Esas No: 2021/705
Karar No: 2022/4510
Karar Tarihi: 06.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/705 Esas 2022/4510 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/705 E. , 2022/4510 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 44. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20.06.2017 tarih ve 2014/75 E. - 2017/654 K. sayılı kararın davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin kabulüne-kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi'nce verilen 26.11.2020 tarih ve 2020/126 E. - 2020/347 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirket ile davacı banka arasında 09.07.2011. 04.07.2017 ve 20.12.2012 tarihli 3 adet genel kredi sözleşmesi imzaladığını, bu sözleşmeleri, davalı gerçek kişilerin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, gönderilen ihtarnameye rağmen sözleşmeler kapsamında kullandırılan kredilerden doğan alacak ödenmediğinden tahsili için başlatılan icra takibine davalıların itirazının haksız olduğunu ileri sürerek İstanbul Anadolu 16. İcra Müdürlüğü'nün 2012/22567 sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline ve İcra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, davacı bankanın 26.11.2012 tarihli ibranamesi ile davalı ...’ı, Esas El İnşaat Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından kullanılan krediler açısından ibra etmiş olduğunu, davalının söz konusu bankaya her hangi bir borcu ve kefaletinin de bulunmadığı hususunun söz konusu ibranamede yazıldığını savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalılar cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı bankanın kullandırdığı kredi nedeniyle ödenmeyen kredi borçlarından dolayı yapılan takibe yönelik itirazın iptaline konu davada esas borçlunun Esas Et İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. olduğu, diğer davalılar Hatice ... da bu sözleşmeye müşterek borçlu ve müteselsil kefalet verdiklerinden kefalet limitleri çerçevesinde ödenmeyen borçtan sorumlu
oldukları, davacı bankanın 26/11/2012 tarihi itibariyle dosyaya sunulan cevabi yazısına göre davalı firmanın asaleten ve kefaleten borcunun bulunmadığına dair cevap verilmiş ise de, o tarih itibariyle davalının borcunun bulunmadığının tespit edildiği, devam eden kredi ilişkisi çerçevesinde 26/11/2012 tarihinden sonrada kullandırılan krediler nedeniyle diğer davalıların cari hesaptan dolayı sorumluluklarının devam ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, alacağın likit olmadığı ve hesaplama yapılması gerektğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, tüm dosya kapsamına göre, uyuşmazlığın, davalı şirketin kullandığı krediye kefil olan davalı ...'ın borcunun dayanağının hangi sözleşme olduğu, takip konusu borcun 2011 yılındaki kredi sözleşmesinden veya 2012 yılındaki kredi sözleşmesinden mi kaynaklı olduğu, davalının kefaletinin geçerli olup olmadığı, 2011 tarihli sözleşmenin çerçeve sözleşme mahiyetinde olup olmadığı, borcun hangi döneme ait olduğu, kredi sözleşmelerinin birbirinden bağımsız olup olmadığı veya birbirinin eki niteliğinde olup olmadığı hususlarında olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının yapmış olduğu takibin 2012 yılında riskinin başladığının belirtildiği, net bir şekilde borcun bu krediden kaynaklandığı belirtilmemekle birlikte kullandırılan kredi limitleri dikkate alınarak borcun bu krediden kaynaklandığı sonucuna varıldığı, dosyada bulunan 09.07.2011 tarihli genel kredi sözleşmesi incelendiğinde, davalının, müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmede imzasının yer aldığı ve sözleşmenin sonunda, sözleşmeden doğan sorumluluklara kefil olduğu yönünde el yazısının bulunduğu, 20.12.2012 tarihli genel kredi sözleşmesi incelendiğinde, davalının imzasının bulunmadığı, davalı ...’ın 20.12.2012 tarihli genel kredi sözleşmesine dayalı olarak kefil sıfatıyla sorumlu tutulamayacağı, zira davalı ...'