17. Ceza Dairesi Esas No: 2015/2612 Karar No: 2015/3740 Karar Tarihi: 10.06.2015
Hırsızlık - Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2015/2612 Esas 2015/3740 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, bir hırsızlık suçuyla ilgili olarak verilen mahkumiyet hükmüne yapılan temyiz başvurusunu değerlendirmiştir. Sanık hakkında kasıtlı suç işlediğinin anlaşılması üzerine TCK'nın 51/7 maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar verilmesi isabetlidir. Temyiz nedenleri yeterli görülmemiştir ancak kararda iki hatalı uygulama tespit edilmiştir. İlk olarak, hırsızlık suçuna konu olan değerin az olması, cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriterdir ve TCK'nın 145. maddesi gereğince, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterlidir. Ancak, değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; TCK'nın 145. maddesinin yanı sıra suçun işleniş şekli ve özellikleri de dikkate alınmalıdır. Somut olayda, sanığın sadece değeri 27 TL olan bir adet rakı çaldığı göz önüne alındığında, hırsızlık suçu nedeniyle verilen cezadan belirli bir oranda indirim yapılması gerektiği belirtilmiştir. İkinci olarak, TCK'nın 53/1. maddesinin (c) fıkrasındaki kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yoksunluğun koşullu salıverme tarih
17. Ceza Dairesi 2015/2612 E. , 2015/3740 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemenin denetim süresi içinde kasıtlı suç işlediği anlaşılan sanık hakkında, TCK"nın 51/7 maddesi gereğince işlem yapılmak üzere mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar vermesinde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamede bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir. Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-5237 sayılı TCK"nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, cezanın temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK"nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, "...daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma" görüşünün, TCK"nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. TCK"nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK"nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK"nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır. Somut olayda ise; sanığın suç tarihinde değeri 27 TL olan bir adet rakıyı alıp gittiği sırada güvenlik görevlisi tarafından yakalanması karşısında, sanık hakkında suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle TCK"nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, 2-5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (c) fıkrasındaki, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yoksunluğun koşullu salıverme tarihine kadar süreceğinin gözetilmemesi suretiyle aynı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı davranılması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 10.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.