ileri sürerek, tasarımların hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinlerini talep ve dava etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davada davacı/birleşen davada davalı adına tescilli 2010/01931-1 ve 2010/04461-2 nolu tasarımların 2009 yılında kamuya sunulmuş olduğu gerekçesiyle birleşen davanın kabulüne, bu iki tasarımın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, asıl davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı/birleşen davada davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, HMK."nın 353/1-b-1 maddesi gereğince yerinde görülmeyen istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı/birleşen davada davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, endüstriyel tasarım hakkına tecavüzden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. İlkDerece Mahkemesince, yukarda açıklandığı gibi asıl davanın reddine, birleşen davanın ise kabulüne karar verilmiş; davacı/birleşen davada davalı vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, inceleme duruşmalı yapılarak bilirkişi raporu alınmış, istinaf başvurusunun HMK m. 353/1-b-1 uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Ancak, Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece yargılamasında görülen eksikliğin duruşma açılmak ve bilirkişi raporu alınmak suretiyle tamamlandığı anlaşıldığından, HMK’nın 353/1-b-3. maddesi gereğince duruşma açılmaksızın tamamlanabilecek yargılama eksikliklerinin varlığı durumunda dahi, Bölge Adliye Mahkemesince esastan yeni bir karar verilmesinin gerekli kılınmış olduğu nazara alındığında, yargılamadaki eksikliğin duruşma açılarak giderilmesi hallerinde, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilemeyeceği, bu gibi hallerde de esastan yeni bir hüküm kurulması gerektiği kuşkusuzdur. Aksi halde, incelenen kararda olduğu gibi, bir yandan kararın gerekçesinde yargılama eksikliğine ve bunun giderildiğine değinilirken, bir yandan da ancak ilk derece yargılamasında usul ve yasaya hiçbir aykırılık bulunmayan hallerde verilmesi gereken istinaf başvurusunun esastan reddi biçimindeki hüküm fıkrası arasında çelişki ve infazda tereddüt oluşacağı, bu durumun ise kanuna açık aykırılık nedeniyle re’sen bozma nedeni teşkil edeceği açıktır.
Bu nedenle, Bölge Adliye Mahkemesince yeniden esas hakkında bir karar tesis edilmesi gerekirken, HMK m. 353/1-b-1 kapsamında istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle ve HMK’nın 369/1. ve 371. maddeleri uyarınca bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı/birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı/birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 06/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.