Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2018/573
Karar No: 2019/466

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/573 Esas 2019/466 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2018/573 E.  ,  2019/466 K.

    "İçtihat Metni"



    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 16. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Sayısı : 204-120

    Sanık ... hakkında çıkar amaçlı suç örgütü kurmak suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın eyleminin suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunu oluşturduğu kabul edilerek lehe olan 5237 sayılı TCK"nın 220/1-3, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 13.05.2011 tarihli ve 204-120 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Ceza Dairesince 25.05.2015 tarih ve 1335-1629 sayı ile;
    "Gerekçeli karar başlığında, suç tarihinin "29/11/2001 ve öncesi" yerine "1997 yılı ve sonrası" olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir yazım hatası, katılan ... ve vekilinin gösterilmemesi mahallinde giderilmesi mümkün eksiklik olarak kabul edilmiş, TCK"nın 58/9. maddesi bir ceza değil, cezaya bağlı olarak uygulanacak infaz rejimi ile ilgili olup, bu konunun kazanılmış hak oluşturmayacağı da gözetilerek; suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan mahkum olan sanık hakkında anılan maddenin uygulanması konusunda her zaman bir karar verilmesi mümkün görülmüştür.
    Sanığın suç işlemek amacıyla kurduğu örgütün üyesi olan ..."ın ikametinde yapılan aramada 2 adet tabanca ele geçirilmiş olması ve örgüt faaliyeti çerçevesinde silahlı eylemlerin işlendiğinin anlaşılması karşısında tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir" açıklamalarıyla onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 03.09.2018 tarih ve 59275 sayı ile;
    "1- İzmir DGM Cumhuriyet Başsavcılığının 29/11/2001 gün ve 2001/320 Esas sayılı iddianamesi ile aralarında ... da bulunan sanıklar haklarında "çıkar amaçlı suç örgütü mensubu olmak" suçundan 4422 sayılı Yasanın 1-2-3-4-5, 765 sayılı TCK"nin 31, 33, 36 ve 40. maddeleri gereğince cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açılmıştır.
    2- Davaya esas iddianamede; ... elebaşılığında, Murat Tatlı elebaşılığında ve ... elebaşılığında kurulup faaliyet yürüten 3 ayrı suç örgütünün bulunduğu iddia edilmiş ve ... elebaşılığındaki örgüt ile ilgili olarak;
    - Soma Linyit A. Ş. yetkilisi ..."in, girdiği ihalelerde mafya desteği almak için Laz Ali lakaplı ..."na ve o dönem onunla birlikte çalışan..."ya hamiline çeklerle ödemeler yaptığı, tahsilatları da ..."nun adamları ..., ..., Sadi Şişman ve Celal Koçan"ın yaptıkları,
    - Davanın sanıklarından Bülent Altınel"in; ..."nun işlettiği ... Kömür unvanlı işyerinde 6 yıldır çalıştığını, bu süre zarfında ... ve adamları ..., ... ve ..."ın, katıldıkları ihalelere giren işadamlarına baskı uygulayıp haraç aldıklarını, bu şekilde...ve ..."in verdiği çeklerin karşılığını tahsil edip ..."e teslim ettiklerinı, 1997 yılında çay ocağında ruhsatsız tabanca yakalatan ..."ın suçunu kendisinin üstlendiğini beyan ettiği,
    - ..."nun, darp ve cebir eylemlerini takip eden adamları ..., ..., ..., ... ve ..."i ... Kömür"de çalışan olarak gösterdiğinin tespit edildiği, şeklinde iddialara yer verilmiştir.
    3- ..."nun firari olması sebebiyle davası tefrik edilmiş, ancak İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/05/2011 tarihli ve 2009/204 Esas, 2011/120 Karar sayılı ile hükme bağlanmıştır. ... söz konusu hükümle silahlı örgüt kurup yönettiği sabit kabul edilerek 5237 sayılı TCK"nın 220/1, 220/3, 62, 53, 63. maddeleri gereğince 2 yıl 1 ay hapis cezasına mahkûm edilmiştir.
    4- İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/05/2011 tarihli ve 2009/204 Esas, 2011/120 Karar sayılı hükmü incelendiğinde; iddianamede ... elebaşılığında, Murat Tatlı elebaşılığında ve ... elebaşılığında oluşturulup faaliyet yürüten 3 ayrı suç örgütünün birbirine karıştırıldığı, tek bir örgüt varmış gibi bir kabule gidildiği, ..."nun iddianameye konu olan eylemleri irdelenmeksizin, ... elebaşılığındaki örgütün eylemlerinden bahsedildiği ve "Soma"da ELİ"nin faaliyetlerinden dolayı var olan ranttan istifade etmeye yönelik çıkar amaçlı suç örgütleri oluştuğu, kısmen taşıma ihaleleri ve bunun dışındaki diğer ihalelerin alımında söz sahibi olmak amacıyla adamları vasıtasıyla güç oluşturdukları, bu anlamda sanık ..." nun sahibi olduğu ... Kömür Ltd. Şirketi vasıtasıyla ihalelere girdiği, ayrıca hükümlü... liderliğinde kurulan Tatlı şirketi üzerinden ELİ ve SEAŞ"taki ihalelere girdikleri, sanık ..."nun ihaleleri yönlendirerek kendisine maddi çıkar sağladığı ve suç örgütünün yöneticisi durumunda olduğu, ihalelere müdahale ederek istedikleri yönde ihaleleri sonuçlandırmak ve istedikleri şahıslara ihaleleri kazandırmasına yönelik faaliyette bulunup kendilerine haksız çıkar sağlamak amacıyla tehdit, baskı, şiddet yöntemleriyle yıldırma, korkutma ve sindirme güçlerini kullanarak ihalelere fesat karıştırmak, hürriyeti tahdit ve silahlı tehdit suçlarını işlemek amacıyla diğer suç ortaklarıyla suç örgütü oluşturduğu anlaşılmıştır.
    Yukarıda amaçları ve faaliyetleri belirtilen çıkar amaçlı suç örgütlerinin amaçları doğrultusundaki eylemlerinde silah da kullanıldığı, silahlı yaralama ve tehdit eylemlerinin gerçekleştirildiği anlaşıldığından örgütün silahlı bir örgüt olduğu kabul edilmiştir." şeklinde ve iddialarla uyumlu olmayan, delile dayanmayan soyut ve genel bir kabule ulaşıldığı görülmüştür.
    5- İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/05/2011 tarihli ve 2009/204 Esas, 2011/120 Karar sayılı hükmünün sanık müdafiince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımızca düzenlenen 25/04/2012 gün ve 2012/91726 sayılı tebliğnamede "Örgüt yöneticisi kabul edilen sanık ile haklarında önceden verilen hükümler kesinleşen örgüt üyelerinde herhangi bir silah yada patlayıcının ele geçirilmemesi, eylemlerini de silahla gerçekleştirdiklerine ilişkin dosyada şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmaması karşısında, lehe olduğu kabul edilen 5237 sayılı TCK.nun 220/1. maddesi uyarınca hükmolunan cezanın aynı yasanın 220/3. maddesi gereğince arttırılamayacağının gözetilmemesi" bozma sebebi olarak ileri sürülmüş ise de; Yüksek Dairenizin itiraza konu ilamında "Sanığın suç işlemek amacıyla kurduğu örgütün üyesi olan ..."ın ikametinde yapılan aramada 2 adet tabanca ele geçirilmiş olması ve örgüt faaliyeti çerçevesinde silahlı eylemlerin işlendiğinin anlaşılması karşısında tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir" denilerek İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/05/2011 tarihli ve 2009/204 Esas, 2011/120 Karar sayılı hükmü onanmıştır.
