13. Hukuk Dairesi 2014/44821 E. , 2014/41930 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kahta 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ : 09/07/2014
NUMARASI : 2014/564-2014/523
Taraflar arasındaki TSSHH kararına itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına bozulmasına istenilmekle dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı,davalı bankadan kredi kullandığını,bu sırada kendisinde dosya masrafı alındığını,alınan masrafın iadesi için Kahta Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurduğunu,hakem heyetinin 28/04/2014 tarih ve 859932 sayılı kararı ile 150,00 TL alacağın kabul edildiğini,ancak kendisini vekille temsil ettirmesine rağmen lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini ileri sürerek tüketici hakem heyeti kararının bu yönden iptali ile 150,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı,davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş,karar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına temyiz edilmiştir.
Davacı,davalı bankadan kredi kullandığını,bu sırada kendisinde dosya masrafı alındığını,alınan masrafın iadesi için Kahta kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurduğunu,hakem heyetinin 28/04/2014 tarih ve 859932 sayılı kararı ile 150,00 TL alacağın kabul edildiğini,ancak kendisini vekille temsil ettirmesine rağmen lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini ileri sürerek tüketici hakem heyeti kararının bu yönden iptali ile 150,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır.
Uyuşmazık,tüketici hakem heyetinde kendisini vekille temsil ettiren tüketici lehine vekalet ücretine hükmedilip hükmedilemeyeceği hususunadır.6502 Sayılı Yasanın 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren ilk halinde tüketici hakem heyetlerince yapılan tebligat ve bilirkişi ücretlerinin kimden ne şekilde karşılanacağı hususunda açık bir düzenleme bulunmasına rağmen,tarafların kendilerini vekille temsil ettirmeleri halinde vekalet ücreti alınıp alınmayacağı hususunda bir düzenleme yapılmamıştır.
Yasanın kabulünden sonra 28.12.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin birinci kısım 2.bölümünde İl ve ilçe tüketici hakem heyetleri nezdinde sunulacak hizmetlerde, hizmete konu işin değerinin % 12’sinden aşağı olmamak üzere 250,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi kararlaştırılmıştır.Bu hükmün iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından dava açılmıştır.Bakanlık tarafından açılan bu davanın yargılaması sırasında,Danıştay 8.Dairesinin 04/07/2014 tarih ve 2014/1419 esas sayılı kararı ile; “... tüketiciler tarafından tüketici hakem heyetlerine yapılan başvuruların düşük meblağlarda yoğunlaştığı göz önüne alındığında, bir tüketicinin Tüketici Hakem Heyetine başvurması üzerine aleyhine karar vermesi halinde karşı tarafın avukatına vekalet ücreti ödemek zorunda kalacağını bilmesinin, tüketicilerin hak arama yollarına başvurmalarından imtina etmelerine ve bu suretle hak arama özgürlüklerinin de kısıtlanacağı gerekçesiyle dava konusu Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin Birinci Kısım İkinci Bölüm 6. maddesinin sonunda yer alan "...avukatlık ücretine hükmedilir." ibaresinin uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararların oluşacağından yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.
Danıştay 8.Dairesinin yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararı uyarınca tüketici,hakem heyetinde haksız çıksa dahi aleyhine vekalet ücretine hükmedilemeyecektir.
Yasanın kabulünden sonra 28.12.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin birinci kısım 2.bölümünde İl ve ilçe tüketici hakem heyetleri nezdinde sunulacak hizmetlerde, hizmete konu işin değerinin % 12’sinden aşağı olmamak üzere 250 TL vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin hükmün yürütmesinin Danıştay tarafından durdurulmasına karar verildiği 04.07.2014 tarihinden önce yapılan müracaatlar hakkında vekalet ücretine hükmedilip hükmedilemeyeceğinin de tartışılması gerekir.
Danıştay 5.Dairesinin 24.05.1999 tarih ve 1998/4622 Esas, 1999/1685 Karar sayılı kararına göre;
“....iptal kararları dava konusu işlemi hiç tesis edilmemiş kılan ve önceki hukuki durumun geri gelmesini sağlayan kararlardır.Eğer bireysel bir idari işlem iptal edilmiş ise idare, bireyin eski hukuki durumunu kazanması için gereken işlemleri yapmakla yükümlüdür; düzenleyici bir işlem iptal edilmiş ise, ortada hukuken doldurulması zorunlu bir boşluk oluşmadıkça, verilen yargı kararı idarenin herhangi bir uygulama işlemine gerek kalmaksızın hukuki sonuçlarını ortaya koyar, başka bir anlatımla iptal edilen düzenleyici işlemin uygulanabilirlik (icrailik) niteliği son bulur ve işlemin yapılmasından önceki hukuki durum yürürlük kazanır. Örneğin herhangi bir tüzük veya yönetmeliğin belli bir maddesini kaldıran veya değiştiren bir tüzük veya yönetmelik için iptal kararı verilmiş ise değişiklik yapan hüküm uygulanmaz ve değiştirilen hüküm yürürlükte kalır.İdari yargıda iptal kararları (ve buna bağlı olarak yürütmenin durdurulması kararları), yukarıda açıklandığı ve bilimsel ve yargısal 2014/44821-41930
içtihatlarda tartışmasız kabul edildiği gibi dava konusu işlemin tesis edildiği andan itibaren hukuki sonuç doğurduklarından, bir düzenleyici işlemi kaldıran veya değiştiren yeni bir düzenleyici işlemin idari yargı yerince iptal edilmesi (veya yürütülmesinin durdurulması) halinde, eski düzenleyici işlem hiç değiştirilmemiş ve kaldırılmamışçasına uygulanma niteliğini sürdürür. Aksi bir yorumu, hukuk düzenine vaki ihlalleri ihlalin vukuu bulduğu tarihten itibaren ortadan kaldırmayı amaçlayan iptal davaları ve bu davaların hukuksal araçları olan iptal (ve yürütmenin durdurulması) kararları ile bağdaştırmak mümkün değildir.”
Somut olayda;tüketicinin veya diğer tarafın kendisini tüketici hakem heyetinde vekille temsil ettirmesi halinde Danıştay 8.Dairesinin yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararı uyarınca tüketici lehine veya aleyhine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile, Kahta 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 09.07.2014 tarih ve 2014/ 564 esas 2014/ 423 karar sayılı kararının sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, 30.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.