22. Hukuk Dairesi 2014/36260 E. , 2016/7927 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.03.2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat ... ile karşı taraf adına vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, dava, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun yürürlükte olduğu bir tarihte açılmıştır. Davacı vekili, 16.09.2014 tarihli dilekçesiyle, davasını tamamen ıslah ederek, belirsiz alacak davasına dönüştürmüş ise de, davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan mülga 1086 sayılı Kanun"da belirsiz alacak davasına imkan tanıyan bir hüküm bulunmadığından, eldeki davanın dinlenilmesi imkanı kalmamıştır. Bu halde, davanın tüm alacaklar yönünden usulden reddine karar verilmesi gereklidir. Her ne kadar, karar davalı tarafça temyiz edilmemiş ise de, bu yön kamu düzenine ilişkin olduğundan, yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilmelidir. Kamu düzenine ilişkin hususlar hakkında, aleyhe bozma yasağı kuralının uygulanmasına imkan bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, davacı vekili, Dairemizin 29.09.2015 tarihli karar sayılı ilamını emsal göstererek, mülga 1086 sayılı Kanun döneminde açılmış bir davanın, belirsiz alacak davası olarak tamamen ıslah edilebileceğini beyan etmektedir. Emsal olarak gösterilen Dairemizin söz konusu kararında, davanın ıslah yoluyla belirsiz alacak davasına dönüştürüldüğü gerekçesiyle bir kısım alacaklar yönünden belirsiz alacak davası olarak sonuçlandırılması gerekliliğine ilişkin ifadelerin yer aldığı görülmekte ise de, söz konusu ilama konu davanın açılma tarihinde mülga 1086 sayılı Kanun"un yürürlükte olduğu hususunun maddi hataya dayalı olarak gözden kaçtığı anlaşılmaktadır. Yargıtay İçtihadları Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 04.02.1959 tarihli 1957/13 esas ve 1959/5 karar sayılı kararı ile 09.05.1960 tarihli 1960/21 esas ve 1960/9 karar sayılı kararında açıklandığı üzere, Yargıtayın maddi hataya dayalı kararından dönmesi mümkündür. Dolayısıyla, davanın açılma tarihinde yürürlükte bulunan kanun konusunda açıkça maddi hata içeren Dairemizin söz konusu kararının emsal olma niteliği bulunmamaktadır.
Açıklanan sebeplerle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, esasa girilerek karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.