    İlamınızda bahsedilen olay incelendiğinde; 06/03/1999 tarihinde başka bir suç sebebiyle yapılan soruşturma sırasında ..."da ruhsatsız tabanca olduğunun ihbar edilmesi üzerine sorgulanan sanığın yer göstermesi ile ikametgahının kömürlüğünde 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesi kapsamındaki 2 adet ruhsatsız tabancanın ele geçirildiği, açılan kamu davası üzerine Soma Asliye Ceza Mahkemesinin 01/07/1999 gün ve 1999/94 Esas, 1999/275 Karar sayılı hükmü ile 6136 sayılı Yasanın 13/1, 765 sayılı TCK"nin 59, 647 sayılı Yasanın 6 ve 765 sayılı TCK"nın 36. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkum edilen ve cezası ertelenen ... hakkındaki işbu hükmün 02/08/1999 tarihinde kesinleştiği, İzmir DGM Cumhuriyet Başsavcılığının 29/11/2001 gün ve 2001/320 Esas sayılı iddianamesine konu edilmediği, dolayısıyla İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/05/2011 tarihli ve 2009/204 Esas, 2011/120 Karar sayılı hükmü ile mahkumiyete esas delil kabul edilemeyeceği görülmüştür.
    6- İzah edildiği üzere; ..."nun kurduğu ve elebaşısı olduğu iddia edilen örgütün, iddianameye ve dolayısıyla davaya konu edilen ve örgütün silahlı olarak kabul edilmesini haklı gösterebilecek bir eylemi ve soruşturma sırasında ele geçen ve örgütün silahlı olarak kabul edilmesini haklı gösterebilecek herhangi bir silah mevcut değildir.
    Buna göre ..."nun kurduğu ve elebaşısı olduğu bir örgütün varlığı sabit ise de; davaya esas olan iddianame ve yapılan yargılama sonucu irdelenen ve sübutu kabul edilen vak"alar nazara alındığında işbu örgütün silahlı olduğunu kabule yasal imkan bulunmamaktadır" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesince 03.10.2018 tarih ve 3362-3017 sayı ile, itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık tarafından suç işlemek amacıyla kurulduğu kabul edilen örgütün silahlı olup olmadığının ve buna bağlı olarak sanık hakkında TCK"nın 220. maddesinin üçüncü fıkrasının uygulanmasının isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, sanık hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurulduğuna ve bu örgütün silahlı olduğuna yönelik Yerel Mahkemece gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Manisa ili, Soma ilçesinde bulunan havzadaki kömürün çıkarılıp işlenmesi hususunda faaliyet gösteren Ege Linyit İşletmeleri (ELİ) ile bölgedeki kömürün değerlendirilmesi amacıyla kurulan termik santralin işletmesini yürüten Soma Enerji Anonim Şirketi (SEAŞ) tarafından ihaleler yapıldığı, ELİ"nin yaptığı ihalelerin kömürün belirli yerlere taşınması, elenmesi, torbalanması, kurum içi nakliyatı ya da temizlik gibi faaliyetlere yönelik olduğu, bu bölgede faaliyet gösteren farklı suç örgütlerince özellikle ELİ tarafından yapılan ihalelerin alınması ve ihalelere konu işlerin yürütülmesi hususlarında belirli tüzel kişilere hukuka aykırı olarak üstünlük sağlandığı, bu bağlamda, avantaj sağlanan tüzel kişiler haricinde ihalelere katılmak ve bölgede faaliyet göstermek isteyen diğer firmaların yetkililerine yönelik tehdit ve şiddet eylemlerinin gerçekleştirildiği veya ihaleleri alması kararlaştırılan firma yetkililerinden buna karşılık haraç alındığı iddiaları üzerine soruşturmaya başlanıldığı,
    Yürütülen soruşturma sonucunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianame ile; sanık ... ile inceleme dışı sanıklar ... ve... tarafından üç ayrı çıkar amaçlı suç örgütü kurulduğu, bu örgütlerin ELİ ve SEAŞ tarafından yapılan ihaleleri kendi aralarında önceden paylaştıkları, taşıma ihalelerinin inceleme dışı sanık ..."ın başkanı olduğu S. S. Soma Nakliyeciler ve Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifinin, elek, torbalama ve kurum içi kömür nakliyatı gibi ihalelerin de sanık ... ile inceleme dışı sanık..."nın suç örgütlerinin kontrolüne girdiği, sanık ..."na ve onun kurduğu belirtilen suç örgütüne isnat edilen eylemlerin;
    - Soma ilçesinde kömür ticareti ve müteahhitlik yapan Soma Linyit A. Ş."nin sahibi inceleme dışı sanık ..."in aldığı ihalelerde ve yaptığı işlerde mafya desteğini almak için sanık ... ve inceleme dışı sanık..."ya para verdiği, para alındığı tarihlerde her iki sanığın birlikte çalıştıkları, ödemelerin hamiline yazılı çeklerle yapıldığı, sanıkların yanlarında çalışan Sadi Şişman, Celal Koçan ve inceleme dışı sanıklar ..., ... ve ... tarafından bu çeklerin tahsil edildiği,
    - Sanık ..."nun sahibi olduğu ... Kömür Ltd. Şti."nin ELİ"nin eleklerde işçi çalıştırma ve temizlik ihalesi ile TEAŞ Eğitim Merkezinden temizlik ihalesi aldığı, ... firmasının işlerini inceleme dışı sanık ..."ın yürüttüğü, sanık ..."nın tehdit, darp ve cebir olaylarında kullandığı inceleme dışı sanıklar ..., ..., ..., ... ve ..."i resmi kayıtlarda ... firmasının çalışanları olarak gösterdiği,
    Şeklinde anlatıldığı ve ayrıca inceleme dışı sanık ..."in; altı yıldan beri sanık ..."nın işlettiği ... Kömür adlı firmada çalıştığı, bu sürede sanık ... ile adamları olan inceleme dışı sanıklar ..., ... ve ..."ın, iş adamlarının ihale almasını sağlamak için rakip iş adamlarına baskı ve tehdit uygulayıp karşılığında iş adamlarından para aldıkları, böylece ihalelere fesat karıştırıldığı, bunun karşılığında alınan çeklerin bir kısmını bankadan kendisinin tahsil ettiği, ELİ"nin eleklerde işçi çalıştırılmasına ilişkin 1997 yılında açtığı ihaleyi ..."in almasına karşılık bu kişiden alınan 500.000.000 TL bedelli çeki ve Soma Belediyesi müteahhitlerinden ..."in belediyeden ihale almasına karşılık alınan çeklerin bir kısmını kendisinin tahsil edip paraları inceleme dışı sanık ..."e verdiği, sanık ..."nun yeğeni olduğunu söylediği inceleme dışı sanık ..."a ait olup firmanın çay ocağında bulunduğunu belirttiği tabanca 1997 yılında kolluk görevlilerince ele geçirildiğinde de suçu üstlendiği hususundaki ifadesine yer verildiği, devamında diğer iki suç örgütüne yönelik eylemler de anlatılarak sonuç olarak sanık ... ile inceleme dışı tüm sanıkların 4422 sayılı Kanun"un 1. maddesinin birinci, ikinci, dördüncü ve beşinci fıkraları uyarınca ayrı ayrı cezalandırılmalarının talep edildiği,
