(Kapatılan)16. Hukuk Dairesi 2020/9755 E. , 2021/5112 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sonucunda, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 218 ada 321 parsel sayılı 1.022,38 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Kanun"un 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı, taşınmazın 1998 yılından beri ...’in kullanımında olduğu şerhi yazılarak, 218 ada 324 parsel sayılı 2.930,82 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Kanun"un 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı, taşınmazın 1997 yılından beri ... ile ...’nin kullanımında olduğu şerhi yazılarak Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., dava konusu taşınmazların bir bölümünün kendi fiili kullanımında bulunduğunu ileri sürerek, nizalı taşınmaz bölümlerinde lehine kullanım şerhi verilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ..., dava dışı ...’ın 1994 yılında, dava dışı ... de dahil 9 kişiye, kullanımında bulunan taşınmazın kullanım hakkını sattığını, satın alanların bu taşınmazı 2007 yılında taksim ettiğini ve 7 numaralı bölümün ...’ye düştüğünü, bu bölümün yarısının da ... tarafından dava tarihinden önce vefat eden eşi ...’ye satıldığını, bu bölümün 218 ada 321 ve 324 parsele tekabül ettiğini ileri sürerek, taşınmazlarda lehine kullanım şerhi verilmesi istemiyle dava açmıştır. Muris ...’nün ölüm tarihi itibariyle terekesinin TMK"nın 701. ve 702. maddeleri uyarınca elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu kuşkusuzdur. Elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlar üzerinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. TMK"nın 702. maddesi uyarınca tasarrufi işlemlerde oy birliği aranır. Dava da bir tasarrufi işlem olup, kural olarak üçüncü kişilere karşı tüm mirasçıların birlikte dava açmaları ya da anlaşma sağlanamaz ise terekeye temsilci atanmak suretiyle dava açılması gerekir. Eldeki davada tapu maliki olan Hazine ve şerh sahipleri, murisin terekesi karşısında 3. kişi durumunda bulunduğundan, davada yer almayan diğer mirasçının yöntemine uygun bir biçimde muvafakatinin alınması veya davaya katılımının sağlanması ya da TMK"nın 640. maddesi uyarınca miras ortaklığına bir temsilci atanarak onun huzuruyla yargılamaya devam edilmesi zorunlu olduğu halde, mahkemece bu şart yerine getirilmeden işin esasına girilmesi isabetsizdir.
Dava konusu taşınmazların kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı hususunda, davanın esasına ilişkin olarak yapılan araştırma, inceleme ve uygulama da hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece mahallinde tek yerel bilirkişinin katılımıyla yapılan ve hüküm kurmaya yeterli olmayan keşifle yetinilerek karar verilmiş olması isabetsizdir. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için; mahkemece mahallinde, yaşlı, tarafsız, taşınmazı iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, HMK 31. maddesi uyarınca taraflardan tanık göstermeleri de istenerek bu yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, ziraat mühendisi bilirkişi ve teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmazların kullanım hakkının kimden geldiği, kim tarafından, ne zamandan beri, neye istinaden ve ne suretle kullanıldığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; teknik bilirkişiden, yapılan keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ile tanık sözlerini denetlemeye elverişli rapor ve kroki alınmalı; ziraat mühendisi bilirkişiden, tespit tarihi itibariyle taşınmazların niteliğinin ve kullanım durumunun ne olduğunu açıklayan, taşınmazların fotoğraflarını da içerir, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlemesi istenilmeli, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.