11. Ceza Dairesi 2017/8409 E. , 2020/4133 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Defter ve belge gizleme , sahte fatura düzenleme
HÜKÜM : Mahkumiyet
A) Sanık hakkında 2009 ve 2010 yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik sanığın ve katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi:
1- Sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarının birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olduğu, bu suçların birbirine dönüşmeyeceği; 213 sayılı VUK’nin 367. maddesi uyarınca dava şartı olan mütalaa ve iddianamenin 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme eylemlerine ilişkin olduğu gözetilmeden; hükmün gerekçesinde düzenlenen faturaların sahte olduğu kabul edilmesine rağmen, hüküm fıkrasında sanığın, “sahte fatura düzenleme” suçu yerine “sahte fatura kullanma” suçundan mahkumiyetine hükmolunması suretiyle açılan dava ve gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılması yasaya aykırı
2-5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
3-1136 sayılı Kanun"un 168 ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, kendisini vekil ile temsil ettiren idare lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA,
B) Sanık hakkında defter ve belge gizleme suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın ve katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık ve katılan vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Defter ve belgelerin ibrazına ilişkin istem yazısının 13.04.2010 tarihinde tebliğ edilmesinden itibaren 15 günlük sürenin bitimi olan 29.04.2010 tarihinin, yüklenen suçun işlendiği tarih olduğu gözetilmeden, gerekçeli kararda suç tarihinin "2010" olarak yanlış gösterilmesi,
2- Sanığa yüklenen "defter ve belgeleri ibraz etmeme" suçu neticesinde meydana gelen somut bir zarar bulunmadığı gibi adli sicil kaydına göre engel mahkumiyeti bulunmaması ve oluşan olumlu kanaat nedeni ile cezası ertelenen sanık hakkında, kişiliği, geçmiş hali ve zarar giderilmediğinden bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi suretiyle çelişkiye neden olunması yasaya aykırı,
3-5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4-1136 sayılı Kanun"un 168 ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, kendisini vekil ile temsil ettiren idare lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA,
07/07/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.