    Aşamalarda sanık ... ve inceleme dışı sanık ... müdafileri tarafından sunulan dilekçe eklerinde fotokopi olarak yer alan şirket defter kayıtlarına göre; sanık ..."nun ... Kömür Ltd. Şti. müdürü olduğu, inceleme dışı sanık..."nın da bu şirketin ortağı iken 18.04.1995 tarihli toplantıda şirketteki 200 hissesini sanık ..."na devrettiği, bunun sonucunda sanık ..."nun şirkette 400, inceleme dışı sanıklardan ..."ın 125, ..."ın da 75 hisseye sahip oldukları, sanık ... ile şirket ortakları olan inceleme dışı sanıklar ... ve ... tarafından yapılan 26.08.1996 tarihli toplantıda 1996 yılının Eylül ayından itibaren Celal Koçan adlı kişinin şirket müdürü olarak atandığı, 11.11.1999 tarihinde yapılan toplantıda ise sanık ..."nun yönetimden ayrılarak denetçi olduğu, ..."ın şirket müdürü olarak atandığı ve sanık ..."na ait görevlerin inceleme dışı sanıklar ... ve ... arasında paylaştırıldığı,
    Soruşturma evresinde; hem sanık ... ile inceleme dışı sanıklar ... ve..."nın, hem de bu kişiler tarafından kurulduğu değerlendirilen üç ayrı çıkar amaçlı suç örgütünün üyelerinin bu soruşturma öncesinde işledikleri değerlendirilen diğer suçlara dair kolluk tarafından düzenlenen fezleke ve eklerinin, kovuşturma evresinde de yine bu kişilerin sabıka kayıtlarının ve bu kayıtlara konu ilamların getirtilerek dosya arasına konulduğu,
    Sanık ... ve iddianamede sanığın kurduğu belirtilen suç örgütüyle bağlantılı eylemlerde veya ifadelerde adları geçen inceleme dışı sanıkların karıştıkları iddia edilen diğer adli olaylara dair kolluk fezlekeleri ve ekleri ile bu kişilerin sabıka kayıtlarının ve bu kayıtlara konu ilamların incelenmesinde;
    - Şikâyetçiler ..., Halil Dinç ve Halit Dolma"nın, Soma Belediyesi tarafından yaptırılması kararlaştırılan parke taşı döşeme ihalesini kazanmaları üzerine sanık ... ile inceleme dışı sanıklar ..., ..., ... ve ..."ın, kendi firmaları olan ... Kömür firmasının bu ihaleden çekilerek şikâyetçilerin ihaleyi almalarını sağladığından bahisle şikâyetçileri tehdit edip para istedikleri, olayın kolluk görevlilerine bildirilmesi üzerine başlatılan soruşturmada, inceleme dışı sanık ..."in yönlendirmesi sonucunda inceleme dışı sanıklar ... ve ..."ın şikâyetçi Halil Dinç"e kolluk tarafından verilen seri numaraları önceden belirlenmiş parayı 03.03.1999 tarihinde teslim alıp yakalanmaları olayına ilişkin olarak; inceleme dışı sanık ... liderliğinde cürüm işlemek amacıyla silahsız teşekkül oluşturmak suçundan sanık ... ve inceleme dışı diğer sanıklar hakkında 765 sayılı TCK"nın 313. maddesinin birinci, dördüncü ve beşinci fıkraları uyarınca cezalandırılmaları istemiyle açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesince 21.10.1999 tarih ve 105-240 sayı ile; dava konusu olayda teşekkülün unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle sanık ve inceleme dışı sanıkların beraatlerine ilişkin verilen hükümlerin temyiz edilmeksizin kesinleştiği,
    - 03.03.1999 tarihinde gerçekleşen tehditle para alma eylemi sonucunda yakalanan inceleme dışı sanık ... ..."ın bu eyleme dair kolluktaki işlemleri sürerken, ikametinde ruhsatsız tabanca olduğunu beyan etmesi üzerine yapılan arama işlemi sonucunda, ikametinde kömürlük olarak kullandığı yerin çatı arasındaki bir poşet içerisinde biri 9 mm, diğeri 6.35 mm çapında iki tabanca, tabanca şarjörleri, tabanca kabzesi kapakları ile 303 adet farklı çaplarda tabanca fişeği ele geçirildiği, İzmir Kriminal Polis Laboratuvarınca düzenlenen 07.03.1999 tarihli rapora göre; ele geçirilen tabancaların ve fişeklerin bulundurulmasının ve taşınmasının 6136 sayılı Kanun kapsamında ruhsata tabi oldukları, suça konu bu eşyayı aşamalarda 1997 yılında Kınık"ta olan ve ardından öldürülen bir arkadaşından emaneten aldığını savunan inceleme dışı sanık ... ... hakkında 6136 sayılı Kanun"a aykırılık suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda Soma Asliye Ceza Mahkemesince 01.07.1999 tarih ve 94-275 sayı ile; aynı Kanun"un 13/1, 765 sayılı TCK"nın 59, 36 ve 647 sayılı Kanun"un 6. maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis ve 1.520.000 TL ağır para cezası ile cezalandırılmasına, ertelemeye ve müsadereye ilişkin hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği,
    - İzmir ili, Bornova ilçesinde bulunan askerî birlik tarafından yapılan yoğurt ihalesine Ege Süt Ltd. Şti. ve ... Kömür Ltd. Şti. firmalarının katıldığı, ihalenin yapılacağı 18.12.1997 tarihinde Ege Süt firması yetkilileri olan şikâyetçiler Ahmet Arıkan, Kubilay Sezer ve Abdullah Kalan ile ... Kömür firması yetkilisi inceleme dışı sanık ... ... ve yanında gelen diğer inceleme dışı sanıklar ... ve ... arasında tartışma yaşandığı, inceleme dışı sanık ..."in şikâyetçi Ahmet Arıkan"ı ihaleye girmemesi hususunda tehdit ettiği ve verdiği talimat doğrultusunda inceleme dışı sanık ..."ın yanında getirdiği ruhsatsız tabancayla şikâyetçileri öldürmek amacıyla ateş edip yaraladığı, inceleme dışı sanık ... ..."ın da yaralamayla biten bu kavgaya katıldığı iddiasıyla haklarında kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesince 27.08.1998 tarih ve 29-170 sayı ile; inceleme dışı sanık ..."ın 6136 sayılı Kanun"un 13. maddesinin birinci fıkrasına aykırılık ve üç ayrı silahla kasten yaralama suçundan, inceleme dışı sanıklar ... ve ..."ın da kavgaya iştirak suçundan 765 sayılı TCK"nın 464. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca cezalandırılmalarına ilişkin verilen hükümlerin onanmak suretiyle kesinleştiği,
