Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları İ.A."nın maliki olduğu 40 parsel sayılı taşınmazını mirastan mal kaçırmak amacıyla davalı oğullarına eşit oranlarda ölünceye kadar bakım sözleşmesi yapmak suretiyle muvazaalı temlik ettiğini ileri sürerek, tapu iptali ve mirasçılar adına tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Davalılar, iddiaların yersiz olduğunu, sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirdiklerini bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen ikinci karar, Dairece: " hükme yeterli inceleme ve araştırma yapılmadığı " gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedildi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal, tescil olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davanın bir kısım mirasçılar tarafından, terekeye iade istekli olarak açıldığı, terekeye iadeye yönelik verilen ilk kararın temyizi üzerine Dairece: dava dışı paydaşların bulunduğu, iştirakin sağlanması gerekeceğine değinilerek kararın bozulduğu, bozma ilamı doğrultusunda tereke temsilcisinin atandığı, temsilcinin 19.7.2005 tarihli oturuma katıldığı ve tereke lehine karar verilmesini istediği, aynı celse mahkemece hüküm kurulduğu, anılan hükmün bu kez Dairece araştırma yetersizliğinden bozulduğu, bozma ilamı ve duruşma gününün tereke temsilcisine tebliğ edildiği, ne varki tereke temsilcisinin oturumlarına katılmadığı, davanın; davacı F.T.vekili tarafından takip edilerek sonuçlandırıldığı görülmektedir.
Bilindiği üzere; tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bu tür davaların tereke temsilcisi tarafından takip ve sonuçlandırılması asıldır. İştirakçilerden F.n davayı takip etmiş olması netiyece etkili değildir. Hal böyle olunca, tereke temsilcisinin 16.5.2006 tarihli oturumdan itibaren davayı takip etmediği gözetilerek, takipsiz bırakılan sürede dikkate alındığında HUMK"nun 409. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davalıların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 3.4.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.