ın bu kredi sözleşmesinde kefaleti bulunmadığı, bu yeni kredi sözleşmesinde, taraflar arasında imzalanan ilk kredi sözleşmesinin devamı niteliğinde olduğuna veya ilk kredi sözleşmesi ile bağlantı olduğuna dair bir ibare de bulunmadığı, her ne kadar davacı 2011 tarihli sözleşmenin çerçeve sözleşme olduğu belirtilmiş ise de, 2012 tarihli sözleşmenin bağımsız bir sözleşme olduğu ve limit artırımına dayalı yeniden yapılandırma sözleşmesi olmadığı, cari hesap şeklinde işleyen genel kredi sözleşmelerinde borcun bir tarihte sıfırlanmış olmasının kefalet sorumluluğunu ortadan kaldırmadığı ve aynı sözleşmeye dayalı olarak kullandırılan krediden dolayı kefalet sorumluluğu devam eder ise de, davalının kefalet imzasının bulunmadığı sözleşmelere dayanılarak kullandırılan kredilerden dolayı davalının kefalet sorumluluğundan söz edilemeyeceği, davalı ...'ın, kefil olduğu 2011 tarihli sözleşme nedeniyle verilen kredi borcunun kapatıldığı, dava konusu kredinin 2012 tarihli sözleşmeye istinaden kullandırılan kredi olduğu, olayın özelliğinden davacının takipte kötü niyetli olduğunun anlaşılamadığı, davalının da davacının takipte kötü niyetli olduğunu ispatlayamadığı, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde olmadığı, kullandırılan kredi nedeniyle hesap yapılması gerektiğinden, alacağın likit olmadığına yönelik Mahkeme değerlendirmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, icra inkar tazminatının asıl alacağa bağlı feri nitelikte olması nedeniyle, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığı, davaya dayanak kredi sözleşmesinin temerrüt faizini düzenleyen 19. maddesinde borcun ödenmemesi halinde alacağın muaccel olduğu tarihten müşteriye ihtarda belirtilen süre sonuna kadar Merkez Bankasına bildirilen en yüksek cari faiz oranının, temerrüt tarihinden itibaren ise bildirilen en yüksek cari faiz oranını %50 fazlası oranında temerrüt faizi uygulanacağının kabul edildiği, davacı banka akdi faiz oranının o dönem itibariyle %26 olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da bu oran ve %50 fazlası dikkate alınarak hesaplama yapıldığı, dolayısıyla uygulanan faiz oranının sözleşme hükümlerine ve davacı bankanın cari kredi faiz oranlarına uygun olduğu, davacının bu yöndeki istinafının yerinde olmadığı, açıklanan sebeplerle, 20.12.2012 tarihli genel kredi sözleşmesi ve bu sözleşmeye dayalı başlatılan icra takibinden dolayı davalı ...'ın borçlu olmadığının tespitine dair hüküm kurulması gerekirken, hatalı hüküm kurulduğu gerekçesiyle davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak işin esası hakkında yeniden hüküm verilmesine, davacı tarafından davalılar aleyhine açılan itirazın iptali davasının kısmen kabulüne, İstanbul Anadolu 16. İcra Müdürlüğü'nün 2013/24622 Esas sayılı takip dosyası ile davalılar ... ve Esas Et İnş Gısda San ve Tic Ltd Şti. İtirazlarının; a) ... nolu kredi ile ilgili; toplam 21.403,32 TL miktar üzerinden, b) ...nolu hesapla ilgili; toplam 26.349,73 TL miktar üzerinden, c) ... nolu kredi ile ilgili; toplam 83.438,24 TL miktar üzerinden, d) ... nolu şirket kredi kartı ile ilgili; toplam 13.739,88 TL miktar üzerinden olmak üzere 113.170,93 TL asıl alacak ve dolayısıyla toplam 144.931,17 TL'ye yönelik itirazların iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, ... yönünden açılan davanın reddine, takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa'nın 2/2 maddesi gereğince değişen/azalan oranlarda ticari avans faizi uygulanmasına, alacağın mahkeme tarafından hesaplandığı likit olmadığı ve davacı bankanın verdiği yazıların değerlendirilmesi neticesinde belirlendiği gözönüne alındığında icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacı banka harçtan muaf olduğundan ödediği temyiz ilam harcı ve temyiz başvuru harcının isteği halinde temyiz eden Banka'ya iadesine, 06/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.