    - Sanık ..."nun şirketi ile maktul İbrahim Korkmaz"ın irtibatlı olduğu şirket arasında rant paylaşımı hususunda anlaşmazlık bulunduğu, sanık ..."nın akrabası olan inceleme dışı sanık Maksut Şahin"in maktulün öldürülmesi hususunda sanığın adını vererek Hakan Uzun"a telkinlerde bulunup tabanca verdiği, Hakan Uzun ve Comar Öztürk adlı kişilerin 28.02.1996 tarihinde maktulle bir araya gelip bilardo oynadıkları esnada maktulün tabancasını Comar"a verdiği, ardından Hakan ve Çomar"ın her iki tabancayla ateş ederek maktulü öldürdükleri, olaydan sonra da inceleme dışı sanıklar ... ve ..."in Hakan ve Çomar"ın saklanmalarına yardım ettikleri iddiasıyla haklarında kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda Akhisar Ağır Ceza Mahkemesince 23.09.1997 tarih ve 57-134 sayı ile; Hakan Uzun ve Comar Öztürk"ün kasten öldürme ve 6136 sayılı Kanun"a aykırılık suçlarından, inceleme dışı sanık Maksut Şahin"in kasten öldürme suçuna fer"i iştirakten ve 6136 sayılı Kanun"a aykırılık suçundan, inceleme dışı sanıklar ... ve ..."in de cürüm işleyenleri saklamak suçundan mahkûmiyetlerine karar verildiği,
    - Maktul İbrahim Korkmaz"ın öldürülmesi olayına ilişkin olarak hakkında 21.03.1996 tarihinde gıyabi tevkif kararı verilen sanık ..."nun yakalanmasının ardından 01.04.1999 tarihinde tutuklandığı, yapılan yargılama sonucunda Akhisar Ağır Ceza Mahkemesince 29.06.1999 tarih ve 63-129 sayı ile; 6136 sayılı Kanun"a aykırılık suçundan beraatine, kasten öldürme suçuna fer"i iştirakten mahkûmiyetine karar verildiği, mahkûmiyet hükmünün de onanmak suretiyle kesinleştiği,
    - Kovuşturma aşamasında Yerel Mahkemece temin edilen kayıtlara göre; inceleme dışı sanık İbrahim Altınter"in adli sicil ve arşiv kaydının bulunmadığı,
    Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 31.10.2002 tarih ve 387-299 sayı ile; sanık ... ile inceleme dışı sanıklar... ve S. S. Soma Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi başkanı olan inceleme dışı sanık ... tarafından üç ayrı çıkar amaçlı suç örgütü kurulduğu, sanık ..."nun sahibi olduğu ... Kömür Ltd. Şti. aracılığıyla ELİ tarafından yapılan ihalelere girdiği, sanığın 1997 yılında inceleme dışı sanık..."in girdiği ihaleyi yönlendirerek karşılığında maddi menfaat sağladığı, inceleme dışı sanıklar ... ve ..."ın bu örgütün üyesi oldukları, her üç örgütün de amaçları doğrultusunda eylemlerinde silah kullandıkları, silahla yaralama ve tehdit eylemlerinin gerçekleştiği gerekçesiyle inceleme dışı sanık ..."ın çıkar amaçlı ve silahlı suç örgütü kurmak suçundan, inceleme dışı sanıklar ... ve ..."ın sanık ... tarafından kurulduğu kabul edilen çıkar amaçlı ve silahlı suç örgütüne üye olmak suçlarından mahkûmiyetlerine, inceleme dışı sanıklar ..., Maksut Şahin ve ..."ın örgüt üyesi oldukları hususunda, inceleme dışı sanık... hakkında da ihaleyi kazanma amacıyla çıkar amaçlı suç örgütüne para verdiği hususunda mahkûmiyetlerine yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle ayrı ayrı beraatlerine, kovuşturma aşamasında kaçak olmaları nedeniyle savunmaları alınamayan sanık ... ile inceleme dışı sanıklar... ve ... hakkındaki davaların ise ayrılmasına karar verildiği,
    İnceleme dışı sanıklar ..., ... ve Maksut Şahin hakkındaki beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin kesinleştiği, inceleme dışı diğer sanıklara yönelik temyiz istemleri üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 03.05.2004 tarih ve 11609-4063 sayı ile; inceleme dışı sanık ... hakkındaki hükmün; bu sanık tarafından kurulan çıkar amaçlı suç örgütünün silahlı olduğuna dair delil elde edilemediği hâlde örgütün silahlı olduğu kabul edilerek cezanın artırılması isabetsizliğinden, inceleme dışı sanık... hakkındaki hükmün; çıkar amaçlı suç örgütü kurdukları belirtilen sanık ... ile inceleme dışı sanık..."ya, 1997 yılında açılan elektrik ihalesini kazanabilmek için maddi menfaat sağlaması eyleminin 765 sayılı TCK"nın 314. maddesinde düzenlenen suç örgütüne yardım etme suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden, inceleme dışı sanık ... hakkındaki hükmün; hükümden sonra dosyaya sunulan nüfus kayıt örneğine göre bu sanığın öldüğünün bildirilmesi karşısında, bu hususta araştırma yapılması zorunluluğundan, inceleme dışı sanık ... ... hakkındaki hükmün ise; sanık hakkındaki hükmün yasal ve yeterli gerekçe içermemesi isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verildiği,
    Bozmaya uyularak yapılan ve sanık ... ile inceleme dışı sanık ... hakkındaki davalarla yeniden birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda Yerel Mahkemece 25.04.2006 tarih ve 207-94 sayı ile; hükmün gerekçe bölümünde sanık ... ile inceleme dışı sanıklar ... ve... tarafından önceki kararda açıklandığı şekilde üç ayrı suç örgütü kurulduğu, bu örgütlerin eylemlerinde silah da kullanıldığı, silahla yaralama ve tehdit eylemlerinin gerçekleştirildiğinin kabul edildiği, diğer yandan, inceleme dışı sanık ... ..."ın hem sanık ..., hem de inceleme dışı sanık... tarafından kurulan örgütlere üye olduğunun belirtildiği, ancak hüküm fıkrasında; inceleme dışı sanıklar ... ve..."nın suç işlemek amacıyla silahsız örgüt kurdukları kabul edilerek eylemlerine uyan ve lehlerine olan 5237 sayılı TCK"nın 220. maddesinin birinci fıkrası, inceleme dışı sanık ... ..."ın ise inceleme dışı sanık... tarafından kurulan suç örgütünün üyesi olduğu kabul edilerek aynı Kanun"un 220. maddesinin ikinci fıkrası, bununla birlikte, inceleme dışı sanık..."in sanık ... ve inceleme dışı sanık..."ya ihale alma karşılığı maddi menfaat sağlaması eyleminin suç örgütüne yardım etme suçunu oluşturduğu kabul edilerek 765 sayılı TCK"nın 314. maddesi uyarınca cezalandırılmalarına karar verildiği,
    Diğer yandan, kovuşturma aşamasında öldüğü anlaşılan inceleme dışı sanık ... hakkındaki kamu davasının düşürülmesine, inceleme dışı sanık ..."in de sanık ... tarafından kurulduğu belirtilen suç örgütüne üye olduğu hususunda mahkûmiyetine yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle beraatine karar verildiği, karar tarihi itibarıyla hâlen kaçak olan sanık ... hakkındaki davanın ise yeniden ayrıldığı,
    İnceleme dışı sanıklara yönelik temyiz istemleri üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 17.12.2008 tarih ve 8425-14381 sayı ile; inceleme dışı sanıklar sanık ... hakkında verilen beraat hükmü ile inceleme dışı sanık ... hakkında verilen düşme hükmünün onanmasına, inceleme dışı sanıklar ... ve... hakkında suç işlemek amacıyla silahsız örgüt kurma suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin düzeltilerek onanmasına, inceleme dışı sanık..."e atılı suç örgütüne yardım etme suçuna yönelik dava zaman aşımının dolması nedeniyle kamu davasının düşürülmesine ve inceleme dışı sanık ... ... hakkındaki hükmün; hükümden sonra dosyaya sunulan nüfus kayıt örneğine göre bu sanığın da öldüğünün bildirilmesi karşısında, bu hususta araştırma yapılması zorunluluğundan diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verildiği,
    Bozmaya uyularak ve sanık ... hakkındaki davayla yeniden birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda Yerel Mahkemece 11.05.2009 tarih ve 32-161 sayı ile; diğer iki suç örgütünün üyeleri hakkında kurulan hükümler haricinde, sanık ... ve inceleme dışı sanık ... ... ile ilgili olarak; “Soma"da ELİ"nin faaliyetlerinden dolayı var olan ranttan istifade etmeye yönelik çıkar amaçlı suç örgütleri oluştuğu, kısmen taşıma ihaleleri ve bunun dışındaki diğer ihalelerin alımında söz sahibi olmak amacıyla adamları vasıtasıyla güç oluşturdukları, bu anlamda gıyabi tevkifli olarak arandığı için hakkındaki davanın tefrikine karar verilmesi gereken sanık ..."nun sahibi olduğu ... kömür Ltd. Şirketi vasıtasıyla ihalelere girdiği, sanık ... ..."ın bu sanığın liderliğinde kurulan örgütün üyesi olduğu, ayrıca hükümlü... liderliğinde kurulan Tatlı şirketi üzerinden ELİ ve SEAŞ"taki ihalelere girdikleri, sanıklar ..., ..., ... ve ..."ın hükümlü..."nın emrinde çalıştıkları, ... sanık ... ..."ın ise..."ya bağlı olarak çalıştığı, aynı şekilde..."nın talimatıyla ihalelere katılmak isteyen kişiler üzerinde baskı ve cebir uyguladığı, ... bu kişilerin... liderliğindeki örgütün üyesi konumunda oldukları anlaşılmıştır.
    Dosyadaki deliller değerlendirildiğinde gıyabi tutuklu sanık ..."nun ihaleleri yönlendirerek kendisine maddi çıkar sağladığı ve suç örgütünün yöneticisi durumunda olduğu, aynı şekilde..."nın da ihalelere adamları vasıtasıyla müdahale ettiği, hükümlü... liderliğindeki çıkar amaçlı suç örgütünün jandarmadaki anlatımları özellikle ..."in aşamalardaki beyanı, ... ve..."in aşamalardaki beyanları dikkate alındığında ... liderliğinde kurulan örgüt gibi..."nın da ihalelere müdahale ederek istedikleri yönde ihaleleri sonuçlandırmak ve istedikleri şahıslara ihaleleri kazandırmasına yönelik faaliyette bulunup kendilerine haksız çıkar sağlamak amacıyla tehdit, baskı, şiddet yöntemleriyle yıldırma, korkutma ve sindirme güçlerini kullanarak ihalelere fesat karıştırmak, hürriyeti tahdit ve silahlı tehdit suçlarını işlemek amacıyla suç örgütü oluşturdukları, yukarıda anlatıldığı şekilde sanıklar ..., ..., ... ve ..."in bu örgütün üyesi oldukları anlaşılmıştır.
    Yukarıda amaçları ve faaliyetleri belirtilen çıkar amaçlı suç örgütlerinin amaçları doğrultusundaki eylemlerinde silah da kullanıldığı, silahlı yaralama ve tehdit eylemlerinin gerçekleştirildiği anlaşıldığından örgütün silahlı bir örgüt olarak kabul edilmiştir” şeklindeki gerekçeye yer verildiği ve inceleme dışı sanık ... ... hakkında önceki hüküm gibi; hem sanık ..."nun, hem de inceleme dışı sanık..."nın kurduğu kabul edilen farklı suç örgütlerinin üyesi olduğu belirtildikten sonra, kovuşturma aşamasında öldüğü gerekçesiyle kamu davasının düşürülmesine ve karar tarihi itibarıyla hâlen kaçak olan sanık ... hakkındaki davanın ise yeniden ayrılmasına karar verildiği,
    Bu hükümden sonra yakalanan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda Yerel Mahkemece, inceleme dışı sanık ... tarafından kurulan suç örgütünün eylemleri anlatıldıktan sonra; “Soma"da ELİ"nin faaliyetlerinden dolayı var olan ranttan istifade etmeye yönelik çıkar amaçlı suç örgütleri oluştuğu, kısmen taşıma ihaleleri ve bunun dışındaki diğer ihalelerin alımında söz sahibi olmak amacıyla adamları vasıtasıyla güç oluşturdukları, bu anlamda sanık ..."nun sahibi olduğu ... Kömür Ltd. Şirketi vasıtasıyla ihalelere girdiği, ayrıca hükümlü... liderliğinde kurulan Tatlı şirketi üzerinden ELİ ve SEAŞ"taki ihalelere girdikleri, sanık ..."nun ihaleleri yönlendirerek kendisine maddi çıkar sağladığı ve suç örgütünün yöneticisi durumunda olduğu, ihalelere müdahale ederek istedikleri yönde ihaleleri sonuçlandırmak ve istedikleri şahıslara ihaleleri kazandırmasına yönelik faaliyette bulunup kendilerine haksız çıkar sağlamak amacıyla tehdit, baskı, şiddet yöntemleriyle yıldırma, korkutma ve sindirme güçlerini kullanarak ihalelere fesat karıştırmak, hürriyeti tahdit ve silahlı tehdit suçlarını işlemek amacıyla diğer suç ortaklarıyla suç örgütü oluşturduğu anlaşılmıştır.
    Yukarıda amaçları ve faaliyetleri belirtilen çıkar amaçlı suç örgütlerinin amaçları doğrultusundaki eylemlerinde silah da kullanıldığı, silahlı yaralama ve tehdit eylemlerinin gerçekleştirildiği anlaşıldığından örgütün silahlı bir örgüt olduğu kabul edilmiştir.” şeklindeki gerekçeye yer verildiği, ardından da sanığın suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçunu oluşturduğu değerlendirilen eyleminin, lehine olan 5237 sayılı TCK"nın 220. maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarına uyduğu belirtildikten sonra, “Dosya kapsamı, mahkememizin kesinleşen 2009/32 esas sayılı dosyası birlikte değerlendirilmiş olup, sanığın üzerine atılı TCK"nun 220/1-3 maddesindeki silahlı suç örgütü kurmak ve yönetmek fiilini gerçekleştirdiği” kanaatiyle mahkûmiyet hükmü kurulduğu,
    Anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma" suçları açısından suç tarihinde yürürlükte bulunan 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu"nun ve 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun hükümlerinin ayrı ayrı değerlendirilerek "suç örgütü" kavramına değinilmesi gerekmektedir.
    "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma" suçları suç tarihinde yürürlükte bulunan 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu"nun "Çıkar Amaçlı Suç Örgütü" başlıklı 1. maddesinin birinci fıkrasında;
    “Doğrudan veya dolaylı biçimde bir kurumun, kuruluşun veya teşebbüsün yönetim ve denetimini ele geçirmek, kamu hizmetlerinde, basın ve yayın kuruluşları üzerinde, ihale, imtiyaz ve ruhsat işlemlerinde nüfuz ve denetim elde etmek, ekonomik faaliyetlerde kartel ve tröst yaratmak, madde ve eşyanın azalmasını ve darlığını, fiyatların düşmesini veya artmasını temin etmek, kendilerine veya başkalarına haksız çıkar sağlamak, seçimlerde oy elde etmek veya seçimleri engellemek maksadıyla zor veya tehdit uygulamak veya kişileri kendilerine tabi kılmaya zorlamak veya mensupları arasında her ne suretle olursa olsun açık veya gizli işbirliği yapmak suretiyle yıldırma veya korkutma veya sindirme gücünü kullanarak suç işlemek için örgüt kuranlara veya örgütü yönetenlere veya örgüt adına faaliyette bulunanlara veya bilerek hizmet yüklenenlere sadece bu nedenle üç yıldan altı yıla kadar; örgüte üye olanlara iki yıldan dört yıla kadar ağır hapis cezası verilir” şeklinde düzenlenmişken; 06.12.2001 tarihli ve 4723 sayılı Kanun"la bu fıkradaki "zor veya tehdit" ibaresi, "tehdit, baskı, cebir veya şiddet" şeklinde değiştirilmiş; "veya kişileri kendilerine tâbi kılmaya zorlamak veya mensupları arasında her ne suretle olursa olsun açık veya gizli işbirliği yapmak" ibaresi metinden çıkarılmış,
    01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren ve hüküm tarihi itibarıyla yürürlükte olan 5237 sayılı TCK"nın “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” başlıklı 220. maddesinde ise;
    "(1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.
    (2) Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde hüküm altına alınmıştır.
    5237 sayılı TCK’nın yürürlüğe girdiği 01.06.2005 tarihinden önceki dönemde; 01.08.1999 tarihinde 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu"nun yürürlüğe girmesiyle, suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçlarına ilişkin olarak 765 sayılı TCK’nın 313. ve devamı maddelerinin, çıkar amaçlı suç örgütü kurma suçlarına ise 4422 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması şeklindeki ikili ayrıma, 01.06.2005 tarihinde 5237 sayılı TCK’nın yürürlüğe girmesi ve 765 ile 4422 sayılı Kanun"ların yürürlükten kaldırılmasıyla son verilmiştir.
    Her iki düzenleme, Ceza Genel Kurulunun 03.02.1986 tarih ve 509-42, 13.04.1987 tarih ve 42-211, 01.02.2000 tarih ve 299-1, 11.12.2001 tarih ve 248-288, 03.04.2007 tarih ve 253-80, 20.10.2009 tarih ve 152-245 sayılı kararları ve duraksamasız özel daire içtihatlarıyla birlikte değerlendirildiğinde;
    1- Suçun maddi unsurunun; 4422 sayılı Kanun açısından çıkar amaçlı suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak, 5237 sayılı TCK’nın 220. maddesi yönünden ise herhangi bir ayrım yapılmaksızın çıkar amaçlı suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturmayı da kapsayacak şekilde kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kurmak olduğu,
    2- Her iki Kanun açısından da, suçun maddi unsurunu oluşturan örgütün oluşabilmesi için en az üç veya daha fazla kişinin belirtilen amaçlarla bir araya gelmesinin gerektiği, bu bağlamda, 4422 sayılı Kanun"da üye sayısı açısından bir açıklık bulunmamakta ise de, 4800 sayılı Kanun"la kabul edilip Bakanlar Kurulu"nun 2003/5329 sayılı kararıyla da 18.03.2003 tarihli ve 25052 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren ve tüm çeteler ile bölgesel örgütler için de uygulanabilirliği olan “Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi"nin 2-a maddesindeki örgütlü suç tanımından hareketle, bu Kanuna ilişkin uygulamalarda da üye sayısının en az üç kişi olması gerektiğinin Yargıtay kararlarında duraksamasız olarak kabul edildiği,
    3- Her iki Kanuna göre de, örgüt oluşturma suçunun bir tehlike suçu olarak düzenlenmiş olması nedeniyle, amaç suçun işlenmiş veya işlenmemiş olmasının suçun oluşumunu etkilemeyeceği gibi, örgüt mensuplarının amaç suçları işlemeleri halinde, ayrıca bu suçlardan da cezalandırılmalarının gerekeceği,
    4- 4422 sayılı Kanun"da açıkça belirtilmemiş olmakla birlikte, hem bu Kanun"un yürürlükte olduğu dönemdeki uygulamada, hem de bu hususa açıkça yer veren 5237 sayılı Kanun"un uygulamasında kabul edildiği üzere, amaçlanan suçları işlemeye elverişli, üye, araç ve gerece sahip olunması gerektiği,
    5- Düzenlemeler ile güdülen amacın, ileride işlenmesi ihtimali bulunan suçların önlenmesine yönelik olarak kamu için tehlike oluşturabilecek birleşmelerin engellenmesi olması nedeniyle, suçun oluşabilmesi için bir suç işlemek amacıyla oluşturulmuş basit bir birleşmeden ziyade, belirsiz sayıda amaç suçun işlenmesi amacıyla gevşek veya sıkı bir hiyerarşik ilişkiye dayalı olarak meydana getirilmiş, sürekli bir birleşmenin bulunması gerektiği, zira örgüt niteliği itibarıyla devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belirli bir suçu işlemek için bir araya gelmesi hâlinde, örgütten değil ancak iştirak iradesinden söz edilebileceği,
    Sonuçlarına varılmaktadır.
    Bu açıklamalar doğrultusunda suç örgütü; kanunların suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan, en az üç üyesi bulunan, üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli, gevşek veya sıkı bir hiyerarşik ilişkiye sahip yapı olarak tanımlanabilir.
    Öte yandan, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın "Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması" başlıklı 141. maddesinin üçüncü fıkrası; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." şeklinde düzenlenmiştir.
    CMK"nın "Kararların gerekçeli olması" başlıklı 34. maddesinin birinci fıkrasında; "Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230. madde göz önünde bulundurulur. Kararların örneklerinde karşı oylar da gösterilir.",
    "Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar" başlıklı 230. maddesinde;
    "(1) Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:
    a) İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler.
    b) Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.
    c) Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanununun 61 ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi.
    d) Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.
    (2) Beraat hükmünün gerekçesinde, 223. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
    (3) Ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın gerekçesinde, 223. maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
    (4) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen hükümlerin dışında başka bir karar veya hükmün verilmesi hâlinde bunun nedenleri gerekçede gösterilir.",
    "Hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar" başlıklı 232. maddesinde ise;
    "(1) Hükmün başına, "Türk Milleti adına" verildiği yazılır.
    (2) Hükmün başında;
    a) Hükmü veren mahkemenin adı,
    b) Hükmü veren mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanunî temsilcisinin ve müdafiin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği,
    c) Beraat kararı dışında, suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
    d) Sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı,
    Yazılır.
    (3) Hükmün gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulur.
    (4) Karar ve hükümler bunlara katılan hâkimler tarafından imzalanır.
    (5) Hâkimlerden biri hükmü imza edemeyecek hâle gelirse, bunun nedeni mahkeme başkanı veya hükümde bulunan hâkimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılır.
    (6) Hüküm fıkrasında, 223. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.
    (7) Hükümlerin nüshaları ve özetleri mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır ve mühürlenir."
    Hükümlerine yer verilmiştir.
    Buna göre, Anayasa"nın 141 ve CMK"nın 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının karşı oy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunlu olup, hüküm; başlık, sorun, gerekçe ve sonuç (hüküm) bölümlerinden oluşmalıdır. “Başlık” bölümünde; hükmü veren mahkemenin adı, mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının, zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, varsa vekilinin ve kanuni temsilcisinin adı ve soyadı, sanığın açık kimliği ile varsa müdafisinin adı ve soyadı, beraat kararı dışında suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile hâlen tutuklu olup olmadığı belirtilmeli, "Sorun" bölümünde; iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler ortaya konulmalı, "Gerekçe" kısmında; mevcut deliller tartışılıp değerlendirildikten sonra, hükme esas alınan ve reddedilen deliller belirlenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ üzerinde durularak, niçin bu sonuca ulaşıldığı anlatılmak suretiyle hukuki nitelendirmeye yer verilmeli ve sonuç bölümünde açıklanan uygulamaların dayanaklarına değinilmeli, "Sonuç (hüküm)" kısmında ise; CMK’nın 230 ve 232. maddeleri uyarınca aynı Kanun"un 223. maddesine göre verilen kararın ne olduğu, TCK’nın 61. ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre uygulanan kanun maddeleri ve hükmolunan ceza miktarı, yine aynı Kanun"un 53 ve devamı maddelerine göre, mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbiri, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin taleplerin kabul veya reddine ait dayanaklar, kanun yollarına başvurma ve tazminat talep etme imkanının bulunup bulunmadığı, kanun yoluna başvurma mümkün ise kanun yolunun ne olduğu, şekli, süresi ve mercii tereddüde yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir.
    Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi açısından mahkeme kararlarının "Gerekçe" bölümü üzerinde ayrıca durulması gerekmektedir.
    CMK"nın 230. maddesi uyarınca, hükmün gerekçe bölümünde, suç oluşturduğu kabul edilen fiilin gösterilmesi, nitelendirilmesi ve sonuç (hüküm) bölümünde yer alan uygulamaların dayanaklarının gösterilmesi zorunludur. Gerekçe, hükmün dayanaklarının, akla, hukuka ve dosya muhtevasına uygun açıklamasıdır. Bu nedenle, gerekçe bölümünde hükme esas alınan veya reddedilen bilgi ve belgelerin belirtilmesi ve bunun dayanaklarının gösterilmesi, bu dayanakların da geçerli, yeterli ve kanuni olması gerekmektedir. Kanuni, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açacaktır. Bu itibarla keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, sağlıklı bir denetime imkân sağlamak bakımından, hükmün gerekçeli olmasında zorunluluk bulunmaktadır.
    Hükmün gerekçeyi ihtiva etmemesi, 5271 sayılı CMK"nın 289/1-g ve 1412 sayılı CMUK"un 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 308. maddesinin yedinci fıkrası uyarınca hukuka kesin aykırılık hâllerinden birini oluşturacaktır.
    Diğer taraftan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM); bir yargılamada hak ve özgürlüklerin gerçek anlamda korunabilmesi için davaya bakan mahkemelerin, tarafların dayanaklarını, iddialarını ve delillerini etkili bir biçimde inceleme görevi olduğunu belirtmektedir (Dulaurans/Fransa, B. No: 34553/97, 21/3/2000, § 33). AİHM; mahkemelerin davaya yaklaşma yönteminin, başvurucuların iddialarına yanıt vermekten ve temel şikâyetlerini incelemekten kaçınmaya neden olduğunu tespit ettiği durumları, davanın hakkaniyete uygun bir biçimde incelenme hakkı yönünden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin (AİHS) 6. maddesinin ihlâli olarak nitelendirmektedir (Kuznetsov/Rusya, B. No: 184/02, 11/4/2007, §§ 84, 85).
    AİHM ayrıca, derece mahkemelerinin, kararların yapısı ve içeriği ile ilgili olarak özellikle delillerin kabulü ve değerlendirilmesinde geniş bir takdir yetkisine sahip olduğunu pek çok kararında yinelemiştir (Van Mechelen ve diğerleri/Hollanda, B. No: 21363/93, 21364/93, 21427/93 ve 22056/93, 23/4/1997, § 50; Barbera Messegue ve Jabardo/İspanya, B. No: 10590/83, 6/12/1988, § 68). Buna göre, temel hak ve özgürlüklerin ihlâli sonucunu doğuracak derecede ve keyfî olmadıkça belirli bir kanıt türünün (tanık beyanı, bilirkişi raporu veya uzman mütalaası) kabul edilebilir olup olmadığına, değerlendirme şekline veya aslında başvurucunun suçlu olup olmadığına karar vermenin ilk derece mahkemelerinin görevi olduğunu vurgulamaktadır (Garcia Ruiz/İspanya, B. No: 30544/96, 21/1/1996, § 28; S.N./İsveç, B. No: 34209/96, 2/7/2002, § 44).
    Bunun yanı sıra AİHM; derece mahkemelerinin kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda olmamakla birlikte somut davanın özelliğine göre esas sorunları incelemiş olduğunun, açık ya da zımni, anlaşılabilir bir şekilde gerekçeli kararında yer almasına önem vermektedir (Boldea/Romanya, B. No: 19997/02, 15/2/2007, § 30; Hiro Balani/İspanya, B. No: 18064/91, 9/12/1994, § 27). Bu anlamda AİHM, mahkemelerin, tarafların temyiz hakkını kullanabilmeleri için gerekli olan “kararlarını hukuken geçerli hangi temele dayandırdıklarını yeterince açıklama” yükümlülüğü altında bulunduklarını belirtmektedir (Hadjıanastassıou/Yunanistan, B. No: 12945/87, 16/12/1992, § 33).
    Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamakta; tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddiaların kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve ayrıca demokratik bir toplumda, toplumun kendi adına verilen yargı kararlarının sebeplerini öğrenmesinin sağlanması için de gerekli olmaktadır (AYM, Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
    Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde, davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin, davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında "İlgili ve yeterli bir yanıt" vermemesi veya yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddiaların cevapsız bırakılmış olması hak ihlâline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).
    Nitekim Anayasa Mahkemesinin 25.05.2017 tarihli ve 11798 sayılı kararında da aynı hususlar vurgulanmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
    Soma ilçesinde kömür çıkarılması, işlenmesi ve buna bağlı diğer faaliyetlerden kaynaklanan ekonomik imkânlardan faydalanmak amacıyla sanık ... tarafından suç işlemek amacıyla örgüt kurulduğu ve bu örgütün amaçları doğrultusunda silah kullanılmak suretiyle silahla tehdit ve kasten yaralama eylemlerinin gerçekleştirildiği kabul edilerek sanığın mahkûmiyetine karar verildiği olayda; aynı iddianameyle haklarında dava açılan inceleme dışı sanıklar ... ve... tarafından kurulan iki ayrı suç örgütünün de silahsız olduğu kabul edilerek bu kişiler hakkında verilen mahkûmiyet hükümlerinin onanarak kesinleşmiş olması, diğer yandan, sanık ... tarafından kurulduğu kabul edilen suç örgütüne yardım ettiği değerlendirilen inceleme dışı sanık... hakkındaki davanın zaman aşımı nedeniyle düşmesi, sanık ..."nun örgütüne üye olduğu kabul edilen inceleme dışı sanıklardan ... hakkında örgütün silahlı olduğu değerlendirilerek hüküm kurulduğu hâlde, farklı bir soruşturma kapsamında kendisinde iki ayrı tabanca ele geçirilen ve bu nedenle açılan ayrı davada verilen mahkûmiyet hükmü kesinleşen inceleme dışı sanık ... ... hakkında bozmadan sonra yapılan yargılamada çelişkili biçimde, ..."ın hem sanık ..."nun ve inceleme dışı sanık..."nın suç örgütlerinin üyesi, hem de üye olduğu örgütün silahsız olduğu kabul edilerek mahkûmiyet hükmü kurulması, inceleme dışı sanıklardan ... ve ... hakkındaki bu çelişkili hükümlerin ölüm nedeniyle, ... hakkındaki hükmün de zaman aşımı nedeniyle düşmesi, sanığın örgütüne üye oldukları iddiasıyla haklarında dava açılan inceleme dışı diğer sanıklar ..., ... ve ... hakkındaki beraat hükümlerinin de kesinleşmesi karşısında, sanık ... tarafından kurulduğu kabul edilen suç örgütünün varlığına, silahlı oluşuna ve üyelerine ilişkin bu aşamaya kadar kesinleşmiş bir hükmün bulunmadığı,
    Yine, incelemeye konu bu davadan önce inceleme dışı sanık ... liderliğinde suç işlemek amacıyla silahsız örgüt kurulduğu ve aralarında sanık ..."nun da bulunduğu inceleme dışı diğer sanıklar ..., ... ve ..."ın bu örgüte üye oldukları iddiasıyla haklarında kamu davası açıldığı, sanığın örgütün hiyerarşik yapılanması içerisinde kurucu ya da yönetici yerine üye olarak konumlandırıldığı bu yapılanmayla ilgili olarak yapılan yargılama sonucunda sanık ve inceleme dışı sanıkların atılı suçtan ayrı ayrı beraatlerine ilişkin verilen hükümlerin de temyiz edilmeksizin kesinleştiği,
    Bununla birlikte, hem sanık hakkında kurulan hükümde, hem de Yerel Mahkemece bu hükümde atıf yapılan aynı Mahkemenin inceleme dışı diğer sanıklara ilişkin 2009/32 Esas sayılı davasına ilişkin hükümde; ayrı davaya konu olayda kendisinde tabanca ele geçirilen inceleme dışı sanık ... ..."ın, hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşen inceleme dışı sanık... tarafından kurulan örgütün üyesi olduğu tespitine yer verildiği ve sanık ... tarafından kurulduğu kabul edilen örgüte mensup başka bir kimseden söz edilmediği gibi, suçun işlendiği belirtilen tarihlerin bir kısmında kasten öldürme suçuna iştirakten kaçak durumda bulunan ve müdürü olduğu ... Kömür Ltd. Şti."nin defter kayıtlarına göre bu şirketteki aktif görevlerini inceleme dışı diğer sanıklar ... ve ..."a devreden sanık ... tarafından kurulduğu kabul edilen örgütün varlığı için gereken süreklilik ve hiyerarşik yapının ne şekilde sağlandığına, örgütün üyelerinin kimler olduğuna, hangi eşya veya olay nedeniyle örgüt kurucusu veya üyelerinin, dolayısıyla bu örgütün silahlı olarak kabul edildiğine, örgütün amaçları doğrultusunda hangi ihaleleri yönlendirdiğine, ihalelerde hangi rakip firma yetkililerine yönelik ne şekilde tehdit ve cebir eylemleri gerçekleştirildiğine, yine inceleme dışı sanık..."den maddi menfaat sağlanması eyleminde ne şekilde silah kullanıldığına, bu bağlamda örgütün amaçları doğrultusunda işlendiği kabul edilen silahlı ya da silahsız eylemlerin neler olduğuna ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmediği gibi, iddianamede ve Yerel Mahkemece kurulan ilk hükümde, sanık ... tarafından suç işlemek amacıyla silahlı olarak kurulduğu kabul edilen örgütün üyesi oldukları değerlendirilen inceleme dışı sanıklar ... ile ... hakkındaki bu tespite rağmen, ... hakkında kesinleşmemekle birlikte bu kişinin üyesi olduğu örgüte ve örgütün silahsız olduğuna dair bozma üzerine kurulan hükümle ilk kurulan hüküm arasında oluşan ve bu yönüyle sanık ... tarafından kurulduğu kabul edilen örgütün varlığını etkileyen çelişkinin de giderilmediği anlaşıldığından; Yerel Mahkemece sanığın üzerine atılı suçla delillerin ilişkilendirilip tartışılmadığı, sanık hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünde esas alınan ve reddedilen delillerin neler olduğunun, delillerle sonuç arasındaki bağın ne olduğunun ve niçin bu sonuca varıldığının gösterilmediği, bu nedenle 5271 sayılı CMK’nın 230. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi..." düzenlemesine muhalefet edildiği, dolayısıyla itiraza konu hükmün, Anayasa"nın 141 ve 5271 sayılı CMK"nın 34, 230 ve 232. maddelerinde öngörülen şekilde kanuni ve yeterli gerekçeyi içermediği kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının değişik gerekçeyle kabulüne karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının değişik gerekçeyle KABULÜNE,
    2- Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 25.05.2015 tarihli ve 1335-1629 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.05.2011 tarihli ve 204-120 sayılı mahkûmiyet hükmünün, Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK"nın 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca usul ve kanuna uygun gerekçe gösterilmeden hüküm kurulması isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
    4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 11.06.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi